5841 sayılı Yasanın yürürlüğü döneminde karara bağlanan davada hak düşürücü süreden reddedilmişse de, anılan yasa Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş olduğundan ve henüz anlaşmazlık hali devam ediyorsa iptalin kapsamına gireceğinden, hak düşürücü süreden reddine ilişkin kurulan kararın Anayasa Mahkemesi’nin anılan iptal kararından sonra doğru olduğunun kabul edilemeyeceği-
Anayasa mahkemesinin iptal kararının geriye yürümeyeceği- 5841 sayılı Yasanın yürürlüğü döneminde karara bağlanan tapu iptali, sicilden terkin isteğine ilişkin davada hak düşürücü sürenin değerlendirilmiş olması isabliyse de, iptal, kesin şekilde çözüme bağlanmış uyuşmazlıkları etkilemeyeceğinden ve henüz anlaşmazlık hali devam ediyorsa iptalin kapsamına gireceğinden, davanın hak düşürücü süreden reddine ilişkin kurulan kararın Anayasa Mahkemesi’nin anılan iptal kararından sonra isabetsiz olduğu-
5841 sayılı Yasanın yürürlüğü döneminde karara bağlanan davada hak düşürücü süreden reddedilmişse de, anılan yasa Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş olduğundan ve henüz anlaşmazlık hali devam ediyorsa iptalin kapsamına gireceğinden, hak düşürücü süreden reddine ilişkin kurulan kararın Anayasa Mahkemesi’nin anılan iptal kararından sonra doğru olduğunun kabul edilemeyeceği- Kıyı-kenar çizgisinin usulünce belirlenmesi ve yargılama masrafları yönünden de 6099 s. Yasa hükümlerinin gözetilmesi gerektiği-
Her ne kadar Hazine tarafından kadastro tespite karşı aynı sebebe dayalı olarak yapılmış olan itiraz neticesinde taşınmazın 41.08 m2'sinin kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı saptanarak kadastro komisyonunca belirlenen kısım ifraz edilerek terkin edilmiş ise de anılan karar idari nitelikte olup mahkeme kararı olmadığından Hazine'yi bağlamayacağı, buna göre 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 36. maddesine 36/A maddesi hükmü ile ilave düzenlemeler getiren 6099 sayılı Yasa hükümleri de gözetilmek suretiyle işin esası bakımından karar verilmek üzere kararın bozulması gerekeceği-
3402 s. Yasanın 18. maddesine dayalı Hazine adına tescil isteğine ilişkin davada çekişmeli taşınmazın tarım arazisi dışında kullanımında ekonomik yarar sağlanıp sağlanamayacağı hususunda araştırma yapılması gerektiği-
19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren ve 3402 sayılı Kadastro Yasası hükmünün geçmişe şamil olarak uygulanması öngörüldüğünde anılan bu hususun kazanılmış hakkın istisnasını teşkil edeceği, nitekim anılan 6099 sayılı Yasa'nın eldeki davalara da uygulaması gerektiği gözetildiğinde somut olayda Hazine yararına usulen kazanılmış bir haktan söz etme olanağının olmadığı-
Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma neticesinde kayıt maliki olan İnteks şirketinin vekalet görevinin kötüye kullanıldığını bilen ve bilmesi gereken konumda ve ayrıca el ve işbirliği içerisinde olmadığı tespit edilmek suretiyle tapu iptal ve tescil isteğinin reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizliğin olmadığı-
Temliki yapan ve hukuki ehliyetten yoksun olduğu iddia edilen F. Uysal’ın yargılama sırasında ölmesi üzerine, Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2007/700 esas, 2007/677 karar sayılı mirasçılık belgesinde yer alan mirasçıların davada yer aldığı, dava dışı mirasçı kalmadığı, bir başka deyişle TMK’nun 640. maddesi hükmü uyarınca “davaya iştirak”in sağlandığının anlaşıldığı-
İdarece saptanan ancak kesinleşmemiş kıyı-kenar çizgisinin, çekişmenin çözümü bakımından taktiri delil olarak değerlendirileceği- Hazine tarafından açılan asıl davada tapu iptali isteğinde de bulunulduğuna göre, davalı taşınmazının tamamının ya da bir kısmının belirlenecek kıyı kenar çizgisi içerisinde kalması halinde tapusunun iptaline karar verilmesi gerekeceği-