Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davada mahkemece öninceleme duruşmasında delil bildirimi için HMK’nın 140/5. maddesi uyarınca verilen kesin süreye ilişkin ihtaratın içeriğinde tanık listesi yer almadığından, davalı tarafa tanık isimlerini bildirmek üzere usulünce verilmiş bir kesin sürenin varlığından bahsedilemeyeceği- Davalı tarafın bildirdiği ve sonradan da dinletmekten vazgeçmediği tanıkların HMK 243. maddesinden gösterilen şekilde dinlenilmesi, toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir hüküm kurulması gerektiği-
Cılar vekili, müvekkillerinin müşterek mülkiyet esaslarına göre malik oldukları dava konusu taşınmazlara davalıların tecavüzde bulunduğunu ileri sürerek elatmanın önlenmesi, kal ve ecrimisile karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava; elatmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil istemi-
Davacılar dava dilekçesinde tanık deliline dayandığı halde mahkemece davacılara tanıklarını liste halinde bildirmeleri için süre ve imkan verilmesi, tanık bildirilmesi halinde dava konusu parsel başında keşif yapılması, davacıların kullandığı ya da kullanmalarına uygun boş yerin olup olmadığı, davacılar tarafından davalının intifadan men edilip edilmediğinin sorulup belirlenmesi, bundan ayrı davacılar tarafından diğer dava konusu parsel için davalının ev yapmasına muvafakat verildiğinin göz önünde bulundurulması, toplanmış ve toplanacak delillere göre tüm bu hususlar tartışılıp değerlendirilerek karar verilmesi gerekeceği-
Davacının fazla çalışma ve hafta tatili ücretine hak kazanıp kazanmadığı hususunda; işçinin puantaj ve nöbet kayıtları bulunmayan döneme ilişkin fazla çalışma iddiasını tanıklarının anlatımı ile ispat ettiği, ancak; yargılama sırasında dinlenen bu tanıklarından birinin işverenle husumetli olduğu, diğerinin ise daha önceki yıllarda işten ayrıldığı anlaşıldığından, söz konusu tanıkların anlatımına göre sonuca gidilmesinin isabetli olmayacağı- Davacının, garanti ücrete ilaveten doktor bahşişi adı altında ödeme yapıldığı, bu ödemenin temel ücretin bir parçası olduğu noktasında tereddüt bulunmadığı, ancak; fazla çalışma ile hafta tatili ücretinin hesabında, garanti ücret ile bahşiş ödemesinin toplamı üzerinden 1,5 çarpanıyla hesaplama yapılmasının hatalı olduğu-
Avukatın vekâleten takip etmekte olduğu bir davada; taraflara oranla üçüncü kişi konumunda olduğundan görevi nedeniyle öğrendiği hususlar dışında, tanıklık etmek zorunda olup, tanık olarak dinlenilmesinde de yasal engel bulunmadığı, diğer tanıklar gibi HMK 240 vd gereğince dinlenilmesi gerektiği, aksi durumda; hukuki dinlenilme ve adil yargılanma hakkının ihlal edilip, savunma hakkı kısıtlanacağından davacı tanığı dinlenilip tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesi gerektiği- "Avukatlık görevini bıraktıktan sonra tanık olarak dinlenilmesi gerektiği, aynı davada vekillik ve tanıklık görevlerinin bağdaşmayacağı, hukuk davalarında vekillerin yargılamanın tüm safhalarında aktif olarak taraf adına gerek usuli gerekse esasa ilişkin bütün işlemleri yürüttükleri, davada taraf olmayan kişilerin tanık olarak gösterilmesi gerektiği, diğer tanıkların dinlenilmesi aşamasında vekillerin hazır bulundukları da düşünüldüğünde tarafın aynı zamanda vekili olan tanığın dinlenilmesinin hak kaybına da neden olacağı" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca kabul edilmediği-
Bir avukatın vekil sıfatıyla takip ettiği davada taraf tanığı olarak dinlenilmesinin mümkün olduğu-
Dava dilekçesinde tanık deliline dayanılmadığı ancak ön inceleme aşamasında tanık listesinin verilmiş olduğu- Dava dilekçesinde "sair delillere" dayanılmasının tanık dinletilebileceği anlamına gelmeyeceği, bu nedenle davacı tanık anlatımına göre alacak hesabı yapılmasının hatalı olduğu-
Davacı tanıklarının irade fesadına yönelik açıklama yapmaması ve irade fesadını ispat bakımından başka bir delil ileri sürülmemesi durumunda, istifaya değer verilerek son dönem çalışmanın tazminat hesabından dışlanması gerektiği- "..İşçinin tazminat hakkından vazgeçecek şekilde davranmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu.." vb. gerekçelerle istifa dilekçesine değer verilmemesinin hatalı olduğu- Kendi beyanlarından davalıya karşı dava açtıkları anlaşılan davacı tanık beyanlarına itibar edilemeyeceği- Temyiz aşamasında davacı tarafından sunulan e-posta kayıtlarının davacının hesaba esas alınan çalışma dönemi yönünden hesaplamaya elverişli olmadığı, buna göre fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil ücret taleplerinin usulünce ispatlanamadığı anlaşıldığından, bu taleplerin reddine karar verilmesinin gerektiği-
Tanık deliline dayanılıp, tanık isim ve adreslerinin bildirilmesi için 2 haftalık kesin süre verildiği, ancak; kesin sürenin sona ermesinden sonra tanık listesinin mahkemeye sunulduğu, fakat karar duruşmasında tanıkların duruşma salonu dışında hazır oldukları beyan edildiği ve duruşma sırasında tanıklar hazır bulunduğunda, emredici hüküm olan HMK 243/1. maddesi uyarınca tanıkların dinlenilmesi gerektiği-
Ön inceleme aşamasında yapılması gereken usul işlemlerinin yapılması, tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların tek tek tespit edilmesi, tarafların tahkikat ve sözlü yargılamaya davet edilmesi, ön inceleme aşamasında yapılması gereken tüm işlemler yapıldıktan sonra tahkikata geçilmesi gerekirken ön inceleme duruşması usulüne uygun yapılmadan tahkikat aşamasına geçilerek davanın esası hakkında karar verilmesinin hatalı olduğu- Davacılar tarafından bildirilen ikinci tanık listesindeki tanıkların dinlemelerinin hatalı olduğu-