2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28/I. maddesinin, “Ancak, haciz veya ihtiyati haciz uygulamaları ile ilgili davalarda verilen kararlar hakkında, bu kararların kesinleşmesinden sonra idarece işlem tesis edilir.” biçimindeki son cümlesi Anayasa’nın 2., 15., 35., 36. ve 125. maddelerine aykırı olduğundan iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesi kararı-
Hamilin bonoyu tanzim edene yani keşideciye ve onun lehine aval verene karşı ihtiyati haciz isteyebilmesi için bononun vadesinin gelmiş olmasının gerekli ve yeterli olup ayrıca ödememe protestosu çekilmesine ve bu protestonun bonoyla birlikte ihtiyati haciz talebine eklenmesine gerek bulunmadığı-
İhtiyati haciz isteyen vekili alacağına konu çeki ibraz ettiğine göre, mahkemece ‘iddiaları tevsik edici belge bulunmadığı ve şirket olan borçluya karşı her halükarda icra takibi yoluyla tahsil cihetine gidilebileceği’ ve ‘ihtiyati haciz koşullarının oluşmadığı’ gerekçesiyle istemin reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu, ihtiyati haciz istenebilmesi için borçlunun gerçek kişi veya tüzel kişi olması şeklinde bir ayrımın bulunmadığı-
Ancak hukukun cevaz verdiği “ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz vb. gibi” veya İİK'nun 17-18. maddelerinde öngörülen şikayet davalarında olduğu gibi kanunun duruşma açılmadan dosya üzerinden karar verilmesinde hakime takdir hakkı tanıdığı hallerde dosya üzerinden karar verilebileceği-
İİK.nun 281/2. maddesi uyarınca verilen ihtiyati haciz kararı ile ilgili tasarrufun iptali davası kabul ile sonuçlandığı takdirde, alacaklı ayrıca bir icra takibi başlatmasına gerek olmadan tasarrufun iptali davasının açılmasından önce başlatılan icra takibinden alacağını tahsil edeceğinden, anılan maddeye göre verilen ihtiyati haciz kararı, İİK.257 ve devamı maddelerinde yer alan ihtiyati haciz kararlarından farklı olup; İİK.nun 281/2 maddesi uyarınca verilen ihtiyati haciz kararını tamamlayıcı merasim yönünden, İİK.nun 264. maddesinin uygulanmayacağı- Kefaletin şartlı olması halinde geçersiz olacağı-  Yargılamayı gerektiren bir kabul ile müzayaka nedeniyle kefalete ilişkin haciz işleminin iptaline karar verilmesinin hatalı olduğu-
Adres değişikliklerinin bildirilmemesi halinde hesap özetine dair tebligat evrakının önceki adrese ulaşmasıyla tebligatın yapılmış sayılacağı (İİK. mad. 68/b-1), hesap kat'ına dair ihtarnamenin sözleşmede bildirilen adrese ulaşması suretiyle kredi alacağının, borçlu için muaccel hale gelmiş bulunduğundan ihtiyati haciz şartlarının oluşmadığından bahisle istemin reddinin isabetsiz olduğu-
Dava, davalılar arasındaki alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla yapılan muvazaalı taşınmaz satış işlemlerin iptali istemine dair olup, para alacaklarının güvence altına alınması için öngörülen İİK.nın 257. vd. maddelerine dayalı ihtiyati haczin burada uygulanma yerinin bulunmadığı-
Borçlunun kefil sıfatıyla imzaladığı genel kredi sözleşmesinde borçlunun eşinin imzasının olduğu, bu durumda, kefalet akdinin yasaya uygun düzenlendiğinin kabulü gerekeceği-
6102 Sayılı TTK'nın 778. maddesi delaletiyle 725/1. maddesindeki hamilin müracaat hakkının şümulü nazara alınıp, bonoya dayanarak ihtiyati haciz isteyenin faiz ve komisyon ücretiyle ilgili talebinin kabulü gerekeceği-
6102 sayılı TTK'nın 1320. hükmü uyarınca navlun sözleşmesinden doğan talep haklarının gemi alacaklısı hakkı ile temin edilmediği, ‘clean on board’ kaydının özellikle akreditif işlemlerinde konşimentonun kabul edilebilmesi için konulan bir zorunlu unsur olduğu ancak bu kaydın dökme yükün miktarı açısından bir ispat fonksiyonuna sahip olmadığı, zira yükün dış görünüş itibariyle iyi halde olduğunu gösteren bir kayıt mahiyetinde bulunduğu gerekçesiyle, ihtiyati haciz talebinin reddine karar verildiği-