Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ile tescili istemine ilişkindir... Davada temlikin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu iddiasının Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190. maddeleri gereğince davacılar tarafından kanıtlanması gerekir. Dava dilekçesindeki iddialar bakımından ispat yükünün davalı tarafa yüklenmesinin hukuki bir dayanağının bulunmadığı ve temlikin muvazaalı olduğuna dair dosya içerisinde yeterli delil bulunmadığı, davacıların iddialarını ispatlayamadıkları anlaşılmaktadır. Ne var ki, davacıların delil listesinde yemin deliline de dayanmış oldukları görüldüğünden mahkemece davacılara yemin teklifi hakkı hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
İnançlı işlem hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteği- Davalıların el ve işbirliği içinde olup olmadığının, iyi niyetli olup olmadığının tespit edilmesi, diğer yandan tarafların imzalarını içerir ''Protokol'' ile dosyaya ibraz edilen ... ''Protokoldür'' başlıklı ve ''Makbuzdur'' başlıklı belgeler de birlikte değerlendirilmek suretiyle, lüzumu halinde hakimin davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde taraflar dinlenerek, davalının borcunun bulunup bulunmadığı, varsa borcun miktarının denetime elverişli şekilde belirlenmesi, davacının talebini HMK'nın 125. maddesi uyarınca tazminata dönüştürdürdüğü de nazara alınarak, davalılar arasında el ve işbirliği söz konusu ise birlikte sorumlu olacakları da değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece, açılan katkı payı alacağı davasının kesinleşmesi beklenerek, davacının bir alacağının olduğunun kesinleşmesi halinde TBK’nun 19. maddesi gereğince İİK’nun 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak davalılar arasında gerçekleşen taşınmaz devrine ilişkin tasarrufun iptali ile davacı yararına hükmedilecek katkı payı alacağı ve fer’ileriyle sınırlı olmak üzere dava konusu taşınmaz üzerinde davacıya haciz ve satış yetkisi verilmesi gerektiği-
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı pay oranında tapu iptal-tescil ve bedel, olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkindir... Mirasbırakan ile davacı arasında mal kaçırmayı gerektirecek bir beşeri ilişkinin bulunup bulunmadığının kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanması, davalının paylaştırma savunması üzerinde durularak mirasbırakandan tüm mirasçılarına intikal eden taşınır ve taşınmaz mal ve hakların araştırılması, mirasbırakanın sağlığında mirasçıları arasında hak dengesini gözeten, kabul edilebilir ölçüde bir paylaştırma yapıp yapmadığının belirlenmesi, bu yönde tüm taraf delillerinin toplanması, mirasbırakan adına olan tüm taşınmaz kayıtlarının getirilmesi, temliklerdeki gerçek irade ve amacın mal kaçırmak olup olmadığının duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir... Davalının mirasbırakanın tek oğlu olduğu, her ikisi de İstanbul’da bulunan dava konusu taşınmazların satış bedelinin mirasbırakana ödendiği savunulmuş ise de, bu yöne ilişkin sunulan dekontların üç ayda bir mirasbırakana davalı tarafından gönderilen paraya ilişkin olduğu, tanık anlatımlarından bu paranın davalıya verilen yardım parası olduğu ve bu nedenle usulen mirasbırakana gönderildiğinin anlaşıldığı, anılan dekontların dava konusu taşınmazların satış bedellerinin ödenmesine ilişkin olduğunun kabul edilemeyeceği- Mirasbırakanın Almanya’da işçi olarak çalışıp Türkiye’ye döndüğü, maddi durumunun iyi olduğu, dava konusu taşınmazları satmasını gerektirir bir ihtiyacının bulunmadığı anlaşılmakta olup, mirasbırakanın dava konusu taşınmazları tek erkek çocuğuna temlik etmekteki asıl irade ve amacının mirasçılardan mal kaçırmak olduğu sonucuna varıldığı-
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir... Davacı tanıkları beyanlarında, mirasbırakanın durumunun iyi olduğunu, mal satmaya ihtiyacının bulunmadığını davalının ise satın alma gücünün olmadığını söylemişler, davalı ise çekişme konusu taşınmazı satın aldığı savunmasında bulunmamıştır. Temlik edilen taşınmazın değeri nazara alındığında mirasbırakanın davalıyı koruyup kollama iradesinden bahsedilemeyeceği gibi davalının da bu yönde bir savunması yoktur. Mirasbırakan çok değerli taşınmazının bir kısmını devredebilecekken tamamını da devrettiği göz önüne alındığında, iradesinin diğer mirasçılardan mal kaçırmak olduğu sonucuna varılmaktadır.
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir... Dinlenen tanık beyanları ile mirasbırakanın birlikte oturduğu davacı oğlu ve eşinden mal kaçırmasını gerektirecek bir sebep ileri sürülmediği gibi dinlenen davalı tanıklarının beyanları ile dava konusu taşınmazların temlikinin ekonomik olarak aileden dışlanan kızıının mağduriyetini gidermek, oğluna yapılan kazandırmaları dengelemek amacıyla yapıldığı, mirastan mal kaçırma kastının bulunmadığı gözetilmek suretiyle davanın reddine karar verilmesi gerekir.
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir... HMK 240/2 uyarınca daha önce tanık bildirmiş olan taraflarca ikinci tanık listesi verilmesi halinde bu listede yer alan tanıkların dinlenilmesi doğru değildir. İkinci tanık listesinin verilemeyeceğine ilişkin bu kesin kural, kamu düzeninden olup, hâkim tarafından re'sen nazara alınır. Aynı zamanda davaların makul süre içinde bitirilmesi açısından usul ekonomisine hizmet eden bir kuraldır. Mirasbırakanın tasarruf tarihindeki toplam malvarlığı miktarı, davalıya devredilen davaya konu taşınmazın değeri, davalı tarafından mirasbırakanın tedavisi için gösterilen çaba ve yapılan ödemeler birlikte değerlendirildiğinde mirasbırakanın temlike ilişkin olarak mal kaçırma kastından bahsedilemeyeceği gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
HMK.'nin 33. maddesine göre hakimin, Türk hukukunu re'sen uygulamak zorunda olduğu- Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme hakime ait olduğu- Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğunun bulunmadığı- Başka bir ifade ile hakimin, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumlu olduğu- Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla TBK 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davası olduğu-
Muvazaa davasının Türk Borçlar Kanununun 19’uncu maddesine; iptal davasının ise İcra İflas Kanununun 277 ve devamı maddelerine dayandığı, bu davalar aynı anda görülebileceğinden, derdestlik itirazında bulunulamayacağı, alacaklının bu iki davadan birini tercih edebileceği gibi, her iki davayı da ayrı ayrı da açabileceği- Davacıların davalı ... A.Ş. aleyhine devam eden icra takibi bulunduğu, davaya konu ipoteğin muvazaalı tesis edildiğinin davacılar tarafından kanıtlandığı- Türk Borçlar Kanununun 19’uncu maddesi uyarınca işlem yapıldığı iddiasına dayalı ipoteğin kaldırılması istemine ilişkin davada, davacıların iddiasının alacağın tahsiline yönelik bulunduğu gözetilerek İİK m. 283/1 kıyasen uygulanarak ipoteğin terkinine gerek olmaksızın davacıların alacakları ve fer’ileriyle sınırlı olmak üzere ipoteğin hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiği-