Adı geçenin senedi takibe koymada ne suretle kötü niyetli veya ağır kusurlu olduğu kanıtlanmadan tazminat ve para cezası ile sorumlu tutulmasının isabetsiz olduğu-
Aval imzasının, borçlunun eli ürünü olduğunu kontrol etmeden ya da imzanın huzurunda atılmasını sağlamadan bonoyu alan alacaklının, imzaya itirazı kabul edilene karşı başlattığı takipte en azından ağır kusurlu kabul edileceğinden tazminat ile sorumlu tutulması gerekeceği-
Davetiyenin Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre tebliğ edilmek istendiği, ancak bu tebligatta, tebliğ memuru tarafından, beyanına başvurulan ve imzadan imtina eden komşunun ad ve soyadının belirtilmediği, haber bırakılan komşunun kim olduğunun tevsik edilmediği görüldüğünden, tebliğ işleminin, Tebligat Kanunu'nun 21/1. ve 23/7. maddeleri ile Tebligat Yönetmeliği'nin 30. ve 35. maddeleri hükümlerine uygun yapılmamış olup usulsüz olduğu-
Mahkemece borçlunun imzaya itirazı kısmen reddedildiğine ve itiraz üzerine takip geçici durdurulduğuna göre, İİK'nun 170/3. maddesi gereğince, itirazın reddine karar verilen 30.6.2013 keşide, 09.7.2013 ibraz tarihli ve 52.000,00 TL bedelli çek yönünden borçlu aleyhine tazminat ve para cezasına hükmedilmesi gerekirken, alacaklının tazminat talebinin tümden reddi isabetsiz olup, kararın bu nedenle bozulması gerekeceği-
Takibe konu iki adet bonoya ilişkin keşideci imzalarına itirazda bulunulmasına rağmen, bilirkişi raporu yönünden yalnızca bir adet bono üzerinde imza incelemesi yapılması durumunda; her iki bono yönünden mahkemece usulünce yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
İİK.nun 4949 Sayılı Kanunla değiştirilen 363/1.maddesinin son cümlesindeki kesinlik sınırının aynı kanunun ek 1. maddesinin 1. fıkrası uyarınca 01.01.2015 tarihinden itibaren artırılan miktarı dikkate alındığında uyuşmazlık konusu değerin 5.980,00 TL.yi geçmediği anlaşıldığından mahkeme kararının temyiz kabiliyetinin olmadığı-
Takip dayanağı senette borçlunun lehdar ciranta; alacaklının ise senedi borçlunun cirosu ile iktisap eden 2. ciranta olduğunun görüldüğü, bu durumda, alacaklı cirantanın, imzaya itiraz eden kendi cirantasının imzasının sıhhatini bilecek durumda olduğundan senedi takibe koymada ağır kusurlu kabul edilmesi gerekeceği-
İmza itirazında bilirkişi incelemesi yapılması için bilirkişi avansını yatırmak üzere celselerde borçluya süre verilmiş ise de; ilk oturumda sürenin kesin olduğunun belirtilmediği ve ayrıca süreye uymamanın hukuki sonuçlarının ihtar edilmediği, sonraki celsede verilen sürede ise delil avansının yatırılacağı yerin gösterilmediği, bu durumda kesin sürenin hukuki sonuçlarını doğurur mahiyette usulüne uygun olarak verilmiş bir süreden bahsedilemeyeceği, buna karşılık davacı vekilinin karar celsesinde bilirkişi ücretinin süresinde ödendiğine dair PTT makbuzu sunduğu, mahkemece ödemenin Uyap sisteminde görünmediğinden bahisle itirazın reddi ile tazminat ve para cezası takdirine yer olmadığına karar verildiği görülmüşse de, verilen sürede borçlu tarafından delil avansının yatırıldığının kabulü ile bilirkişi incelemesi yaptırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Ödeme emrinin borçlunun vekili yerine asıla tebliği usulsüz olup, borçlunun buna yönelen şikayetinin kabulüne ve ödeme emri tebliğ işleminin iptaline karar verilmesi gerektiği-
İİK'nun 170/3. maddesi gereğince; inkar edilen imzanın borçluya ait olmadığı, mahkemece aynı Kanunun 68/a maddesine göre yapılan inceleme sonucunda anlaşılmış ise, itirazın kabulü ile birlikte takibin durdurulmasına karar verileceği-