Hastane başhekimliği tarafından yapılan şikayetin tüzel kişiliği bulunmadığından ve aktif husumet ehliyeti olmadığından reddi gerekeceği-
Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik başvurunun şikayet niteliğinde olup , öğrenildiği tarihten itibaren yedi gün içerisinde icra mahkemesine yapılması gerektiği- Borçlunun, şikayet dilekçesinde, ödeme emrine dair tebligattan haberdar olduğunu bildirdiği tarihe göre, icra mahkemesine yaptığı başvuru İİK'nun 16/1. maddesinde öngörülen yedi günlük süreden sonra olduğu anlaşıldığından, şikayetin süre aşımından reddine karar verilmesi gerekeceği-
İİK'nun 18/3. maddesi gereğince aksine hüküm bulunmayan hallerde duruşma yapılmasına gerek olup olmadığı İcra Mahkemesi'nin takdirine bırakılmış ise de, anılan takdir yetkisi mutlak bir seçimlik hak olmayıp, halin icabına göre işin duruşmalı olarak incelenmesi gerektiği durumlarda mahkemenin takdir yetkisini duruşma yapmaktan yana kullanması gerektiği-
Haczedilmezlik şikayetinde hasım yanlış gösterilse de, doğru hasıma şikayet dilekçesi tebliği ile yargılamaya devam edilmesi gerekeceği-
Kural olarak, İcra Mahkemesi kararları maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmez ise de aynı takipte, aynı taraflar arasında verilen icra mahkemesi kararlarının birbirleri için bağlayıcı olduğu-
Takip talebi ve ödeme emrinde borçlu olarak .... Tekstil ile birlikte gösterilen kimseye ödeme emrinin de gönderildiği anlaşıldığından, şikayetçinin takip borçlusu olup, icra mahkemesine yaptığı başvuruda taraf ehliyetinin bulunduğunun kabulü ile mahkemece, borçlunun itiraz ve şikayetlerinin incelenmesi gerekeceği-
6183 s. K. mad. 70 uyarınca; borçlunun “hâline münasip” evi haczedilemeyeceği- İş mahkemesince, 6183 sayılı Yasanın 70’inci maddesinde hak düşürücü süre düzenlenmediği dikkate alınarak, davacının prim borçlusundaki konumu ve bu kapsamda şirket yetkili ve temsilcisi ise 506 s. K. mad. 80 kapsamında ve şartları var ise 6183 s. K. mad 35 ve mükerrer 35 kapsamında sorumluluğu irdelenerek, öncelikle, kendi adına düzenlenmiş bir ödeme emrinin var olup olmadığı, var ise usulüne uygun tebliğ edilip, takibin kesinleşip kesinleşmediğinin araştırılması; takip kesinleşmemesi halinde, davacıya ait olduğu belirtilen eve haciz konulamayacağı hususunun gözetilmesi suretiyle esasa girilmesi gerekirken, "İİK. mad. 82 gereğince davanın haczin öğrenilmesi tarihinden 7 günlük hak düşürücü süreden sonra açıldığı" gerekçesi ile "davanın reddine" karar verilmesinin hatalı olduğu-
Kısa kararda, borçlu aleyhine tazminata karar verilmediği halde, gerekçeli kararda, borçlu aleyhine tazminata hükmedildiği ve bu şekilde kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki meydana getirilmesinin isabetsiz olduğu-
Alacaklı vekilinin tevkili ile yetkili kılındığını iddia eden avukata HMK. mad. 77/1 uyarınca alacaklı sıfatıyla ihaleye girme ve pey sürme hakkı tanınması ve yetki belgesi aslını sunması için makul bir süre verilerek eksikliği tamamlamasına imkan tanınması gerektiği- İhalenin feshi davasının alacaklı tarafından açılması halinde, davanın, ihale alıcısı ile birlikte takip borçlusuna da yöneltilmesi gerektiği-
"Davalı lehine düzenlenen üst sınır ipoteği ile ilgili akit tablosunda "0" olarak gösterilen faiz oranına aykırı olarak asıl alacağa faiz eklenerek ve üst sınır ipotek limiti aşılarak, davalıya pay ayrıldığı" iddiasına dayalı itirazın alacağın doğumuna ve esasına yönelik olmadığı- İpoteğin bir üst limit ipoteği olup olmadığını belirlemenin icra mahkemesinin görevine girdiği-