Kambiyo senetlerinde nakden kaydı bulunduğu, davacının MK’nun 6.maddesi gereğince kaydın aksini ispat etmesi gerektiği, imzanın inkar edilmediği senetlerin bedelsiz olduklarının yazılı belgeyle ispat edilmesinin gerekeceği-
Abonelik sözleşmesinden kaynaklı davada, arasında sözleşme bulunmayan davacıdan sözleşmeye dayalı olarak alacak talebinde bulunulamayacağı-
İki ciranta arasında mevcut olan alacaklılık ve borçluluk ilişkisinin kendilerinden sonra gelen meşru hamile karşı ileri sürülemeyeceği-
Faturaya konu malın tesliminin ispat yükü davalıya ait olduğundan, malın teslimine ilişkin sevk irsaliyesinde teslim alanın şirketi temsile yetkili kişi olması ya da şirket ile irtibatlandırılacak birisinin isim ve imzasının olmasının gerekeceği-
Dava konusu bononun maden sahası ruhsatının devri nedeniyle verildiği konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı hallerde, 3213 sayılı Maden Kanununun 39. Maddesine göre maden sahasının ruhsat devrinin resmi şekilde yapılması gerektiğinden, anılan şekle uygun yapılmayan sözleşmenin geçersiz olacağından, tarafların verdiklerini geri alabileceği-
İlama dayalı kesinleşmiş alacak hakkında menfi tesbit davası açılamayacağı-
Senedin önyüzünde şirket kaşesi üzerinde tek bir imzanın bulunduğu,senedin tanzim tarihi itibariyle keşideci şirket yetkilisinin yetkisinin devam edip etmediği araştırılarak, devam ediyorsa TTK.nun 678. maddesi uyarınca davacının şahsen sorumlu olacağı,yetkisi devam ediyorsa senet üzerindeki tek imzanın keşideci şirketi sorumlu kılacağı, davacının şahsi sorumlunun bulunmayacağı-
Davacının aynı konuda açmış olduğu daha önceki davasından ‘’feragat’’ ettiği, feragatın kesin hükmün sonuçlarını doğurması sebebiyle, “menfi tespit ve istirdada dair talebin kesin hüküm nedeni ile reddine” karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı
Taraflar arasında uyuşmazlık “davalı şirket tarafından davacı şirket aleyhine rehnin paraya çevrilmesi yolu ile girişilen takip nedeniyle borçlu olunmadığının tespitine” ilişkindir. Takibin dayanağı olan rehin sözleşmesi... tarihli olup, davacı ile davalı şirket arasında akdedilmiştir. Anılan sözleşmenin 1 maddesi uyarınca rehin verilen araç davacı rehin veren şirketin davalı rehin alan şirketten alınmış ve alınacak malların teminatını teşkil etmektedir. Hal böyle olunca mahkemece davacı ve davalı şirket defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi marifetiyle inceleme yapılarak, davacının davalıya borçlu olup olmadığı hususunun tespit edilip, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, rehin sözleşmesinin 1. maddesi nedeniyle olaya uygun düşmeyen “tüzel kişilik perdesinin kaldırılması” suretiyle “akaryakıtın davacı şirketle aynı grup içinde bulunan dava dışı şirkete teslim edilmesi” gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-