Davacı bankanın ödeme talebine kadar tam ehliyetli biri gibi hareket edebilen davalının, borcun ifası istendiğinde ehliyetsizliğini ileri sürerek, ifadan kaçınmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu- Sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre, hacir altındaki kişinin karşı tarafın aleyhine olacak şekilde kendi mal varlığında meydana gelen sebepsiz zenginleşme oranında sorumlu olacağı-Sebepsiz zenginleşmenin iade borcunun doğması bakımından fiil ehliyetinden yoksun olmanın sonuca etkili olmadığı- 
Taşınmaz üzerinde üçüncü kişi tarafından kiracının hakkıyla bağdaşmayan bir hak ileri sürülmesi ve kiracının kiralananı kullanımına engel olunması halinde, kiraya veren tarafından davacı kiracının zararlarının tazmin edilmesi gerektiği, ancak sözleşmeye aykırılık hallerinde de uygulanması gereken, TBK' nun 52. maddesi hükmüne göre, davacı kiracı da zararın artmaması için gerekli çabayı göstermek zorunda olduğu- Mahkemece davacı kiracının, kendi aleyhine açılmış olan (elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemli) davayı kiraya verene ihbar etmemekle zararın artmasına neden olup olmadığı, karşı kusurunun bulunup bulunmadığı üzerinde durularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Tam ehliyetsiz kişilerin hukuki işlemlerinin hükümsüz olduğu- Herkesin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorunda olduğu- Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeninin korumadığı- Vesayet altındaki kişinin fiil ehliyetine haiz olduğu hususunda diğer tarafı yanıltmış olması halinde onun bu yüzden uğradığı zarardan sorumlu olacağı- Kendisini ehil bir kişi gibi gösterip hukuki işlem yapan ve bu suretle karşı tarafı zarara uğratan ehliyetsiz kişinin bu zarardan sorumlu olacağı-
Kendisini ehil bir kişi gibi gösterip hukuki işlem yapan ve bu suretle karşı tarafı zarara uğratan ehliyetsiz kişinin bu zarardan sorumlu olacağı- Davacının hisse senedi alım satım işlemlerini yaparken tam ehliyetli biri gibi davrandığından, zarar ettiğinde tazminini bankadan istemesinin hakkın kötüye kullanılması olduğu-
Davalı kiracı taşınmazı tahliye ettikleri tarihi yazılı delille ispatlayamdığından, mahkemece davacı kiraya verenin taşınmazda yaptırdığı delil tespiti nedeniyle yapılan keşif nedeniyle, tahliye tarihinin  bu keşif tarihi olarak tespiti gerektiği- Sözleşmede, feshi ihbara ilişkin düzenlemenin, makul süreye yönelik düzenleme olarak kabul edilemeyeceği- Uzman bilirkişi kurulu ile yerinde keşif yapılıp kiralananın aynı koşullarla ne kadar sürede yeniden kiraya verileceğine ilişkin rapor alınarak, davalı kiracının usuli kazanılmış hakkı da gözetilerek, makul süre kira bedeli hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
Trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat ile tedavi gideri istemine ilişkin davada, tarafların sosyal ve ekonomik durumları araştırılarak hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmesinin isabetli olacağı- Manevi tazminat hükmü kurulmamış olmasına rağmen davalı sigorta şirketi aleyhine vekalet ücreti hükmedilmesinin yerinde olmadığı-
TBK’nun 114/2 maddesi uyarınca haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümlerin, kıyas yoluyla sözleşmeye aykırılık hallerinde de uygulanacağı, bu nedenle davalının kira sözleşmesine aykırı davranmasıyla oluşan sorumlulukta tazminattan indirim yapılmasını düzenleyen TBK’nun 52. maddesinin uygulanması gerekeceği, bu kapsamda davacı kiracının da taşınmazın mühürlendiği tarihi müteakip kiracı olarak faaliyetini yürütebileceği yeni bir taşınmaz bulma konusunda gerekli çabayı göstermek zorunda olduğu, bunun bir sonucu olarak davacının aynı şart ve koşullarda kiracı olarak faaliyetini yürütebileceği aynı nitelikli başka bir taşınmazı hangi sürede yeniden kiralayabileceği sürenin belirlenmesi, davalı kiraya verenin de bu süreye ilişkin kazanç kaybından sorumlu tutulması gerekeceği-
Kira sözleşmesinde, "süre dolmadan kiracı taşınmazı tahliye ederse kalan aylar kirasının muaccel olacağı" düzenlemişse de, erken tahliye  halinde, davacının zararı tahliye tarihinden kiralananın aynı koşullarla yeniden kiraya verilebileceği tarihe kadar boş kaldığı süreye ilişkin kira parasından ibaret olduğundan, dava konusu yerin aynı şartlarda ne kadar sürede kiraya verilebileceği hususunda bilirkişi raporu alınması gerektiği-
Mahkemece; yürürlükte olan yönetmelikte yanlış çarpım faktörü uygulanması sonucu dağıtım şirketi lehine doğan alacaklarda tüketimin hesaplanacağı süre konusunda bir sınırlama getirilmediğinden hatanın başlangıç tarihi itibariyle tüketimin hesaplanması gerektiği, bu nedenle yeniden bilirkişi raporu aldırılması ve aldırılan bilirkişi raporu ile belirlenen tüketim bedelinden, davalı şirketin müterafik kusuru nedeniyle 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 114/2 maddesi delaletiyle 52.maddesi uyarınca indirim yapılması suretiyle uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekeceği-
Trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ile manevi tazminat istemine ilişkin davada, taraflarca süresi içinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine dair dilekçe verilmediği halde dosyanın asliye ticaret mahkemesine gönderildiği, mahkemece de esasa kaydı yapılarak dosyanın esası hakkında karar verildiği, mahkemece, HMK'nın 20. maddesi uyarınca dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine dair talep bulunmadığı halde yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-