Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacı tanık beyanlarına göre davacının fazla çalışma yaptığı kabul edilip alacağın hesaplandığı, oysa davacı tanığı olarak dinlenen işçilerin aynı şekilde davalı aleyhine dava açan kişiler olduğu, tanıkların konumunun, tanıklıklarına duyulacak güveni etkileyecek durumda olduğu, bu nedenle tanıklıklarına itibar edilemeyeceği-
Davalı aleyhine dava açanlar tanık olarak dinlenmiş ise bu işçilerin tanıklıklarına ihtiyatlı yaklaşılması gerekeceği, bu beyanlar diğer yan delillerle birlikte değerlendirilerek, sonuca gidilmesi gerekeceği-
Miras bırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceği, 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanmasının mümkün olamadığı, davacının delil listesinde tanık deliline dayanmasına ve liste halinde isim ve adreslerini bildirmesine rağmen, davacı tanıklarının haklarında vazgeçme olmadığı halde, mahkemece de herhangi bir gerekçe gösterilmeden dinlenilmediği, ayrıca, mahkemece, tanıkların keşif mahallinde hazır edilmesi yönünde verilen kararın usûle uygun olmadığı-
Davacı tanıkları davalı ile husumet içinde oldukları gibi sadece 2003 yılı Nisan ve Eylül ayları arasında fazla çalışma yaptığını beyan etmişler olup tanıklıklarının güveni etkileyecek nitelikte olduğu- Hükme esas bilirkişi raporunun, tanık beyanlarına dayanmadığı gibi fazla çalışmanın tahmini olarak belirlenmesi nedeni ile de denetime elverişli olmadığı- Davacının fiilen yaptığı iş, işyerindeki çalışma düzeni, davacı – davalı tanık beyanları bir arada değerlendirilmek sureti ile ve haftalık belirlenmiş fazla çalışmanın açıkça belirten denetime elverişli bilirkişi rapor alınarak, fazla mesai ücreti var ise hüküm altına alınması gerektiği- İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlaması gerektiği-
Haksız elatma ve elatma sonucu oluşan zarar haksız eylem niteliğinde olup, sorumluluk hukukunun genel kuralı gereğince, haksız eylem ile zarar arasındaki illiyet bağının saptanması gerekeceği ve kusursuz sorumluluk ilkesinin geçerli olduğu (TMK. m. 730)-
Delil gösteren tarafın, karşı tarafın açık izni olmadıkça, o delile dayanmaktan vazgeçemeyeceği- Davacı-davalı yan duruşmada bu tanıkları dinletmekten vazgeçmiş ise de; davalı-davacı taraf aynı gün bu tanıkların dinlenmesini talep etmiş, vazgeçmeye izin vermemiş olduğundan; adı geçen tanıkların dinlenmesi gerektiği-
Taraflara, tanıklarını duruşmada hazır bulundurma zorunluluğu yüklenemeyeceği ve bu konuda taraflara verilen sürenin hukuki sonuç doğurmayacağı-
Ölüm olayı öngörülemeyen bir durum olup, tanıkların ölümü hali için yasada bir açıklama olmadığı- Özel durum değerlendirilerek bu durumun belgelendirilmesi halinde ikinci tanık listesi verilebileceği-
Tarafların hak arama özgürlüğü kapsamında iddia, savunma, usulüne uygun şekilde bilgilendirilme ve açıklama yapma hakkı ihlal edilerek gösterilen deliller toplanmaksızın ve tanıklar dinlenmeksizin karar verilmesi yanında ön inceleme tutanağı usulüne uygun olarak yapılmaksızın yazılı şekilde ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • kayıt gösteriliyor