Davacının fiilen çalıştığı işyerinin holding bünyesinde olup olmadığı araştırılmalı ve bu işyerinin davalı holding bünyesinde olduğunun anlaşılması hâlinde dava dışı şirketle aralarındaki ilişkinin muvazaalı olduğu kabul edilerek dava konusu alacakların bir değerlendirmeye tabi tutulmasının gerektiği-
Davacı garson ve güvenlik görevlisi olarak çalışmış olmakla, eğitim öğretim kurumu olan ve davacının sigorta kaydının yapıldığı dava dışı şirketin de yemek ve güvenlik hizmeti sunmasının beklenemeyeceği, bu durumda davacının fiilen çalıştığı işyerinin holding bünyesinde olup olmadığı araştırılmalı ve bu işyerinin davalı holding bünyesinde olduğunun anlaşılması hâlinde dava dışı şirketle aralarındaki ilişkinin muvazaalı olduğu kabul edilerek dava konusu alacaklar bir değerlendirmeye tabi tutulmasının gerektiği-
Aynı işyerinde çalıştıkları anlaşılan işçilerin açmış oldukları ve aynı gün temyiz incelemesi yapılan dosyalar hep birlikte değerlendirildiğinde, somut olayın özelliği dikkate alınarak ve hukuki güvenlik, belirlilik ve istikrar ilkeleri de gözetilerek somut dosya yönünden de davacının fiilen çalıştığı işyerinin holding bünyesinde olup olmadığının araştırılması ve sonucuna göre bir karar verilmesinin gerektiği-
Dava dilekçesinde, davalı-3.kişi için talebin şimdilik açıklaması yapılarak 25.000,00-TL'lik kısım ve ferileri olarak sınırlandırıldığı, bundan dolayı belirlenen tazminatın tamamına ilişkin hüküm kurulması ve tasarrufa konu malın elden çıkmış olması nedeniyle bedele dönüşen davalarda, belirlenen tazminata faiz işletilmemesi gerekirken faizi ile tahsiline ilişkin hüküm kurulmasının doğru bulunmadığı - İİK.nın 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali davalarında vekalet ücreti ve harcın dava konusu malın tasarruf tarihindeki gerçek değeri ile alacak miktarından hangisi daha az ise o değer üzerinden hesaplanmasının gerektiği - Davaya konu birden fazla tasarruf bulunması, ayrı ayrı taşınmazların satılmış olması ve davalılar arasında mecburi dava arkadaşlığının da bulunmaması halinde  her bir tasarruf için vekalet ücretinin ve harcın ayrı ayrı belirlenmesi gerektiği - Tasarrufun iptali davalarında değeri, borç miktarı ve tasarrufa konu işlemin yapıldığı tarihteki değerinden, hangisi az ise onun oluşturduğu - Davada,  borçlu olan davalı ile  tasarruf ilişkisi kuran  birden fazla 3. Kişi olması halinde, her bir tasarrufun ayrı bir dava gibi değerlendirilmesi, her bir tasarruf açısından değerin ne olduğunun belirlenmesi ve buna göre harcın ve vekalet ücretinin değerlendirilmesinin gerektiği- Ancak somut uyuşmazlıkta dört ayrı taşınmazın satışı söz konusu ise de, ikisi  borçlu-davalı...ile  davalı-3.kişi...arasında, birisi  borçlu-davalı ...ile  davalı-3.kişi ... arasında, birisi  borçlu-davalı ...ile  davalı-3.kişi ... arasında olamak üzere 3 ayrı tasarruf  grubu bulunduğu - Dolayısıyla her bir tasarrufun zorunlu dava arkadaşlarını oluşturan satıcı-borçlu ile alıcı-3.kişinin birlikte sorumlu olacakları şekilde harç miktarı ve vekalet ücretinin belirlenmesinin gerektiği-
Davalılar .... Genel Müdürlüğü ile A.Ş. arasındaki ilişkinin muvazaaya dayandığının kabul edildiği eldeki davada, davalılar arasında geçerli bir asıl işveren-alt işveren ilişkisinin kurulup kurulmadığının tespiti için davalı ... Genel Müdürlüğüne özgü mevzuat hükümleri de değerlendirilmek suretiyle araştırma yapılmasının gerekli olup olmadığı- Davalı... Genel Müdürlüğü tarafından davalı A.Ş.’ye verilen işin kapsamı ile verilen işin asıl iş mi yardımcı iş mi olduğunun belirlenmesi, davacı işçinin sözleşme ve şartnamelerde tanımlanan iş kapsamında çalışıp çalışmadığı ile davacının çalıştığı sahada davalı ... Genel Müdürlüğünün davacı ile aynı işi yapan işçisinin bulunup bulunmadığının tespit edilmesi gerektiği ve bu itibarla gerekirse tanıklar yeniden dinlenerek ve yine gerektiği takdirde uzman bilirkişi aracılığıyla mahallinde keşif icra edilmek suretiyle dosya kapsamındaki tüm deliller ilgili mevzuat hükümleri ile birlikte değerlendirildikten sonra davalı şirkete verilen işin ne olduğu, asıl iş veya yardımcı iş olup olmadığı ve böylece davalılar arasındaki asıl işveren-alt işveren ilişkisinin geçerli olarak kurulup kurulmadığının belirlenmesi gerektiği-
Tapuda devir sırasında belirtilen bedelden fazla bir bedelle taşınmazların satıldığı taraflar arasındaki sözleşmelerden açıkça anlaşıldığından, bakiye satış bedellerinin ödendiğini ispat yükümlülüğü davalıda olduğu ve öncelikle davacının dava dilekçesinde müzayaka halinde düzenleyerek verdiğini beyan ettiği ve eski tarihli bu konuya ilişkin hiçbir borcunun kalmadığına dair belge aslının taraflarca dosyaya ibrazının sağlanması, ayrıca sözleşmede davacı tarafından davalıya ödeme taahhüdünde bulunduğu, davalı tarafından da davacıya ödemeye mukabil bir senet verildiği de belirtilmiş olduğundan, bu senedin tarafların elinde bulunup bulunmadığı, akıbetinin ne olduğu hususları ile ayrıca davacının duruşma sırasında aldığını beyan ettiği paralar da nazara alınmak suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerektiği- "Sözleşmeden doğduğu iddia edilen bir borca yönelik 6 yıl sonra borcun ödenmediği iddiasıyla ihtarname düzenlenip, davalı tarafından yapıldığı iddia edilen kısmi ödemelerin kabul edilerek, sözleşmenin kurulmasından yaklaşık 9 yıl sonra icra takibi başlatılıp, ardından da dava açılmasının dürüstlük kuralına uygun görülmediği, davacıya yemin delilinin hatırlatıldığı, davacının yemin deliline dayanmak istemediği, davacının davasını ispat edemediği" gerekçesiyle "davanın reddine" karar verilmesinin hatalı olduğu-