İştirak nafakasının arttırılması talebine ilişkin davada, boşanma kararının kesinleştiği tarih ile artırım davasının açıldığı tarih arasında yaklaşık 3 yıla yakın bir süre geçmiş ve bu süreçte müşterek çocukların ihtiyaçları artmış ise, iştirak nafakasının hakkaniyet ilkesine uygun bir şekilde artırımına gidilmesi gerekeceği-
Tavzih yoluna başvurabilmek için hükmün kesinleşmesini beklemeye gerek bulunmadığı, kesinleşmemiş olan kararlar hakkında da hükmün icrasına (yerine getirilmesine) kadar tavzih istenebileceği, tavzih talebinde bulunulmakla temyiz süresi durmayacağı, ilamın icraya konulmasından sonra da, ilam tamamen icra edilinceye kadar hükmün tavzihinin istenilmesi mümkün olduğu, hakimin, tavzih yolu ile hükümde unutmuş olduğu talepler hakkında karar verip bunu hükmüne ekleyemeyeceği, bunun gibi hüküm verirken unutmuş olduğu vekalet ücreti veya faiz hakkında tavzih yolu ile bir karar verip, bunu hükmüne dahil edemeyeceği, aynı şekilde; kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişki de tavzih yolu ile giderilemeyeceği-
Mahkemece hükmedilen iştirak nafakasın da, infazda tereddüte yol açacak şekilde çelişki bulunmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Taraflar arasında görülen nafakanın artırılması davasında müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, davacı çalışan anne ile nafaka yükümlüsü babanın ekonomik durumu gözetilerek, TMK'nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak uygun nafakaya hükmedilmesi gerekeceği-
Taraflar arasında görülen iştirak nafakasının artırılması davası davasında tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına, çocuğun yaşına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre, hakkaniyete uygun bir nafaka tayini gerekeceği-
İştirak nafakasına ilişkin davalar da nafaka miktarının belirlenmesine esas alınması gereken giderlerinin makul sınırlar içinde kalmasına özen gösterilmesi ve velayet kendisine bırakılmayan tarafın ağır yükümlülüklere maruz bırakılmaması gerekeceği, mahkemece, nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmesi gerekeceği-
İştirak nafakasının artırılması talebine ilişkin olan davada, mahkemece davalının "bir yıl sonra iştirak nafakasını aylık 350,00 TL'ye yükselteceğine" ilişkin beyanı dikkate alınarak, müşterek çocuk lehine en az aylık 350,00 TL iştirak nafakasına hükmedilmesi gerekeceği
"Takip konusu nafakanın ödenmiş olduğu" ileri sürülerek açılan menfi tespit davasında, davalı adına gönderilmiş olan banka dekontlarından sadece bir tanesi nafaka ödemesi olarak kabul edilmiştir, oysa, borçlu davacının birbirini takip ve davalı ile müşterek çocuklarının adını taşıyan ödemelere ilişkin sunduğu dekontlar da mevcuttur, bu dekontların da nafaka ödemesi olarak kabulünün zorunlu olduğu-
Velayet ve kişisel ilişki düzenlemesinin kamu düzeni ile ilgili olduğu ve aslolanın çocuğun yüksek çıkarına bedensel ve zihinsel gelişimini sağlamaya en uygun çözüme ulaşmak olduğundan, davalı annenin iddiaları karşısında; idrak çağında olan çocukların görüşlerinin alınması, gerektiğinde uzman raporu da alınarak tüm deliller birlikte değerlendirilip kişisel ilişki konusunda karar verilmesi gerekeceği-
Alacaklı hesabına borçlu tarafından aylık ödemeler yapıldığı gibi çocuk ve kayınvalide hesabına da bir kısım ödemelerin yapıldığı görülmekte olup, Yargıtay'ın süreklilik kazanan son uygulamalarında, sunulan ödeme belgelerinin geçerli olabilmesi için açıkça nafaka borcuna atfen yapıldığının yazılı olması gerektiği koşulunun hakkaniyet kurallarına uygun düşemeyeceği nazara alınarak; ödemelerin belirli kıstaslar dahilinde yapılması halinde, nafaka borcundan mahsubu gerektiği ilkesi benimsendiği için, nafaka alacağının tahsilini teminen borçlu tarafından borcun doğumundan sonra yapılan ödemelerin nafaka borcuna mahsuben yapıldığının kabulü gerekeceği-