Adi ortaklık sözleşmesinin feshi ve tasfiyesi nedeniyle başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemi- Davalı tarafça davaya cevap verilmemiş olunması davacıların dava dilekçesinde ileri sürdükleri vakıaların tamamını inkar anlamına gelmekte ise de davalı tarafça davaya konu belgedeki imzanın kendisine ait olmadığına ilişkin açıkça itiraz edilmesi gerektiği- Belge altındaki imzaya açıkça itiraz edilmediği gözetilerek sözleşmede belirtilen son ödeme tarihi itibariyle temerrüdün gerçekleştiği- Davalının hukuki dinlenilme hakkının ihlal edilmediği, davalının sözleşmenin zorla imzalatıldığı iddiasını ispat edemediği-
Taraflar arasındaki ilk kira sözleşmesinin 01.06.2002 başlangıç tarihli olduğu, davacı kiracının bir kısım ayların kira bedellerini ödemediği gerekçesiyle davalı kiraya verenler tarafından aleyhine başlatılan takip ile yapılan itiraz neticesinde açılan dava neticesinde tahliyesine karar verildiği, kararın icra müdürlüğü vasıtasıyla infaz edilerek 20.06.2007 tarihinde davacı kiracının tahliye edildiği, davacının daha önce tahliye kararı verilmesine rağmen infazın geç yapılmasından kaynaklı tazminat talebinde bulunduğu, tahliye işleminin mahkemece verilen ilama dayandığı, burada kamu hukukuna dayanılan yetki kullanıldığından davalıların, davacıya karşı tazminat sorumluluğunun bulunmadığı-
İnanç Sözleşmesinin ancak, yazılı delille kanıtlanabileceği, bu yazılı delilin, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olması gerektiği, bir yazılı delil bulunmasa da, yanlar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı tarafın elinden çıkmış (inanılan tarafından el ile yazılmış fakat imzalanmamış olan bir senet veya mektup, daktilo veya bilgisayarla yazılmış olmakla birlikte inanılanın parafını taşıyan belge, usulüne uygun onanmamış parmak izli veya mühürlü senetler gibi) delil başlangıcı niteliğinde bir belge varsa inanç sözleşmesi tanık dahil her türlü delille ispat edilebileceği- Davacının iddiasının inançlı işleme dayalı olduğu, inançlı işlemlerde yazılı delil başlangıcı varsa inanç sözleşmesinin tanık dahil her türlü delille ispat edilebileceği, dosya içerisinde mevcut davalının eli ürünü mektupların yazılı delil başlangıcı mahiyetinde olduğundan mektupların içeriği ve dinlenen tanık beyanlarıyla inanç ilişkisi ispatlandığından usul ve kanuna uygun kararın onanması gerektiği-
Davalının dayandığı adi yazılı sözleşme şeklindeki ödeme belgesine itibar edilemeyeceği, hem bono vererek hem de düzenleme şeklinde sözleşme imzalayan davalının ödeme belgesini de sözleşme hükümlerine atıf yaparak tahsilat makbuzu şeklinde alması gerektiği, davalının aynı şekilde kaleme alınmış adi yazılı sözleşmedeki "ödenmiştir" ve "ödenecektir" kelimelerinden yararlanarak ödeme savunmasında bulunamayacağı, yemin deliline de dayanmadığı, böylelikle sözleşmeden doğan sözleşme bedelini davacıya ödemediği, sözleşme hükümlerini yerine getirmediği, davacının sözleşmenin feshinde haklı olduğu" gerekçesiyle davanın kabulüne ve gayrimenkul satış vaadi devir sözleşmesinin feshine karar verilmesi gerektiği-
Uyuşmazlık, harici taşınmaz satışı nedeniyle ödenen satış bedelinin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tahsili istemine ilişkindir...
Herkes iddiasını ispatla mükellef olup davacı tarafın hastalardan alınan ve davalı Kurum tarafından ilave ücret tavan sınırının üzerinde olduğu tespit edilen ücretlerin ilave ücret niteliğinde olmadığına dair iddiasını yasal delillerle ispatlayamadığı anlaşıldığı-
Somut olayda miras bırakanın davaya konu temlikleri mirasçılarından mal kaçırma amacıyla yaptığı dinlenen tanıklar tarafından ifade edilmediği gibi çocuklarından birini diğerine göre üstün tutarak mal kaçırmasını gerektirecek herhangi bir olumsuz ilişkisi, miras bırakan ile davacı oğlu arasında temlik tarihinde mal kaçırmayı gerektirecek bir husumetinin ortaya konulmadığı, miras bırakanın davalılara yaptığı kazandırmalar dışında davacıya taşınmazını devrettiği, adına kayıtlı olup mirasçılarına intikal eden dava dışı taşınmazlarının bulunduğu, her iki taraf tanıklarınca mal kaçırma kastından söz edilmediği hususları bir arada değerlendirildiğinde, ara malikler kullanmak suretiyle yapılan temlikin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu söylenemeyeceği ve davacının iddiasını ispat ettiğinden bahsedilemeyeceği-
Yangın nedeniyle uğranılan bakiye zararın tazmini talebi- Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyeti Kararı ve İtiraz Hakem Heyeti Kararı ile Mahkemece yapılan keşif ve bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde; yangının saat 22.38 sıralarında başladığı, şebeke arıza kayıtlarının sorgulanmasından aynı gün saat 21.18'de arıza gösterdiğinin makine servis sorumlusu beyanından anlaşıldığı fakat yangının başlamasından 50 dakika sonra sistemde arıza kaydının oluşturulduğu, yer altı kablosunun ve kablo tranşesinin standartlara uygun olmadığı, yer altı enerji kablosunun işletme toprağı ucu transformatör ile bağlantısının kopması, yer altı kablosunun işletme tarafı fazlardan biri ile kısa devre olması ve işletmenin koruma sistemlerinin kontrol dışı kalmasına sebep olduğu, yangın sonrası davalının elemanları tarafından arızayı gidermeye yönelik çalışmalar esnasında meydana gelen ark ve patlamaların olmasının tespiti destekler mahiyette olduğu- (Dava konusu yangının, davalı dağıtım şirketine ait hattan meydana geldiği anlaşıldığı)
Davalı tarafından davacılar aleyhine başlatılan ilamsız icra takibinde borç sebebi olarak "kendisine kullanması için verilen 995.00 TL lik çek karşılığı şirketimin çekini ödememesi nedeniyle çekin karşılığını tarafıma vermemesi sebebiyle" gösterildiği- Menfi tespit davasında ispat yükünün kural olarak davalı alacaklıya düşeceği- Davalının başlattığı takip nedeniyle davacılar ile arasındaki borç ilişkini ispata elverişli bir delil sunulmadığı, toplanan deliller ile davalının iddiasını ispat edemediği ve davanın kabulü gerektiği-
Davacının davalıya gönderdiği dekontta açıklama yer almadığı, söz konusu havale makbuzunun borcun ödendiğine karine teşkil ettiği, ispat yükü kendisinde olan davacının paranın borç olarak gönderildiğini, yasal delillerle ispat edemediği, davalının ilgili duruşmada kendisine teklif olunan yemini usulüne uygun şekilde eda ettiği, Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak karar verildiği, yeniden hüküm tesis edilmesi nedeniyle vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu-