takip tarihi 25.01.2012 olup 6552 sayılı Yasa'nın yürürlük tarihinden önce olduğundan 6552 sayılı Yasa ile 5393 sayılı Yasa'nın 15/son maddesine eklenen "İcra dairesince haciz kararı alınmadan önce belediye'den borca yeter miktarda haczedilebilecek mal gösterilmesi istenir" şeklindeki ek fıkra hükümlerinin uygulanamayacağının kabulü gerekeceği-
İcra ve İflas Kanununda taşınmaz haczinin yenilenmesine dair bir müessese mevcut olmayıp, aynı takip dosyasından da olsa, konulan her haciz yeni bir işlem olup borçlunun her haciz için şikayet hakkının olduğu-
Borçlunun yurt dışı sigorta mercii tarafından ödenen aylığının haczedilemeyeceği yönünde İİK'nun 82. maddesinin aradığı şekilde özel bir kanun hükmü bulunmadığından, yurt dışından alınan aylığın haczinin mümkün olduğu, borçlunun şikayetinin İİK'nun 83. maddesi kapsamında değerlendirilip, borçlunun hacze konu olan emekli maaşı dışında başkaca aldığı aylık maaş veya benzeri gelirinin olup olmadığı da araştırıldıktan sonra, başkaca aldığı bir maaş veya ücret bulunmaması halinde, borçlunun yurtdışından aldığı emekli maaşı üzerine konulan haczin, İİK'nun 83. maddesi uyarınca 1/4'ünden az olmamak üzere devamına ve fazlasının kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde haczin tamamının kaldırılmasına karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Anayasa Mahkemesi Yasanın geçici 8. maddesini iptal ettiğinden, anılan yasa maddesi, artık şikayete konu takip dosyasındaki haciz işlemlerine uygulanamayacağı, 5393 sayılı Yasa'nın 15/son maddesinin, haciz işleminin sadece gösterilen mal üzerine uygulanacağına dair kısmının iptal edilmiş olması nedeniyle, aynı maddede yer alan; "Belediyenin proje karşılığı borçlanma yoluyla elde ettiği gelirleri, şartlı bağışlar ve kamu hizmetlerinde fiilen kullanılan malları ile belediye tarafından tahsil edilen vergi, resim ve harç gelirleri haczedilemez" hükmü gözetilmek suretiyle belediye mallarının haczi mümkün olduğundan 5393 sayılı Kanun'un 15/son maddesi uyarınca haciz konulan paraların niteliği gereği haczi kabil olup olmadıklarının veya kamu hizmetinde fiilen kullanılıp kullanılmadıklarının, haciz konulan banka hesapları üzerinde yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile tespit edilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Haczedilmezlik şikayetinin kabul edilmesi için, mahcuzların kamu hizmetinde fiilen kullanılması gerekli olup, kamuya tahsis kararı alınmasının sonuca etkisinin bulunmadığı, öte yandan borçlu Belediyece haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paraların aynı hesapta toplanmasının ve birbirine karıştırılmasının tespiti halinde bu durumun haczedilmezlik hakkından feragat olarak kabul edilmesi gerekeceği-
İcra takibinin 6552 sayılı Yasa'nın yürürlük tarihi olan 11.09.2014 tarihinden sonra başlatılmış olması halinde; 5393 sayılı Kanun'un 15/son fıkrasına eklenen ve iptal edilmeyen “İcra dairesince haciz kararı alınmadan önce belediye'den borca yeter miktarda haczedilebilecek mal gösterilmesi istenir” hükmü gereğince öncelikle İcra Dairesi'nce bu işlemin yerine getirilmesinin, 10 gün içinde mal beyanında bulunulmaması halinde ise diğer mallar üzerinde haciz uygulanması talebinin, yerine getirileceğinin, icra takibinin 6552 sayılı Yasa'nın yürürlük tarihi olan 11.09.2014 tarihinden önce olması halinde ise; 6552 sayılı Yasa ile 15/son maddesine eklenen yukarıdaki fıkra hükmünün uygulanamayacağının kabulü gerekeceği-
Şikayete konu taşınmazların haczine ilişkin örnek 103 davet kağıdının, borçlu vekiline 27.02.2012 tarihinde tebliğ edildiği; 09.03.2012 tarihinde 7 günlük süre geçirilerek yapılan haczedilmezlik şikayetinin süre aşımı nedeniyle reddinin gerekeceği-
Mahkemece, mahallinde yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporuna istinaden, taşınmazın bulunduğu şehrin daha mütevazi bir yerinde borçlunun haline münasip evi alabileceği değerin 95.000 TL olarak kabul edilerek, satışın borçlunun haline münasip ev alabileceği 95.000,00 TL'den aşağı olmamak üzere yapılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Emniyet Müdürlüğü'ne yazılan müzekkere cevabında hacizli taşınmazda borçlu ve eşinin yaşadığının bildirildiği; bu hususun göz önünde bulundurulup şehrin daha mütevazi semtlerinde ve daha az oda sayısı bulunan meskenlerin de borçlunun haline münasip olacağı nazara alınarak farklı bir bilirkişiden rapor alınarak, karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile sonuca gidilmesinin doğru olmadığı-
Borçlunun hesabıyla ilgili ekstrelerin celp edilip gerektiğinde bilirkişi aracılığıyla içeriğinde bulunan paraların niteliği belirlenerek hesabın havuz hesabı olup olmadığı değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerekirken incelemenin banka şubesine bırakılması sonucunu doğuracak şekilde hüküm oluşturulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-