Ceza muhakemesinin imzanın sahte olmadığına ilişkin kararının icra mahkemesini de bağladığı-
İmzanın borçlunun elinin ürünü olup olmadığının tespiti yapılamazsa,alacaklıların masraflarını karşılaması durumunda yeniden bilirkişi incelemesi yapılabileceği-
İİK.nun 68/a maddesinin 4. fıkrasına göre yapılacak bir imza incelemesi neticesinde tarafların tazminatla sorumlu tutulacakları düzenlendiğinden ve mahkemece bir imza incelemesi yapılmaksızın alacaklının beyanı da dikkate alınarak sonuca gidildiği anlaşıldığından alacaklının tazminat ile sorumlu tutulmasının isabetsiz olduğu-
Lehdarın, ilgili bonodaki imzanın borçluya ait olup olmadığını bilebilecek durumda olmadığı, o halde, mahkemece İİK’nun 170/son maddesi uyarınca alacaklının icra inkar tazminatı ve para cezasıyla sorumlu tutulmasına karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
“İmza inkarı” nedenine dayalı sahtelik iddiası hakkında genel nitelikteki HMK.’nun 209. maddesinin değil İİK.’nun 170. maddesinin uygulanması gerekeceği, buna karşın; sahtelik iddiasının “imza inkarı” dışında bir nedene dayanması halinde, bu durumda İcra İflas Kanununda özel bir düzenleme bulunmadığından, sorunun HMK.’nun 209. maddesinin uygulanarak çözümlenmesi gerekeceği- Son durumda; C. Savcılığınca veya mahkemece ayrıca bir “tedbir kararı” verilmesi gerekmediği; borçlu tarafından icra dairesine başvurulması halinde icra müdürlüğünce “sahtelik davası sonuna kadar icra takibinin durdurulması” gerekeceği, icra dairesinin bu konudaki olumsuz kararının borçlu tarafından süresiz şikayet(İİK.16/II.) konusu yapılabileceği, bu olasılıkta borçlu tarafından doğrudan doğruya icra mahkemesine de başvurulmasına yasal bir engel bulunmadığı, icra mahkemesinin bu başvuru üzerine, HMK.’nun 209/I maddesini re’sen dikkate alarak -hukuk mahkemesindeki (İİK. 72) veya ceza mahkemesindeki (TCK. 204,207,210)- sahtelik davası “bekletici mesele” yapılmadan “sahtelik davasında karar verilinceye kadar icra takibinin durdurulmasına” karar verilmesi gerekeceği
Borçlunun bir şirketi temsilen ve şirket kaşesi üzerine imza atması durumunda,takibe konu senet şirket adına düzenlendiğinni kabulü ile takibin iptaline karar verileceği-
Türk Borçlar Kanunu'nun 504.maddesi gereğince vekilin kambiyo taahhüdünde bulunabilmesi için özel yetkiye haiz olması gerektiği gibi ticari vekilin böyle bir taahhüt altına girmesinin de aynı Kanun'un 551. maddesinde özel yetkinin bulunması koşuluna bağlandığı-
Davalı-alacaklı tarafından verilen “yargılamanın iadesi” talebine ilişkin dilekçenin davacı borçluya tebliğ edilmeden, ayrı bir esasa kaydedilmeden ve duruşma yapılmadan dosya üzerinde ek kararla incelenemeyeceği-
İtirazın kaldırılması talebinin icra mahkemesince mutlaka duruşmalı olarak inceleneceği, evrak üzerinden inceleme yapılarak karar verilemeyeceği-
Mahkemece İİK.nun 170/3. maddesi gereğince, takibin muvakkaten durdurulmasına karar verilmediği halde borçlu aleyhine tazminata hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-