Davacı vekili, satış vaadi borçlusu olan davalıların mirasbırakanın kayıt malikinin mirasçısı olduğunu ileri sürmüş ise de kayıt malikinin dosya içerisinde bulunan mirasçılık belgesinde mirasbırakanın mirasçı olarak yer almadığı, mahkemece, iddiasının araştırılması bakımından davacı vekiline mirasçılık belgesinin iptali ile yenisinin verilmesi hususunda dava açmak üzere yetki ve süre verilmesi, meydana gelecek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece yapılan keşif sonrası alınan bilirkişi raporunda, kabulüne karar verilen bir kısım dairelerde, kiracıların oturduğu tespit edilmiş ise de, bahsi geçen dairelerin kim tarafından kiraya verildiği, kira bedeli ve kira bedellerinin kim tarafından tahsil edildiği açıklığa kavuşmadığı, başka bir deyişle, davacıların iddiasını ispatlayacak bir delil sunamadığı, bunun yanında yapılan keşifte, dava konusu bağımsız bölümde, mirasçı .......’ın oturduğu tespit edildiğinden, dava, davacılarca, yöntemince ispatlanamadığına göre, davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Somut olayda, adi ortaklığın ticari faaliyette bulunarak temsilcisi aracılığıyla takip konusu çeki ciro ettiği anlaşıldığından takip konusu borcun, ortağın şahsi borcu olmayıp, adi ortaklığın borcu olduğu- Adi ortaklığın borcu nedeniyle ortaklar müteselsilen sorumlu olduklarına ve ortaklığın mal varlığı elbirliğiyle idare edildiğine göre, birlikte sorumluluk gereği adi ortaklığın borcu nedeniyle, adi ortaklığa ait mal veya alacağa haciz konulabileceği ve alacaklı tarafından ortaklığın mal varlığından tahsilat yapılabileceği-
TBK. 638/3 uyarınca her bir ortak, ortaklık ilişkisi çerçevesinde üstlendikleri borçtan şahsen, sınırsız ve müteselsilen sorumlu ise de, sadece borçlu şirket hakkında düzenlenen haciz ihbarnamesi ile 638/1'e göre elbirliği hâlinde bütün ortaklara ait olan hak ediş üzerine haciz konulamayacağı-
Adi ortaklığın ticari faaliyette bulunarak, temsilcisi aracılığıyla ortaklık adına 'iskele kira ve şarta bağlı satış sözleşmesi' ve bono düzenlendiği anlaşıldığından, takip konusu borcun, ortağın şahsi borcu olmayıp, adi ortaklığın borcu olduğu- Adi ortaklığın borcu nedeniyle ortakların müteselsilen sorumlu oldukları ve ortaklığın mal varlığı el birliğiyle idare edildiğine göre, birlikte sorumluluk gereği, adi ortaklığın borcu nedeniyle adi ortaklığa ait mal veya alacağa haciz konulabileceği ve alacaklı tarafından ortaklığın mal varlığından tahsilat yapılabileceği- "Alacaklının, ortaklığa ait hak edişlerin haczi için adi ortaklık adına haciz müzekkeresi veya (İİK m. 89) haciz ihbarnamesi düzenlenmesini talep edemeyeceği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
............. Noterliği'nin ........... günlü ve ....... yevmiye sayılı taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin konusu olan taşınmazın imar uygulaması gördüğü, imar uygulaması sonrası oluşan ........... ada .......... parsel ve 728 ada .............. parsel sayılı taşınmazlarda satış vaadi sözleşmesinin taraflarının kök murisi M. oğlu ...'nun tapu kayıt maliki olduğu, taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin vaat alacaklısı ve vaat borçlusu elbirliği mülkiyetinin paydaşlarından olduğundan dava konusu sözleşmenin ifa olanağının bulunduğu, bu durumda mahkemece davanın esasına yönelik inceleme yapılarak bir karar verilmesi gerekirken sözleşmenin ifa olanağının bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Satış vaadine dayalı tapu iptali tescil istemine ilişkin davalarda elbirliği ortaklığına dahil paydaşlar arasında gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapılmışsa, iştirak bozulmamak kaydıyla satıcı elbirliği ortağının payı, alıcı elbirliği ortağının payına ilave edilmek suretiyle satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağının olduğu-
Vasiyete konu taşınmazların bir bölümünde mirasbırakanın kendisinden önce ölen annesinin, bir kısmında ise kendisinden önce ölen eşinin malik oldukları, yani vasiyete konu taşınmazların bir bölümünün elbirliği mülkiyetine tabi olduğu, yine vasiyete konu bir taşınmazda kat irtifakı tesis edilmiş olduğu anlaşıldığından, mahkemece, infazı kabil karar verme ve doğru sicil oluşturma ilkeleri uyarınca; (asıl davada) davacılara, mirasbırakanın (annesi ve eşinden intikal edecek olan) hissesi yönünden elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesi için dava açmak üzere süre verilmesi, açılacak olan davanın bekletici sorun yapılması ve ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği- Mirasbırakana intikal edecek olan hissenin elbirliği mülkiyeti halinde davacılar (ve davalı) adına tesciline karar verilmesinin hatalı olduğu- Kat irtifakı tesisi yoluyla oluşan her bir bağımsız bölüm hakkında (mirasbırakanın payı ile davacılar adına tescil edilen paylar açıkça belirtilerek) karar verilmesi gerektiği, üzerinde işlem yapma kabiliyeti kalmayan imar parseli üzerinden karar verilemeyeceği- Taleple bağlılık ilkesi uyarınca; mirasçı olarak atanan kimseye karşı açılan tenkis davasının kabulü halinde davacıların saklı payları oranında tenkise, (vasiyete konu edilen taşınmazlarda davacıların saklı payı oranında iptal ve tescile), geriye kalan payın ise mirasbırakan üzerinde bırakılmasına karar verilmesi ile yetinilmesi gerektiği-
Davacı karşı davalı dava konusu parsellerle ilgili 2009 ile 2013 yılları arasında davalının haksız işgali nedeniyle ecrimisil, mazot desteği ve kesilip satılan kavak ağaçları için alacak isteğinde bulunduğuna, davalı karşı davacı taraf da aynı taşınmazlarla ilgili davacı karşı davalı aleyhinde alacak isteminde bulunduğuna göre ecrimisil yönünden intifadan men koşulu üzerinde durulması, tek tek dava konusu taşınmazlar başında keşif yapılarak taraf tanıkları ve mahal bilirkişiler dinlenmek suretiyle intifadan men, taşınmazların hangi tarihte işgal edildiği, karşılıklı talep edilen zararların hangi tarihte ve ne şekilde oluştuğu, kesin olarak belirlendikten sonra her iki dava hakkında olumlu veya olumsuz karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun elbirliği halinde ortak olduğu taşınmazlarda, borçlu ortağın alacaklısının, icra hakimliğinden, İİK. 121 uyarınca; alacağı yetki belgesine dayanarak borçlunun ortağı olduğu taşınmaz için ortaklığın giderilmesi davası açabileceği, icra mahkemesinden alınan yetkiye dayalı olarak açılan davalarda, kural olarak, borçlu ortağın mülkiyet hakkının elbirliği mülkiyetine konu olması gerektiği, bu şekilde açılacak davalarda; borçlu ortak dahil, tüm ortakların davaya dahil edilmelerinin zorunlu olduğu- Davanın açıldığı tarihte, davalıların dava konusu taşınmazlarda elbirliği halinde malik olduğu, dava tarihinden sonra tapuda intikallerin yapıldığı ve davalı borçlunun, dava konusu taşınmazlarda paylı malik haline geldiği anlaşıldığından ve davanın açıldığı tarihte davacının hukuki yararı bulunduğundan; davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi, yargılama giderlerinin borçlu davalı üzerinde bırakılması gerekirken, vekalet ücretine hükmedilmemesi ve davacı alacaklının yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasının isabetli olmadığı-