Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir... Davalının mirasbırakanın tek oğlu olduğu, her ikisi de İstanbul’da bulunan dava konusu taşınmazların satış bedelinin mirasbırakana ödendiği savunulmuş ise de, bu yöne ilişkin sunulan dekontların üç ayda bir mirasbırakana davalı tarafından gönderilen paraya ilişkin olduğu, tanık anlatımlarından bu paranın davalıya verilen yardım parası olduğu ve bu nedenle usulen mirasbırakana gönderildiğinin anlaşıldığı, anılan dekontların dava konusu taşınmazların satış bedellerinin ödenmesine ilişkin olduğunun kabul edilemeyeceği- Mirasbırakanın Almanya’da işçi olarak çalışıp Türkiye’ye döndüğü, maddi durumunun iyi olduğu, dava konusu taşınmazları satmasını gerektirir bir ihtiyacının bulunmadığı anlaşılmakta olup, mirasbırakanın dava konusu taşınmazları tek erkek çocuğuna temlik etmekteki asıl irade ve amacının mirasçılardan mal kaçırmak olduğu sonucuna varıldığı-
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı pay oranında tapu iptal-tescil ve bedel, olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkindir... Mirasbırakan ile davacı arasında mal kaçırmayı gerektirecek bir beşeri ilişkinin bulunup bulunmadığının kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanması, davalının paylaştırma savunması üzerinde durularak mirasbırakandan tüm mirasçılarına intikal eden taşınır ve taşınmaz mal ve hakların araştırılması, mirasbırakanın sağlığında mirasçıları arasında hak dengesini gözeten, kabul edilebilir ölçüde bir paylaştırma yapıp yapmadığının belirlenmesi, bu yönde tüm taraf delillerinin toplanması, mirasbırakan adına olan tüm taşınmaz kayıtlarının getirilmesi, temliklerdeki gerçek irade ve amacın mal kaçırmak olup olmadığının duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir... Dinlenen tanık beyanları ile mirasbırakanın birlikte oturduğu davacı oğlu ve eşinden mal kaçırmasını gerektirecek bir sebep ileri sürülmediği gibi dinlenen davalı tanıklarının beyanları ile dava konusu taşınmazların temlikinin ekonomik olarak aileden dışlanan kızıının mağduriyetini gidermek, oğluna yapılan kazandırmaları dengelemek amacıyla yapıldığı, mirastan mal kaçırma kastının bulunmadığı gözetilmek suretiyle davanın reddine karar verilmesi gerekir.
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir... HMK 240/2 uyarınca daha önce tanık bildirmiş olan taraflarca ikinci tanık listesi verilmesi halinde bu listede yer alan tanıkların dinlenilmesi doğru değildir. İkinci tanık listesinin verilemeyeceğine ilişkin bu kesin kural, kamu düzeninden olup, hâkim tarafından re'sen nazara alınır. Aynı zamanda davaların makul süre içinde bitirilmesi açısından usul ekonomisine hizmet eden bir kuraldır. Mirasbırakanın tasarruf tarihindeki toplam malvarlığı miktarı, davalıya devredilen davaya konu taşınmazın değeri, davalı tarafından mirasbırakanın tedavisi için gösterilen çaba ve yapılan ödemeler birlikte değerlendirildiğinde mirasbırakanın temlike ilişkin olarak mal kaçırma kastından bahsedilemeyeceği gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
HMK.'nin 33. maddesine göre hakimin, Türk hukukunu re'sen uygulamak zorunda olduğu- Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme hakime ait olduğu- Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğunun bulunmadığı- Başka bir ifade ile hakimin, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumlu olduğu- Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla TBK 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davası olduğu-
Muvazaa davasının Türk Borçlar Kanununun 19’uncu maddesine; iptal davasının ise İcra İflas Kanununun 277 ve devamı maddelerine dayandığı, bu davalar aynı anda görülebileceğinden, derdestlik itirazında bulunulamayacağı, alacaklının bu iki davadan birini tercih edebileceği gibi, her iki davayı da ayrı ayrı da açabileceği- Davacıların davalı ... A.Ş. aleyhine devam eden icra takibi bulunduğu, davaya konu ipoteğin muvazaalı tesis edildiğinin davacılar tarafından kanıtlandığı- Türk Borçlar Kanununun 19’uncu maddesi uyarınca işlem yapıldığı iddiasına dayalı ipoteğin kaldırılması istemine ilişkin davada, davacıların iddiasının alacağın tahsiline yönelik bulunduğu gözetilerek İİK m. 283/1 kıyasen uygulanarak ipoteğin terkinine gerek olmaksızın davacıların alacakları ve fer’ileriyle sınırlı olmak üzere ipoteğin hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiği-
Bir ortağın limited şirket hissesinden kaynaklanan kâr payı hakkının, 10 yıl süreyle diğer ortağa temlikinden doğan alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine itirazın iptali istemi- TBK 19 uyarınca bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve sözleşmenin yorumunda aslolan tarafların gerçek ve ortak iradesi olup, her ne kadar taraflar arasında düzenlenen "Protokol" başlıklı sözleşmede davacı tarafından şirket hissesinin davalıya kiraya verilmesinden bahsedilmişse de, kural olarak şirket hissesinin kiraya verilmesi mümkün olmamakla birlikte sözleşmedeki beyanların yorumundan burada taraflar arasındaki gerçek iradenin davacının davalı şirketteki %25 payından doğacak olan kâr payı hakkının 10 yıl süreyle belli bir bedel karşılığı davalıya devrinin amaçlamış olduğu anlaşılmakta olup bu haliyle sözleşmenin geçersizliğinden söz edilemeyeceği-
Davacı tanıklarının beyanlarına itibar edilerek davacının tüm çalışma süresinde dava dışı A. Şirketinde çalıştığı şekilde çalışmasını sürdürdüğü kabul edilerek dava tarihine kadar hesaplanan ilave tediye alacağının bulunduğunun tespit edildiği belirtilmiş ise de, davacı tanıklarının davalı bünyesindeki çalışmalarının 2014 yılında sona erdiği anlaşıldığından, davacının ihale konusu temizlik işi dışındaki hasta getirme götürme, hastanın kanını getirip götürme, hastanın her tür ihtiyaçlarını karşılama, ilaçlarını ve serumlarını getirip götürme gibi işleri de yaptığına ilişkin beyanlarının çalışma süreleri ile sınırlı olarak dikkate alınması gerektiği-
Dava konusu markaların borcun doğumundan sonra, borçlular ile organik bağ içinde olan diğer bir şirkete devir edildiği, devirden sonra üçüncü kişi şirketin markayı kullanmadığı, dava dışı bir başka şirkete lisans yoluyla kullandırdığı, markaların koruma sürelerinin dolduğu üçüncü kişinin korumayı yenilemediği, bu hali ile mali değerinin çok düşmüş olduğu olguları birlikte değerlendirildiğinde, marka devrinin ticari kar amacının dışında sadece borçlunun alacaklılarından kaçırma amacı ile muvazaalı olarak yapılmış olduğu- TBK19'a dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptaline ilişkin davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Uyuşmazlık ve Hukuki NitelendirmeBozma kapsamı ile temyiz nedenlerine göre uyuşmazlık, davacının davalı işyerinde uygulanan toplu iş sözleşmesinden yararlanıp yararlanmayacağına ilişkindir...