Davacı tarafça öncelikle sözleşmenin uyarlanması, mümkün olmadığı taktirde tazminat talep edilmiş olup, davacının ilk talebi yönünden HMK. mad. 389/1 'in koşullarının bulunup bulunmadığının tartışılıp değerlendirilmesi gerekirken davacının terditli tazminat talebinin ön plana alınarak, itirazın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Takip dayanağı bono metinlerinde vadesinde ödenmediği takdirde müteakip bonoların muacceliyet kesbedeceği yönünde kayıt bulunmasının bu senetlerin kambiyo senetleri olma niteliğini etkilemeyeceği ancak bu gibi kayıtlar yazılmamış sayılacağı, muacceliyet koşulunun ayrıca bir sözleşmede belirlenmedikçe anılan kayıt ilgililer yönünden hiçbir sonuç doğurmayacağı, icra takibine ihtiyati haciz kararı ile başlanmış olmasının da - ihtiyati haciz kararı İİK. 257/II'deki koşullara göre verilmediğinden- bonoların muaccel olmasını sağlamayacağı-
Temyizi kabil ve açık olan bir karara itiraz edilmesi üzerine, kararı veren mahkemenin bu itirazı esastan inceleyip reddetmesi usulen mümkün olmadığından, mahkemenin ihtiyati haciz talebinin reddi kararına karşı itiraz edilmesi üzerine verdiği 'itirazın reddine' dair kararın mahkemenin yetki ve görevi dışında tesis ettiği bir karar niteliğinde olduğu ve bu kararın bozularak kaldırılmasına, ihtiyati haciz talebinin reddine dair karara karşı vaki itirazın 'temyiz' niteliğinde kabul edilerek incelenmesine karar verilmesi gerektiği; boşanma davası içinde boşanmanın fer'i niteliğinde olan tazminat taleplerinin henüz karara bağlanmadığı, İİK.'na göre vadesi gelmemiş bir borçtan dolayı, belli şartların varlığı halinde ihtiyati haciz istenebileceği (İİK. mad. 257), ihtiyati haciz talep eden, hacizde haksız çıktığı takdirde borçlunun ve üçüncü şahsın bu yüzden uğrayacakları bütün zararlardan sorumlu ve teminat vermeye de mecbur olduğu (İc.İf.K.m.259), alacak bir ilama müstenit ise teminat aranmayacağı, o halde, ihtiyati haciz talebinin haklı sebebe dayanıp dayanmadığı değerlendirilmeden ve teminat istenmesi de mümkün iken, talebin reddedilmesinin isabetsiz olduğu-
İhtiyati haciz talebine konu çek incelendiğinde muaccel olmuş bir alacağın söz konusu olduğu anlaşıldığından davalı şirketin mallarını kaçırması tehlikesinin bulunmamasının ihtiyati haciz talebinin reddini gerektiren bir husus olmadığı; iflasın ertelenmesi kararının borçlu hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesine engel teşkil etmeyeceği, ihtiyati haciz kararı infaz edilebileceği, ancak haczedilenler muhafaza altına alınamayacağı ve ihtiyati haczin icrai hacze dönüşmesi prosedüründe belirtilen sürelerin de iflasın ertelenmesi kararı sonuna kadar işlemeyeceği-
Davacı-davalının maddi ve manevi tazminat ile mal rejiminden kaynaklanan alacağı esasında bir para alacağı olduğuna göre, para alacakları hakkında bu istemleri için ihtiyati tedbir değil, İcra ve İflas Kanununun 257 ve devamı maddeleri gereğince ihtiyati haciz isteyebileceği-
İİK.’nun 264/2. maddesinde yazılı sürede alacaklı, itirazın iptali davası açtığından borçlunun takibe itiraz ederek İİK.’nun 66. maddesi gereğince takibi durdurmasının ‘takip işlemi’ değil, ‘tedbir’ niteliğinde olan ihtiyati haciz kararının icrasını engellemeyeceği-
İhtiyati haciz isteminin talebe konu senedin ‘teminat senedi’ olduğu gerekçesiyle reddedilemeyeceği, bu hususun ancak menfi tespit davasında incelenebileceği-
İhtiyati haciz isteminin talebe konu senedin ‘teminat senedi’ olduğu gerekçesiyle reddedilemeyeceği-
6102 sayılı TTK'nın 1353/1. maddesinin 2. cümlesi gereğince gemi üzerine ihtiyati tedbir konulması veya başka suretle geminin seferden men edilmesinin istenemeyeceği, deniz alacağı hakkında ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için deniz alacağının doğumu sırasında geminin kiracısı olan kişinin, ihtiyati haczin uygulandığı sırada da bu borçtan sorumlu ve geminin maliki olması ve ihtiyati haciz talebi sırasında kiracının geminin maliki durumunda bulunup bulunmadığı yöntemince araştırılmaksızın karar verilemeyeceği-
Eski BK.’nun yürürlükte olduğu dönemde, asıl borçluya başvurmadan müteselsil kefile başvurulabilirken yeni TBK. döneminde müteselsil kefile başvurulabilmesi için “asıl borçluya veya taşınmaz rehinine başvurulması ve bu yolla alacağın tahsilinin mümkün olmaması halinde” müteselsil kefile başvurabilmenin (müteselsil kefil hakkında ihtiyati haciz kararı isteyebilmenin) mümkün olduğu (TBK. 586/I)-