Kooperatif ortaklığının iptali ve buna bağlı olarak tapu iptali ve tescil istemli davada; çoğun içinde az da vardır kuralı gereği tespit kararı verilmesi gerektiği-
Borçludan kamu ihale mevzuatı uyarınca alınan teminat, yapılacak işin teminatını oluşturduğundan, şikayetçi 3. kişinin sözkonusu şikayette hukuki yararının olduğu-  Şikayetçinin haczin kaldırılması istemi, kamu düzenine ilişkin emredici yasa hükümlerinden kaynaklandığından bu konudaki şikayetin süreye de tabi olmadığı- Mahkemece, 3. kişi nezdindeki teminatın haczinin usulsüz olduğu kabul edildiğinden, uyuşmazlık konusunu oluşturan ve haciz ihbarnamesinde geçen "nakti teminatların" sözcüklerinin yer aldığı kısmın iptaline karar verilmesi ile yetinmesi gerektiği-
Davacıların talep sonucunda gösterdiği taleplerinden birisi için bu talep aşılmak suretiyle hüküm kurulmuş iken, davacıların diğer talepleri konusunda da herhangi bir değerlendirme yapılmamış ve hüküm kurulmamış olduğunun görüldüğü, hükümde istek sonuçlarından her birinin ayrı ayrı karşılanmasının ve her biri hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmasının gerektiği-
Davacı kadının tazminat taleplerine ilişkin faiz talebi olmadığı halde talep aşılarak kadın yararına hükmedilen tazminatlara yasal faiz uygulanmasının, hakimin taleple bağlılığı ilkesi gereği doğru olmadığı-
Çocuk için doğum tarihinden geçerli olmak üzere tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, dava tarihinden geçerli olacak şekilde tedbir nafakasına hükmedilmesi usul ve kanuna aykırı olduğu- Davacı-karşı davalı kadının yoksulluk ve iştirak nafakalarına arttırım talebi bulunmadığı halde mahkemece talep aşılarak kadın yararına hükmedilen yoksulluk ve ortak çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakasına her yıl TÜİK'in belirlediği ÜFE oranında artırım kararı verilmesinin, hakimin taleple bağlılık ilkesini ihlal ettiği-
Dahili dava suretiyle bir kişiye taraf sıfatı verilmesi mümkün olmadığı gibi davada 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 124. maddesinin de uygulama imkanı bulunmadığından, kayıt malikinin mirasçıları açısından davanın reddine karar verilmesi gerekirken bu usûl kuralına riayet edilmeden yargılama sürdürülerek sonuca gidilmesi isabetli olmadığı gibi davacıya ait parselin iptali yönünde istek olmamasına rağmen söz konusu parselin tapusunun kısmen iptal edilmesinin de doğru olmadığı-
Davalı kadının, Yargılama devam ederken tahkikat aşamasında, vekili aracılığıyla sunduğu 07.03.2016 tarihli dilekçesi ile de maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuş ancak davacı tarafın açık muvafakati veya usulünce yapılmış bir ıslah işlemi olmadığından; iddia ve savunmanın genişletilmesi yahut değiştirilmesi yasağı gereği, davalı kadının maddi ve manevi tazminat (TMK m. 174/1-2) talepleri hakkında “karar verilmesine yer olmadığına' karar verilmesi gerektiği- Davalı kadın dava dilekçesinde talep etmiş olduğu yoksulluk ve iştirak nafakalarına her yıl artırım yapılması yönünde bir talepte bulunmamasına rağmen talep aşılarak (HMK m.26) davalı kadın ve velayeti kendisine bırakılan ortak çocuk A. yararına hükmedilen nafakalara her yıl "TÜİK" tarafından belirlenen "ÜFE" oranında artırım yapılmasına karar verilmesinin doğru olmadığı-
Hakim tarafların iddia ve savunmaları ile bağlı olduğu, tarafların söylemediği,iddia etmediği bir şeyi resen nazara alamayacağı, böyle olunca mahkemece davada esasa girilip taraf delilleri toplanarak, sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Kısa kararda davanın kabulüne denilerek asıl alacağa ilişkin itirazın iptaline karar verilmiş, gerekçeli kararda ise davanın kısmen kabulüne denilerek asıl alacak ile birlikte işlemiş faize yapılan itirazın iptaline karar verilmiş olup, bu durumda kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki yaratılması doğru görülmediği, davacı dava dilekçesinde asıl alacağa yapılan itirazın iptalini talep etmiş olduğu-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı cezai şartın tahsili istemine ilişkin davada, sözleşme uyarınca inşaatın bitmesi gereken tarih 29.07.2007 günü olup, bu tarihten dava tarihi olan 06.05.2009 gününe kadar tahakkuk eden cezai şart miktarı tespit edilip bu bedel üzerinden hüküm kurulması gerekirken, dava tarihini aşacak şekilde tespit rapor tarihi itibariyle belirlenen bedel üzerinden hüküm kurulduğundan genel dava teorisine ve HMK'nın 26. Maddesinde yazılı talepte bağlılık ilkesine aykırılık teşkil ettiğinden dava tarihine kadar tahakkuk eden cezai şart bedeli dikkate alınarak bir sonuca varılması gerektiği-