Taşınmazın imar öncesi niteliğinin tereddüte mahal bırakmayacak şekilde belirlenmesi, hakkında özel mülkiyete konu olacak şekilde bir tescil hükmü mü, yoksa özel sicilinde gösterilmesi mi, ya da kadastro harici bırakılması mı gerekeceği hususunun değerlendirilmesinin zorunlu olduğu, yapılacak araştırma ve inceleme neticesinde anılan yerin kadastroya tabi tutulmadığı anlaşılır ise, 1966 tarihinde yürürlüğe giren 775 sayılı Yasa'nın 3. maddesi uyarınca mülkiyetinin belediyeye intikali öngörülen taşınmazlardan olup olmadığının tespitinin de önem arzettiği, nitekim, 775 sayılı Yasa'nın 3. maddesi 19/07/2003 tarihinde 4916 sayılı yasa ile yürürlükten kaldırılmış ise de, bu tarihe kadar olan süreç içerisinde tarafları yararına doğmuş olan usulü kazanılmış hak ilkesinin gözetilmesi gerekeceği, ayrıca, 5393 Sayılı Kanun'un 34. maddesi hükmü uyarınca, görevleri aynı Kanun'un 18.maddesinde belirtilen meclis kararına dayanmayan encümen kararı ile yapılan satışın yasal olmadığı-
Taşınmazın imar öncesi niteliğinin tereddüte mahal bırakmayacak şekilde belirlenmesi, hakkında özel mülkiyete konu olacak şekilde bir tescil hükmü mü, yoksa özel sicilinde gösterilmesi mi, ya da kadastro harici bırakılması mı gerekeceği hususunun değerlendirilmesi zorunlu olup, bu yerin kadastroya tabi tutulmadığı anlaşılır ise, 1966 tarihinde yürürlüğe giren 775 sayılı Yasanın 3.maddesi uyarınca mülkiyetinin belediyeye intikali öngörülen taşınmazlardan olup olmadığının tespitinin de önem arzedeceği-
Tapu iptali ve tescil davasında çekişme konusu taşınmazın dava tarihinden önce el değiştirmesi ve davada sadece tapu iptal ve tescil talebinde bulunulması halinde, dava tarihi itibariyle kayıt maliki olmaması halinde hakkındaki davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, Adli Tıp Kurumu’ndan alınan rapora göre resmi senetteki imzanın murisin eli ürünü olmadığı ve tescilin yolsuz olduğu-
İ. sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa taşınmazın rayiç değerinin tahsili istemlerine ilişkin iddianın ancak yazılı delille kanıtlanabileceği; yazılı delilin, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan belge olması gerektiği, taraflar arasındaki imza ve içeriğinde çekişme yaratılmayan sözleşmenin, inanç sözleşmesi olduğu ve davada bu sözleşmeye dayanıldığı, davanın kanıtlanması açısından bu yazılı delilin mahkemece nazara alınması gerektiği- Sözleşmede imar durumuna göre ifrazdan söz edilmişse de, çoğun içinde azın da bulunduğu kuralı uyarınca "ifraz isteğinin", "pay talebi"ni de kapsayacağı-