Vasiyetnamenin tenfizi davasında; dava tarihi ve değeri esas alınarak oluşacak sonuca göre görevli mahkemenin belirleneceği (şimdi; asliye hukuk mahkemeleri görevlidir)-
Vasiyetnamenin yerine getirilebilmesi için her şeyden önce vasiyetnamenin açıldığının ve iptali için yasada öngörülen sürenin geçtiğinin belirlenmesinin gerekeceği, vasiyetnamenin sulh hukuk hakimi tarafından usule uygun olarak açılıp okunmadıkça yerine getirilmesinin istenemeyeceği-
Sulh Hakiminin görevinin vasiyetnameyi açarak, ilgililere tebliğ etmek, mirasçılara istekleri halinde bir mirasçılık belgesi vermek ve terekeye dahil malları yasal mirasçılara geçici olarak teslim etmek, yahut resmi yönetimi emretmekten ibaret olduğu, hakimin tarafların tavsifi ile bağlı olmayıp resen Türk kanunları uyarınca karar vereceği, Sulh Hakimi'nden vasiyetin yerine getirilmesini istemenin bir ayni hakkın geçirilmesi isteği niteliğinde olmadığı- Vasiyetnameyi açmakla görevli sulh hukuk hakiminin, " vasiyetnamenin konusuz kalmasının tespitine" biçiminde, eda emri taşıyan, karar veremeyeceği-
Davacılar (mirasçı nasbedilenler) olarak Sulh Hukuk Mahkemesi’nden almış oldukları mirasçılık belgesi ile vasiyetnameye konu taşınmazların adlarına geçirilmesini sağlayabileceklerinden, ayrıca bir tescil davası açmalarına gerek olmayacağı-
Vasiyet alacaklısının, varsa vasiyeti yerine getirme görevlisine yoksa yasal ve atanmış mirasçılara dava açarak şahsi hak talebinde bulunulabileceği-
Dava, vasiyetnamenin tenfizi ve tescil istemine ilişkin olup; görevli mahkemeyi, dava konusu malın değerinin belirleyeceği, bu sebeple öncelikle bu yönün tespitinin ve ona göre harcın alınmasının gerekeceği, bu davanın süresinde açılıp açılmadığının anlaşılabilmesi için dosyadaki (vasiyetnamenin açıldığına ilişkin kararın) kesinleşme tarihinin belirtilmesinin gerekeceği, bunun dışında, vasiyetnamenin iptali davası açılmışsa, bekletici mesele olduğundan sonucunun beklenmesinin gerekeceği-
Vasiyetnamelerin yorumunda hâkimin murisin iradesini ayakta tutacak bir yol izlemesi gerekeceği, iştirak halinin bulunması, iştirak halinin çözülmesi imkanı bulunduğu takdirde borcun sukutuna yol açan objektif imkansızlık olarak nitelenemeyeceğinden, vasiyetçi payının davacı adına davalıların payının da kendi adlarına tescili ile iştirakin müşterek mülkiyete çevrilerek vasiyetin tenfizinin gerçekleştirileceğinin dikkate alınması gerekeceği-
Vasiyetçinin yerleşim yeri sulh hakimi’nin görevinin vasiyetnameyi açarak ilgililere tebliğ,mirasçılara istekleri halinde mirasçılık belgesi vermek ve terekeye dahil malları yasal mirasçılara geçici olarak teslim etmek yahut resmi yönetimi emretmek olduğu-