Borçlunun   ileri sürdüğü ve  temyiz  talebine   de konu ettiği 6487 Sayılı Kanun'un  21. maddesi ile  değişik  2942  sayılı Kanun'un  geçici 6. maddesinin 11-13.fıkraları   gereğince  haciz konulamayacağı yönündeki şikayet sebebinin, mahkemece tartışılmadığı ve dolayısıyla bu konuda bir değerlendirme yapılmadığı görüldüğünden, mahkemece, borçlunun, sadece bu şikayet sebebi nedeniyle kararı temyiz ettiği de dikkate alınarak, anılan şikayetle ilgili olumlu ya da olumsuz bir karar verilmek  üzere kararın bozulması gerekeceği-
Borçlunun   ileri sürdüğü ve  temyiz  talebine   de konu ettiği 6487 Sayılı Kanun'un  21. maddesi ile  değişik  2942  sayılı Kanun'un  geçici 6. maddesinin 11-13.fıkraları   gereğince  haciz konulamayacağı yönündeki şikayet sebebinin, mahkemece tartışılmadığı ve dolayısıyla bu konuda bir değerlendirme yapılmadığı görüldüğünden, mahkemece,   borçlunun, sadece bu şikayet sebebi nedeniyle kararı temyiz ettiği de dikkate alınarak, anılan şikayetle ilgili olumlu ya da olumsuz bir karar verilmek  üzere kararın bozulması gerekeceği-
Kamulaştırmasız elatmadan kaynaklanan tazminatlara ilişkin ilamların, icra takibine konu edilmesi halinde, elatma tarihi 09.10.1956 tarihi ile 04.11.1983 tarihi arasında ise, takibe konu ilamın 5999 sayılı Yasa'nın 1.maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na eklenen Geçici 6. maddesinin yürürlüğe girdiği 30.06.2010 tarihinden önce olması durumunda, idarenin mal, hak ve alacaklarının haczedilebileceğinin, ilam tarihi 30.06.2010 tarihinden sonra ise idarenin mal, hak ve alacaklarının haczedilemeyeceğinin kabulü gerekeceği, 04.11.1983'den sonraki el koymalarda ise; 6111 sayılı Yasa'nın Geçici 2. maddesinin haciz yasağı getirmekle birlikte, anılan Yasa maddesi Anayasa'ya aykırı görülerek 01.11.2012 tarihinde Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmiş olmakla, uygulanırlığının kalmadığı, bu durumda, ilam tarihi, yeniden haciz yasağının getirildiği 11.06.2013 tarihinden önce olması halinde haciz konulabileceğinden şikayetin reddi, ilam tarihi, 11.06.2013 tarihinden sonra olması halinde ise, haciz yasağı mevcut olduğundan şikayetin kabulü gerekeceği, somut olayda; 21.02.2012 tarihli takip konusu ilamda, idarenin kamulaştırmasız el atma eyleminin 1983 yılından sonra yapıldığı belirtildiğinden ve olayda uygulanması gerekli 6111 sayılı Yasa'nın Geçici 2. maddesinin iptal edildiği, ilam tarihinin 11.06.2013'den öncesine ait olduğu da nazara alınarak, borçlu aleyhine haciz uygulanmasında, anılan yasal çerçevede hukuka aykırı bir yön bulunmadığının kabul edilmesi gerekeceği, dolayısıyla mahkemenin, bu konuya ilişkin ret kararının yerinde olduğu-
Mahkemece, borçlunun bekar olduğu da gözetilerek, daha mütevazi bir semtte haline münasip evin yeniden değerlendirilerek bilirkişiden ek rapor alınıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun, şikayete konu taşınmazın bulunduğu yerde ya da yakın semtte oturması zorunlu olmadığından, mahkemece, hükmüne uyulan Dairemizin bozma ilamı doğrultusunda bilirkişi incelemesi yaptırılarak, borçlunun bulunduğu yerden daha mütevazi semt veya semtlerde, daha mütevazi koşullarda haline münasip evin değeri belirlenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Şikayetçi olan borçlunun gerçek kişi değil, tüzel kişiliğe haiz bir limited şirket olduğu, yaptığı işin kişisel çalışmasını ve faaliyetini ön plana çıkartamayacağı, dolayısıyla borçlu şirketin, gerçek kişi gibi bir meslek sahibi olamayacağı gibi, yine gerçek kişilerin sahip olabileceği şekilde meslek ve sanatı için lüzumlu olan eşyasından da bahsedilemeyeceği açık olup, İİK. 82/4. maddesinde bahse konu haczedilemezlik şikayet hakkından borçlu şirketin yararlanmasının mümkün olmadığı-
Alacaklı vekilinin talebi üzerine, icra müdürlüğünce, konulan hacizlerin fekkine karar verildiği anlaşıldığından, iş bu davanın görüldüğü mahkemenin karar tarihi itibari ile şikayetin konusu kalmadığından mahkemece, karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekeceği-
Haczedilen bir malın haczi kabil olmadığını ileri sürmesi hâlinde, icra memurunun kendiliğinden haczi kaldırma yetkisi bulunmadığından, haczedilmezlik şikâyetiyle icra mahkemesine başvurulması gerektiği- Kendiliğinden araştırma ilkesi gereğince, icra mahkemesi şikâyeti incelerken tarafların ileri sürdüğü deliller yanında kendisi de ileri sürülen vakıaların açıklığa kavuşması için tanık dinleyebileceği, bilirkişiye başvurabileceği, gerektiğinde keşfe karar verebilieceği ve şikâyet dilekçesinde belirtilmemiş olsa bile şikâyete konu işlemlerle ilgili olanları kendiliğinden çağırıp dinleyebilieceği-  Emekli maaşına konulan haczin kaldırılması istemine ilişkin şikayette, icra memurunun yasanın amir hükmüne aykırı bir işlem yapıp yapmadığını mahkemenin kendiliğinden araştırarak aydınlatması gerektiği- İcra takip dosyasında borçlunun emekli maaşı üzerine haciz konulması için ilgili kuruma yazılan müzekkereye verilen cevapta haczin sıraya konulduğu bildirildiğinden, belirtilen müzekkereler uyarınca borçlunun emekli maaşı üzerine haciz konulup konulmadığının Sosyal Güvenlik Kurumundan sorularak açıklığa kavuşturulması ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği- Gerek icra daireleri arasında ve gerekse icra mahkemesi ile icra daireleri arasında görev değil, iş bölümü ilişkisinin söz konusu olduğu- Şikâyet yoluyla icra mahkemesine yapılan başvuruda da maktu başvurma harcı ile maktu karar ve ilamı harcı alınacağı- Mahkemeler veznesine tek harç (başvurma ve peşin karar ve ilam harcı) yatırılmak suretiyle iki ayrı icra dosyası için şikâyette bulunulmuş ise de, bu harcın hangi icra dosyası için yatırıldığı belirgin olmadığından, harcın hiç yatırılmadığından söz edilemeyeceği ve bu nedenle, iş bölümü uyarınca dosya tefrik edilip emekli maaşına haciz uygulamış olan icra dairesinin bağlı bulunduğu icra mahkemesine gönderildiği takdirde harcın tamamlanmasının mümkün olduğu, bu nedenle icra mahkemesince  ilgili şikâyet bakımından tefrik kararı verilerek, dosyanın ilgili icra mahkemesine gönderilmesi gerektiği-
Davacı kredi müşterisinin, davalı banka ile imzaladığı kredi sözleşmesi sırasında verdiği muvafakatin İİK. mad. 83/a gereğince geçersiz olduğu, İİK. (mad. 83/a) ve 5510 s. Kanunda (mad. 93) yer alan  düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, emredici nitelikte olduğundan, davacının sessiz kalmak suretiyle davalı bankanın yapmış olduğu blokelere "zımnen muvafakat ettiği" şeklindeki değerlendirilmenin hataı olduğu-