Mahkemece asıl ve birleşen dosyalar hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken, tek hüküm kurulmasının bozmayı gerektireceği-
Haczin kaldırılması istemi ile icra müdürlüğüne başvuran borçlunun bu tarihte hacizden haberdar olduğunun kabulü gerekeceği, icra müdürlüğüne yapılan itiraz sonuç doğurmayacağından ve icra mahkemesine sonradan yapılan başvurunun 7 günlük süreden sonra olduğundan borçlunun şikayetinin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekeceği-
Meskeniyet şikayetine konu taşınmazların muris adına kayıtlı olduğu ve borçlunun  kardeşleriyle birlikte mirasçı konumunda bulunduğu, bilirkişi raporunun incelenmesinde; taşınmazların değerlerinin ayıntılı olarak belirlendiği, ancak borçlunun miras hissesine karşılık gelen miktar belirlenmediği anlaşıldığından, mahkemece; veraset ilamı da celbedilerek bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle, mahcuz taşınmazın değeri üzerinden borçlunun hissesine düşen miktar tespit edildikten ve borçlunun bulunduğu yerden daha mütevazi koşullara sahip yerlerde haline münasip alabileceği evin değeri açık ve net şekilde belirlendikten sonra, borçlunun hissesine düşen miktar, haline münasip alabileceği evin değerinden düşük ise meskeniyet şikayetinin kabulüne; hissesine düşen miktar, haline münasip alabileceği evin değerinden fazla ise şikayetin kısmen kabulü ile taşınmazın satılarak haline münasip evin alınması için gerekli miktarın borçluya, kalanının ise alacaklıya ödenmesine ve taşınmazın haline münasip evi alabileceği değerden az olmamak üzere satılmasına karar verilmesi gerektiği- Haczedilmezlik şikayetine konu diğer taşınmaz yönünden bir karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece asıl ve birleşen dosyalar hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken, mahkemenin ....... E. sayılı dosyası hakkında hüküm kurulmamış olmasının bozmayı gerektirdiği-
Borçlunun meskeniyet şikayetinde bulunduğu taşınmazında, 29.06.2015 tarihinde kıymet takdirine yönelik keşif yapılmış olup, kıymet takdir tutanağında; "adres kapalı olduğundan içeriye girilemedi, soruldu, borçlunun çarşıda dükkan işlettiği beyan edildi, çarşıya gidildi saat 13.30’da borçlu alınarak adrese tekrar gelindi adresi açtı bilirkişiyle birlikte girildi, gezildi, notlar alındı" ibaresi yazılı ise de, tutanakta borçlunun imzası olmadığı gibi, imzadan imtina ettiğine dair bir kaydın da mevcut olmadığı, asıl olan, borçlunun öğrendiğini bildirdiği tarih olup, bu tarihin aksinin ancak yazılı belge ile ispatlanabileceği, bu durumda, borçlunun taşınmazına konulan haczi şikayet dilekçesinde beyan ettiği tarihte öğrendiğinin kabulü gerekeceği-
Borçlunun meskeniyet şikayetinde bulunduğu taşınmazda 18/04/2016 tarihinde kıymet takdirine yönelik keşif yapılmış olup kıymet takdir tutanağında "borçlu ...... hazır" ibaresi yazılı ise de, tutanakta diğer şikayetçi-borçlunun hazır olduğuna dair bir kaydın mevcut olmadığı, dolayısıyla diğer borçlunun kıymet takdiri esnasında hazır bulunmuş olması sebebiyle taşınmaz maliki şikayetçi-borçlunun şikayete konu taşınmaz haczini öğrendiğinin kabulünün mümkün olmadığı- Borçluya İİK'nun 103. maddesine ilişkin davetiye tebliğ edilmediği, borçlunun icra dairesine sunduğu 25/04/2016 havale tarihli dilekçesi ile dosyanın fotokopisini talep ettiği görülmüş olup borçlunun hacizden en erken 25/04/2016 tarihinde haberdar olduğu anlaşılmakla, 02/05/2016 tarihinde yapılan meskeniyet şikayetinin süresinde olduğunun kabulü gerekeceği-
Mahallinde yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda; borçluya taşınmazın keşif tarihindeki değerinin 130.000 TL, borçlunun haline münasip ev alabileceği miktarın ise 120.000 TL olduğunun bildirildiği görüldüğünden, mahkemece, şikayetin kısmen kabulü ile İİK'nun 82/1-12. maddesi uyarınca taşınmazın borçlunun haline münasip mesken alabileceği 120.000 TL'den aşağı olmamak üzere satılmasına ve haline münasip evin alınması için gerekli 120.000,00 TL'nin borçluya, kalanının ise hak sahiplerine ödenmesine karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, bilirkişilerden ek rapor alınarak, borçlunun, bulunduğu mahaldeki daha mütevazi semtlerde haline uygun alabileceği mesken değerinin belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Davacının bankadan aldığı kredi borcunu sözleşme şartlarına uygun olarak ödememesi halinde sözleşme gereğince kullandırılan kredinin teminatı olarak maaşından kesinti yapılmasını kabul etmesi ve diğer teminat öngören hükümlerin sözleşmeye konulmasına rıza göstermesinin haksız şart olarak kabul edilemeyeceği-  Davacının taksitlerin maaşından ödenmesini ihtirazı kayıtsız kabul edip daha sonra dava açıp kesinti bedelini geri istemesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu-
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan icra takiplerinde ödeme emrinin tebliğinden itibaren 10 günlük ödeme süresi dolmadan haciz istenemeyeceği- Bu hususun icra müdürlüğünce kendiliğinden gözetilmesi gerektiği ve icra mahkemesinde süreye bağlı olmaksızın şikayet yolu ile ileri sürülebileceği-