Davacının kredi kartı kişisel bilgilerinin bilgisi dışında kötü niyetli üçüncü kişi tarafından ele geçirildiği, bu bilgiler kullanılarak internet üzerinden harcama yapıldığı, davalı banka'nın peş peşe 8 işlemle gerçekleştirilen bu harcamaların kredi kartı hesabından ödenmesine onay verdiği, bilahare yapılan harcamaların kredi kartı hesap ekstresi borcu olarak davacıdan tahsil edildiği, bankanın, davacının zararın oluşmasında şifre veya korunması gereken bilgileri özenle korumadığına dair bir delil ibraz etmediği gibi,davacının internet bankacılığı kullandığına ilişkin delil sunmadığı ve kredi kartının çok uzun süredir kullanılmıyor olması nedeniyle bankanın sorumlu olduğunun belirtildiğinden bankanın tazminat sorumluluğu davasının kabulü gerektiği-
Ölümlü trafik kazası nedeniyle, ölenin yakınlarının maddi ve manevi tazminat istemi-
Üniversitenin internet sitesinde yapılan duyuruya güvenerek kayıt yaptıran davacının maddi manevi tazminat istemli açtığı davada tüketici mahkemesinin görevli olmadığı-
Davaya konu edilen zarar doğurucu haksız fiil, trafik kazası şeklinde gerçekleşmiş olup, davalı sürücünün de haksız fiil faili konumunda olduğu ve sorumluluğunun temelini Borçlar Kanunu'nun haksız fiil hükümleri oluşturduğundan, davalı aleyhine KTK hükümlerine göre müteselsil sorumlu olarak dava açılabileceği-
Trafik kazasından kaynaklanan maluliyet tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin davada, davacının yaralanmasına ilişkin tüm hastahane evrakları, savcılık dosyası vs'nin getirtilmesi, gerektiğinde keşif yapılarak tarafların kazanın meydana gelmesinde kusur oranlarının belirlemesi için alanında uzman bir bilirkişiden rapor alınması, dava tarihinde yürürlükte bulunan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşleri Yönetmeliğine uygun şekilde maluliyet oranının tespiti ve maluliyetinin dava konusu kaza sonucu meydana gelip gelmeyeceğine ilişkin Üniversite hastanelerinin Adli Tıp kürsüsünden veya Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınması, davacının maluliyeti var ise aktüer bilirkişiden maluliyet zararının hesaplanması için rapor alınması, kaza nedeniyle davacının manevi zararının da oluştuğu kabul edilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği-
Trafik kazasında, yaralanmadan kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin davada, asgari geçim indirimi ücretin eki olmadığından, tazminat alacaklarının hesaplanmasına esas ücrete dahil edilemediğinden malul kalan davacının maluliyetine ilişkin pasif dönem zararı asgari geçim indirimi olmaksızın asgari ücret üzerinden hesaplanması gerektiği-
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davalı sigorta şirketi hakkındaki davanın feragat nedeniyle reddine; davalı diğer şirket hakkındaki ise davanın kısmen kabulü ile 1.860,00 TL maddi ve 8.000,00 TL. manevi tazminatın, dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte bu davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiş olmasının doğru bir değerlendirme olduğu-
Çalışma hayatının aktif çalışma dönemi ve emeklilik dönemi olan pasif devre olarak ayrılması ve özel yasalarında çalışma süreleri ayrık olarak belirtilmemiş (asker, polis vb. gibi) kişiler yönünden 60 yaşın aktif çalışma devresi, bakiye yaşam süresi varsa bu sürenin de pasif çalışma dönemini oluşturduğu, destekten yoksun kalma nedeniyle tazminatın hesabında pasif devrede de zararın oluşacağı ve bu zararın asgari ücret düzeyinde bir zarar olacağının kabulünün gerektiği- Sigortacının poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edeceği-
Trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeni ile manevi tazminat istemine ilişkin davada, davaya konu kazada bir kişinin yaralanmış olmasına göre, cezayı gerektiren fiil 765 Sayılı TCK'nun 102/4 maddesine göre 5 yıllık ceza zamanaşımı süresine tabi olup kaza nedeni ile açılan ceza davası zamanaşımından düşürülmüş, düşme kararı 10.09.2012 tarihinde kesinleşmiş olmasına karşın ceza davası devam ettiği sürece ceza davasına katılarak şahsi hak talebinde bulunulabileceğinden ceza davası sonuçlanıncaya kadar hukuk mahkemesinde dava açılarak tazminat talebinde bulunulabileceği- Uzamış ceza zamanaşımı süresi olan 5 yıl dolduğu dikkate alınarak davanın zamanaşımından reddi yönünde bir karar vermek gerektiği-
Tarafların beş yıldır ayrı yaşadıkları her iki eşinde başkaları ile yaşaması sebebiyle sadakatsiz davranış içine girdikleri, ancak kadının başka erkekle yaşamaya başlamasından sonra, erkeğin bir kadınla yaşamaya başladığı tarafların dava tarihinden önce sadakatsiz davranış içine girdikleri, erkeğin de halen başka bir kadınla yaşadığı anlaşıldığından kadının da dava açmakta haklı olup davalı-davacı kadının davasının da kabulü ile boşanmaya karar verilmesi gerektiği-