Alacaklı vekili tarafından çeke dayalı olarak borçlu keşideci şirket ile diğer borçlu lehtar ciranta şirket hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlatıldığı, borçluların imzaların şirket yetkililerine ait olmadığını ileri sürerek imza itirazında bulunduğu, bilirkişi raporunda sadece bir şirket yönünden imza incelemesinde bulunulup, diğeri yönünden inceleme yapılmadığı, bu şirket yönünden de imza incelemesi yapılarak karar verileceği-
Vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılmasının zorunlu olduğu, hem vekile hem asile tebligat çıkartıldığı takdirde asile yapılan tebligat usulsüz olduğundan, fuzuli bir tebligat olup, itiraz süresinin vekile yapılan tebligattan itibaren başlayacağı-
Mahkemece sahtelik iddiasının imza inkarı dışındaki bir nedene dayandığının belirlenmesi halinde takip hukukunun özelliği ve ivedi karar verilmesi gerekliliğinin bir sonucu olarak, sahtelik davası bekletici mesele yapılmadan, sahtelik davasında karar verilinceye kadar icra takibinin durdurulmasına karar verilmesinin gerekeceği-
Mahkemece her ne kadar ilgili vekaletname uyarınca İ.G.'in yetkili kılındığı belirtilerek itirazın reddine karar verilmiş ise de 08.08.2011 tarihli vekaletname ile İ.G.'e kambiyo senedi düzenleme yetkisinin tanınmadığı, ticaret sicil memurluğundan gelen cevabi yazıda ise şirket yetkilisinin H.G. olduğu belirtilmiş olup alacaklı taraf da imzanın İ.G. tarafından atıldığını kabul ettiğine göre itirazın kabulüne karar verilmesinin gerekeceği-
Mahkemece, alacaklı vekilinin talebi doğrultusunda, şirket temsilcisinin vekalet verdiği C.Ç. yönünden de imza incelemesi yaptırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Herhangi bir belgedeki imza veya yazının, atfedildiği kişiye ait olup olmadığı hususunda yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak; grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması; bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özellikleri tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay'ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması; gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarının fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi gerekeceği-
Senetteki imzanın borçluya ait olup olmadığı hususunda Cumhuriyet Başsavcılığı ve İcra Mahkemesinin talebi üzerine alınan raporların birbiriyle çeliştiği, raporlardan birinin diğerine üstünlüğü kabul edilemeyeceğinden yeniden ve ehil bilirkişilerden oluşacak bir kuruldan mütalaa alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece takibe konu 4 adet senet üzerinde yer alan borçlu imzaları ile paraf imzalarının borçluya ait olup olmadığının tespiti açısından bilirkişi incelemesi yaptırarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun bonoda rakamla yazılı bedelin tahrifat ile değiştirildiği iddiası ile takibin iptalinin talep ettiği uyuşmazlıkta icra mahkemesince şikayete konu senette tahrifat iddiası ile ilgili olarak inceleme yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, Ağır Ceza Mahkemesinde açılan sahteciliğe ilişkin dava gerekçe gösterilerek HMK.nun 209. maddesi uyarınca anılan dava sonuçlanıncaya kadar icra takibinin durdurulması yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu- Borçlunun sahtelik nedenine dayalı olarak açtığı menfi tespit davasının, İİK'nun 72. maddesi kapsamında bir dava olup, anılan maddedeki usule göre mahkemeden alınacak ihtiyati tedbir kararı ile icra takibi durdurulabileceği, cumhuriyet savcılığına aynı nedenle yapılan şikayet ve ceza mahkemesinde açılan dava da kendiliğinden icra takibini durdurmayacağı ve bekletici mesele yapılamayacağı, ancak cumhuriyet savcılığı veya ceza mahkemesince tedbir kararı verilirse icra takibi durdurulabileceği-
Alacaklı tarafından genel mahkemede alacak davası açılması halinde kötü niyet tazminatının tahsilinin ertelenip ertelenmeyeceği hususunda yasal boşluk söz konusu olduğu-Bu boşluktan hareketle yasa koyucunun Devletin alacağı olan % 10 oranındaki para cezasının tahsilinin alacak davasının açılması üzerine ertelenmesini hüküm altına alıp, aynı şekilde genel mahkemede alacak davası açan alacaklının ödemekle yükümlü olduğu tazminatın tehirini öngörmemiş olmasının kabul edilemeyeceği-Bu itibarla kötü niyet tazminatının tahsiline ilişkin takiple ilgili işlemlerin alacak davası sonuçlanıncaya kadar ertelenmesi hukuka uygun olduğu-