Borçlu tarafından kıymet takdiri ve satış ilanı tebliğlerine ilişkin usulsüzlük iddiası da ileri sürülmüş olduğundan öncelikle bu şikayetinin incelenerek tebligatların usulüne uygun olup olmadığının değerlendirilmesi, tebligatların usulsüz olduğu tespit edilirse meskeniyet şikayetinin, öğrenme tarihine göre yasal süresinde olup olmadığının incelenmesi, istem süresinde ise işin esasının incelenmesine geçilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ....... plakalı araca ilişkin olarak; “aracın belediye hizmet binası önünde park halinde olması,görevli sürücünün başında bulunması ve araçta siyah renkli plakanın takılı olması birlikte değerlendirildiğinde, aracın belediye kamu hizmetinde kullanıldığı ve çalışır durumda olduğu, tip itibariyle personel nakline uygun olduğu”şeklinde tespitte bulunulduğu görülmüş olup, bilirkişi raporundaki bu tesbitin, ....... plakalı aracın fiilen kamu hizmetinde kullanıldığını kanıtlamaya yeterli olmadığı, şikayetçi belediyece aracın fiilen kamu hizmetinde kullanıldığına dair başkaca delil ibraz edilmediği de gözetildiğinde, ....... plakalı araç yönünden yeniden bilirkişi incelemesi yapılarak, aracın fiilen kamu hizmetinde kullanılıp kullanılmadığının açık ve anlaşılır şekilde tespiti gerekeceği-
İİK'nun 82/1-12. maddesi gereğince, borçlunun “haline münasip” evinin haczedilemeyeceği, bir meskenin, borçlunun haline uygun olup olmadığının, adı geçenin haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirleneceği, buradaki “aile” teriminin, borçlu ile birlikte aynı çatı altında yaşayan, bakmakla yükümlü olduğu kişileri kapsayacağı, İcra Mahkemesi'nce, borçlunun, sözü edilenlerle birlikte barınması için, zorunlu olan haline münasip meskeni temin etmesi için gerekli bedel bilirkişilere tespit ettirildikten sonra, haczedilen yerin kıymeti bundan fazla ise, satılmasına karar verilmesi ve satış bedelinden yukarıda nitelikleri belirlenen mesken için gerekli olan miktarın borçluya bırakılması, kalanının alacaklıya ödenmesi gerekeceği, bu kıstasları aşan nitelik ve evsaftaki yerlerle, makul ölçüleri geçen oda ve salonu kapsayan ve ikamet için zorunlu ögeleri içeren bir meskenin dışındaki yerlerin, maddede öngörülen amaca aykırı olduğu, borçlunun görev ve sıfatının, kendisinin yukarıda belirlenenden daha görkemli bir meskende ikamet etmesini gerektirmeyeceği-
Takip, ipotek alacağına dayalı olarak başlatılmıştır. Borçlunun, ipotek kurulurken, evini mesken olarak kullanmaktan vazgeçmiş sayılacağı- İpoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibinde haciz safhası bulunmadığından, meskeniyet şikayetine konu edilecek bir “haciz işlemi” de mevcut olmadığından, haczedilmezlik (meskeniyet) şikayetinde bulunma olanağının da olmadığı-
İİK'nun 82/12. maddesi gereğince, borçlunun "haline münasip" evinin haczedilemeyeceği, bir meskenin borçlunun haline uygun olup olmadığının adı geçenin haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirleneceği, buradaki "aile" teriminin, borçlu ile birlikte aynı çatı altında yaşayan, bakmakla yükümlü olduğu kişileri kapsayacağı, İcra Mahkemesi'nce borçlunun sözü edilenlerle birlikte barınması için zorunlu olan haline münasip meskeni temin etmesi için gerekli bedel bilirkişilere tespit ettirildikten sonra haczedilen yerin kıymeti bundan fazla ise satılmasına karar verilmesi ve satış bedelinden yukarıda nitelikleri belirlenen mesken için gerekli olan miktarın borçluya verilmesi, kalanının icra dosyasında bırakılması gerekeceği-
5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 15/son maddesinin dar yorumlanması gerektiği sonucuna varılması gerekeceği, maddede açıkça haczedilmezlik için vergi, resim, harç geliri olma ya da "fiilen kamu hizmetinde kullanılma" koşullarının kabul edilmesi karşısında, belediyeye ait bir paranın haczedilmezliğinin ancak fiili durumunun tespiti ile belirlenmesi gerekeceği, bu konuda ispat yükünün ise borçluya düştüğü, bir diğer anlatımla, haczedilen paraların vergi, resim, harç geliri olduğunu ya da fiilen kamu hizmetinde kullanıldığını borçlu belediyenin ispatlaması gerekeceği, aksi halde şikayetin reddi gerekeceği, haczedilmezlik şikayetine konu edilenin banka hesabı olması durumunda ise hesaptaki paraların niteliğinin belirlenmesi gerekeceği, tamamının haczi kabil olmayan paralardan oluşması halinde haczinin kabil olmayacağı, ancak hesapta haczi kabil paraların da bulunması, bir diğer ifade ile haczi mümkün olmayan paralarla haczi kabil paraların aynı hesaba yatırılarak karıştırılması durumunda, havuz hesabının söz konusu olacağı, hesabın sürekli işlem görüyor olması ve sürekli yatan ve çekilen paraların bulunması karşısında kalan bakiyenin vergi, resim ve harç gelirinden mi yoksa haczi kabil paralardan mı oluştuğunun belirlenmesine imkanın olmadığı, bu şekilde haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paraları karıştırmak suretiyle havuz hesabı oluşturan borçlu belediyenin iddiasını ispat imkanını kendisinin kaldırdığı sonucuna varılması gerekeceği, borçlu belediyenin haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paralarını ayrı hesaplarda tutması yerine havuz hesabı oluşturmasının da iyi niyetle bağdaşmayacağı-
Avukatlık Kanunu'nun 164/5. maddesinde, dava sonunda kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekalet ücretinin avukata ait olduğu, bu ücretin iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemeyeceği, haczedilemeyeceği hükmünün yer aldığı, bu hüküm karşısında ilam vekalet ücreti alacağının takası mümkün olmadığından anılan alacak ve faizi yönünden takas mahsup talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, tüm alacaklar yönünden takas mahsup talebinin kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Mahkemece bilirkişiden ek rapor alınarak, borçlunun bulunduğu yerden daha mütevazi koşullara sahip yerlerde haline münasip evi alabileceği değer belirlendikten sonra, tespit edilen bu miktar, mahcuzun değerinden az ise İİK'nun 82. maddesinin 2. fıkrası gereğince mahcuzun satılarak, borçlunun haline münasip ev alması için gerekli bedelin kendisine, artanın hak sahiplerine ödenmesine, satışın borçlunun haline münasip ev alabileceği miktardan az olmamak üzere yapılmasına karar verilmesi gerekeceği-
İİK.nun 82. ve 16. maddesinde icra memuruna tanınan takdir yetkisi, İİK'nun 82. maddesi kapsamında malın haczi kabil olup olmadığı ile sınırlı olup, icra müdürünün bunun dışında, haciz yapılan adresin üçüncü kişiye ait olduğu gerekçesiyle haciz talebini reddetme yetkisinin bulunmadığı, böyle bir durumda yapılması gereken işin, istihkak iddiasının tutanağa geçirilip İİK'nun 97. ve 99. maddeleri uyarınca istihkak prosedürünü işletmek olduğu-
8. HD. 18.12.2017 T. E: 2015/15616, K: 16984-