“İmza” konusunda bilirkişilerce verilen raporlar arasında çelişki bulunması halinde, yeni bir –üç kişilik- bilirkişi heyeti vasıtasıyla mevcut çelişki giderilmeden karar verilemeyeceği- Borçlu imzasının borçlanma iradesi olmaksızın atıldığı, sonradan bono haline dönüştürüldüğünün saptanması halinde, takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Bononun ön yüzüne atılan ikinci imzanın “aval” olarak değerlendirilmesi gerekeceğinden, takip konusu senedi düzenlemiş olan ve şirket kaşesi dışında senet üzerine ayrıca atılmış olan ikinci imzanın senedi düzenleyen şirket temsilcisinin şahsi sorumluluğunu gerektireceği-
Takip konusu bonoda “tanzim yeri” bulunmadığı gibi, senedi tanzim edinin ad ve soyadı yanında yazılı bir “yer adı”da bulunmadığından, takip konusu senet “bono” sayılmayacağından, bu durumda icra mahkemesince “takibin iptaline” karar verilmesi gerekeceği-
Senedin düzenlendiği tarihte tedavülde olmayan para birimi (YTL) olarak düzenlenen senedin, takip tarihinde (YTL)’nin tedavülde olması halinde senedin geçersizliğinin ileri sürülemeyeceği—
Borçlunun icra mahkemesine verdiği «borca itiraz» veya «şikayet» dilekçesinde, açıkça veya üstü kapalı olarak takip konusu borcun bir kısmını kabul ettiğini (ödediğini) bildirmiş olması halinde, icra mahkemesince -İİK. 170a uyarınca- «takibin iptali»ne karar verilemeyeceği-
Bonoda "tanzim tarihi"nin, gerçek "tanzim tarihi" olması zorunlu olmayıp "tedavüle çıkarılma tarihi"nin de "tanzim tarihi" olarak bonoya yazılması mümkün ise de, bononun üzerindeki damga pulunun 2000 yılında tedavüle çıkmış olması halinde, bono üzerinde yazılı olan 1997 tarihin, alacağın doğum tarihi olarak kabul edilemeyeceği-