Hukukumuzda tanıkların taraflarca hazır edilmesini zorunlu kılan bir kural bulunmadığı- Hâkimin olaylara, adalet hizmetine çözüm odaklı yaklaşması, şekilci olmaması gerektiği- Keşif harç ve avansının kısa süreli farkla tamamlanmış olmasından dolayı keşiften vazgeçilmiş sayılması ve bu gerekçe ile davanın reddi kararı verilmesinin yerinde görülmediği-
Davalılar, ölünceye kadar bakma sözleşmesinin muvazaalı yapıldığını iddia ettiklerinden; mahkemece tarafların gerçek iradelerinin açıklığa kavuşturulması bakımından, sözleşme tarihindeki murisin elinde bulunan malvarlığının tespit edilecek miktarı ile temlik edilen malın bütün mamelekine oranı dikkate alınarak ölünceye kadar bakım sözleşmesine konu edilen taşınmazların makul olarak değerlendirilebilecek miktarı aşıp aşmadığının muris muvazaası ilkelerine uygun olarak yeterli araştırma ve inceleme yapılıp, toplanan ve toplanacak olan deliller ile birlikte, dinlenen taraf tanıklarının beyanları değerlendirilerek, ölünceye kadar bakma sözleşmesinin terekeden mal kaçırma amaçlı değil, gerçekten murisin bakımını sağlamak amacıyla düzenlenip düzenlenmediğinin araştırılması gerektiği-
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir... HMK 240/2 uyarınca daha önce tanık bildirmiş olan taraflarca ikinci tanık listesi verilmesi halinde bu listede yer alan tanıkların dinlenilmesi doğru değildir. İkinci tanık listesinin verilemeyeceğine ilişkin bu kesin kural, kamu düzeninden olup, hâkim tarafından re'sen nazara alınır. Aynı zamanda davaların makul süre içinde bitirilmesi açısından usul ekonomisine hizmet eden bir kuraldır. Mirasbırakanın tasarruf tarihindeki toplam malvarlığı miktarı, davalıya devredilen davaya konu taşınmazın değeri, davalı tarafından mirasbırakanın tedavisi için gösterilen çaba ve yapılan ödemeler birlikte değerlendirildiğinde mirasbırakanın temlike ilişkin olarak mal kaçırma kastından bahsedilemeyeceği gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
Davacılar, davalı paydaş ... ......'nin dava konusu taşınmazın bir kısmını kendisine ait turizm şirketlerine otobüs park yeri olarak kullandırdığını öne sürerek anılan davalıdan ecrimisil talep etmişler ve dava dilekçesinde tanık deliline dayanmışlarsa da; mahkemece tanık isimlerinin bildirilmesi için süre ve imkan tanınmadan hüküm tesis edildiği, hal böyle olunca; mahkemece, davacılar vekiline tanık isimlerini bildirmesi için süre ve imkan tanınması, tanık bildirilmesi halinde, mahallinde yeniden keşif icra edilerek tanıkların bilgilerine başvurulması, taşınmazın iddia edildiği şekilde davalı tarafça otobüs park yeri olarak kullandırılıp kullandırılmadığının tespit edilmesi ve ulaşılacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
İnançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkin davada; davalın iyiniyetli olup olmadığının belirlenmesi açısından, taraflarca bozma kararı öncesi ilk tanık listelerinde bildirilen tanıkların yeniden dinlenilmesi, TMK 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanıp yararlanamayacağının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanması, davalın iyiniyetli olduğu kanaatine varılması halinde, davacı ile davalı arasındaki inanç ilişkisi bakımından alacak-borç ilişkisinin açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu .... nolu bağımsız bölümün davacı adına kayıtlı olduğu ve davalının taşınmazda bir müddet oturduğu, eldeki dosya davalısı tarafından tescilin yanlış yapıldığı iddiası ile dava konusu.... no'lu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile adına tescili için .......... tarihinde açılan davada bahsi geçen dairede 10 aydır eldeki dosya davalısının oturduğunun beyan edildiğinin anlaşıldığı, ancak dosya kapsamından davalının dava konusu taşınmazı ne zaman boşalttığının net olarak anlaşılamadığı, eksik inceleme ile hüküm kurulmasının hatalı olduğu- Dava dilekçesinde tanık deliline dayanılmış olmasına rağmen, mahkemece tanık isim ve adreslerinin bildirilmesi için süre ve imkan verilmediği ve tanık dinlenmeden karar verildiği anlaşıldığından, mahkemece usulüne uygun şekilde tanık isim ve adreslerinin bildirilmesi için süre ve imkan verilmesi, davacı tanıkları dinlenerek davalının taşınmazda oturduğu ve taşınmazı boşalttığı tarihlerin tereddüde yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi ve sonucuna göre hüküm kurulması gerekeceği- Mahkemece, dava konusu ilk dönemdeki kira bedeli belirlenip buna ÜFE oranında artış uygulanarak ilerleyen yıllar ecrimisil bedelinin belirlenmesi gerekirken, her dönem ecrimisil bedelinin ayrı ayrı belirlenmesinin isabetli olmadığı-
Her iki taraf tanık beyanlarından da anlaşılacağı üzere, tanık beyanları açıkça birbiri ile çeliştiğinden, davaya konu yapının ve tespiti talep edilen dairelerin asıl davacı ... ve birleşen davacı ... tarafından yapıldığı duraksamaya yer vermeksizin tespit edilemediğinden; dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan binanın bir kısım dairelerinin asıl dosyada davacı ..., yine binanın tamamının birleşen dosyada davacı ...’in emek ve gelirleri ile inşa edilmiş olduğunun ispatlanamadığı; dolayısıyla bahsi geçen muhdesatlar yönünden her iki davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Dava konusu bağımsız bölümün hüküm tarihinden sonra dava dışı 3. kişiye satıldığı görüldüğünden, mahkemece dava konusu taşınmaza ait son tapu kaydı dosyaya kazandırılıp kayıt malikine bildirim yapılmak suretiyle davaya devam edip etmeyeceği hususu üzerinde durularak yeni malikin davaya devam etmesi halinde elatmanın önlenmesi talepleri yönünden işin esası hakkında karar verilmesi, davaya devam etmemesi halinde ise sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği- Davacı, taşınmazın halen eski malik davalının kullanımında bulunduğu iddiası ile elatmanın önlenmesi ve ecrimisil talep ettiği, mahkemece, mahallinde yeniden keşif icra edilmesi, davacı vekiline tanık isimlerini bildirmesi için süre ve imkan tanınması, tanık bildirilmesi halinde, mahallinde yeniden icra edilecek keşifte tanık beyanlarının dinlenmesi, keşifte kayden davacıya ait bağımsız bölümün kapısı açılıp (gerekirse çilingir marifetiyle) içeri girilerek bağımsız bölümün kimin kullanımında olduğunun, davalı tarafından haksız alıkonulup konulmadığının tespit edilmesi ve ulaşılacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğunun kabul edildiği, somut olayda taraflar arasında derdest ortaklığın giderilmesi davası olması sebebi ile davacının hukuki yararının bulunduğu, yargılama aşamasında dinlenen tanık beyanlarından da dava konusu edilen muhdesatlardan deponun davacı tarafından meydana getirildiğinin anlaşıldığı, bu sebeple bir kısım davalılar vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, yapılan yargılama ve uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere, hukuki ilişkinin nitelendirmesine göre yerinde olmadığı- Dosya kapsamı incelendiğinde, davacının dava konusu taşınmazlar üzerinde bulunan evin bakımı için yapılan masrafların ve eklentilerinin kendisi tarafından yapıldığını belirterek tespitini talep ettiği, Bölge Adliye Mahkemesince evin bakım ve onarım işleri ve ilave odanın davacı tarafından yaptırıldığı kabulü ile bu muhdesatların davacı tarafından meydana getirildiğinin tespitine karar verildiğinin görüldüğü, yargılama aşamasında dinlenen taraf tanıkları ve mahalli bilirkişilerin anlatımlarından evin davacı ve tarafların murisi tarafından birlikte inşa edildiğinin belirlendiği, o halde, davacı tarafından taşınmaz üzerine daha önce mevcut bir muhdesata yeni bölümler ilave edilmesi, muhdesatın tamamlanması veya mevcut muhdesatın bakım ve onarımının yaptırılması bağımsız bir muhdesat meydana getirme niteliğinde olmadığından, davacının eve ve ilave odaya yönelik talebinin reddine karar verilmesi gerekeceği- Dosya kapsamında dinlenilen tanıklara ağaçların kim tarafından meydana getirildiği hususu sorulmamış ve bu husus yeterince açıklığa kavuşturulmamış olmasına rağmen Bölge Adliye Mahkemesince ağaçlar yönünden kabul kararı verilmesinin doğru olmadığı, dava konusu edilen ağaçlara yönelik yeniden tanık beyanına başvurulması gerektiğinden hükmün bu yönü ile de bozulması gerektiği- Terditli talep olan faydalı masraflara yönelik tespit istemi yönünden, davacının bu masraflara yönelik eda nitelikli alacak davası açma hakkı da mevcut iken önceden bu masrafların giderlerinin tespitini dava etmekte hukuki yararının olmadığı-
Henüz tanıklar dinlenilmeden ve ispat edilmek istenen husus hakkında yeter derecede bilgi edinilmeden mahkemece tarafların tanık dinletme hakkının iki ile sınırlandırılması hukuki dinlenilme hakkının ve bu hakkın alt unsurları olan “iddia ve savunma hakkı” ile “açıklama ve ispat hakkı”nın ihlâli niteliğinde olup, adil yargılanma hakkı ile bağdaşmadığı-