Yükleniciden daire satın alan birlikte dava açan bir kısım davacıların dosyası tefrik edilerek, davacıların dava konusu bağımsız bölümleri arsa sahibinden aldıkları, davalı ile aralarında akdi ilişki bulunmadığı, davacıların ancak satış akdinden dolayı ayıba karşı tekeffül borcu olan satıcılarına karşı talepte bulunabilecekleri, davalı yükleniciye husumet yöneltilemeyeceği-
Tapu kayıt maliki ile miras bırakanın aynı kişi olduğunun tespiti istemine ilişkin davanın çekişmesiz yargı işi olduğu ve sulh hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği-
Davalı hakkında birden fazla icra takibi ve itiraz üzerine icra mahkemesine davaların açılmış olduğu anlaşılmakta ise de, her bir takibin farklı kira dönemlerine ait olduğu ve eldeki dava tarihi itibariyle açılan davalardan hiç birinin henüz kesinleşmemiş oldukları anlaşıldığından, mahkemece işin esasının incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Bağımsız bölüme elatmanın önlenmesi isteğine ilişkin açılan davada, HMK. mad. 115 uyarınca, dava şartlarından olan görev konusunda yargılamanın her aşamasında karar verilebilecek ise de, HMK. mad. 27 ve 122 uyarınca taraflara dava dilekçesi ve duruşma gününü içerir tebligat çıkartılmadan, bir başka deyişle taraflar davadan haberdar edilmeden yazılı şekilde karar verilmesinin isabetsiz olduğu- 
Gider avansının; tebligat, bilirkişi ücreti ve diğer iş ve işlemler için dava açılırken alınması gereken bir tutar olduğu- Dava şartı olmayan ve HMK'nın 324. maddesinde düzenlenen, taraflardan birinin, ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen ve verilen kesin süre içinde yatırılmak zorunda olunan ( delil ikamesi için ) avansa ilişkin yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde, diğer tarafın bu avansı yatırabileceği- Aksi halde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılacağı- Görüldüğü üzere her iki avansın niteliği ve yatırılmamaları halinde uygulanacak hükümlerin farklı olduğu-
Dava, tapu kayıt maliki ile davacıların miras bırakanlarının aynı kişi olduğunun tespiti isteğine ilişkin olup, çekişmesiz yargı işi olduğundan bu tür davaların görülme yeri Sulh Hukuk Mahkemeleri olup, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek karar oluşturulmasının hükmün bu nedenle bozulmasına neden olacağı-
Mahkemece, kooperatif yöneticisi davalılar hakkında sorumluluk davası açılması için kooperatif genel kurulundan karar alınması ve genel kurulca dava açılmasına yahut açılan davaya muvafakat verilmesine ilişkin karar ibraz edilmesi ve kooperatif denetçilerinden en az birinin davacı vekiline vekaletname vermesi konusunda mehil verilmesine rağmen davacı vekilinin verilen süre içerisinde bu eksiklikleri gidermediği gerekçesiyle davanın HMK'nın 115/2. maddesi gereğince usulden reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının yerinde görülmediği-
HUMK zamanında açılan davada, dilekçelerin teati aşamasının geçip, tahkikat aşamasına geçilmiş bulunduğu gözetilerek, bu aşamada, sadece HMK.'nun 324. maddesi uyarınca delil avansı istenebileceği- Kapsamı da belirtilmeden gider avansı istenmesi yerinde olmadığı, mahkemenin davanın reddine dayanak aldığı, davacı vekiline verilen kesin süreye ilişkin ara kararında "alınması gereken avansın ne miktarda ve hangi işlere ilişkin olduğu, hangi iş için ne miktar avans yatırılacağının açıkça belirtilmemesi ve belirtilen sürede ara karar gereğinin yerine getirilmemesinin sonuçlarının da açıklanmamasının hatalı olduğu- Kesin sürenin sonuç doğurabilmesi için usulünce ve eksiksiz olması gerektiği-
Mahkemelerce boşanma kararı verilmiş olmasına rağmen bu karar henüz kesinleşmediği sürece evlilik birliği devam ettiğinden bu aşamada eşlerin sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışlarının dikkate alınmasının gerektiği, temyiz aşamasında ileri sürülen bu yükümlülüğe aykırı davranışın yeni bir delil olarak kabul edilip bozma nedeni yapılabileceği-