Düğünde kadına takılan ziynet eşyalarının kim tarafından takılmış olursa olsun kadına bağışlanmış sayılacağı, ziynet eşyaları rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardan olduğundan, olağan olanın bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesi olduğu, bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesinin olağan durumla bağdaşmayacağı, bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekeceği-
Davacı kadın tanıklarının ziynetlerin erkek tarafından harcandığı konusunda görgüye dayalı bilgilerinin bulunmadığının, doyasıyla tanıkların beyanlarının kadının iddialarını ispata elverişli bulunmadığının anlaşıldığı, davacı kadın yemin deliline de dayanmamış olup, dava konusu ziynet eşyasının götürülmesine engel olduğunu ve zorla elinden alındığını, daha öncede götürme fırsatı elde edemediğini veya erkek tarafından bozdurularak harcandığını ispat edemediğinden, mahkemece, davacı kadının ziynet alacağı davasının reddi gerekeceği-
Davalı kadın yemin deliline de dayanmamış olup, dava konusu ziynet eşyasının, erkek tarafından götürüldüğü veya erkeğin uhdesinde bulunduğunu ispat edemediğinden, mahkemece, davacı kadının ziynet alacağı davasının reddi gerekeceği-
Davalı bir kısım ziynet eşyasının (35 adet çeyrek) düğünde yapılan masraflar için bozdurulduğunu beyan etmiş olmakla bu ziynetler yönünden davada ispat külfetinin yer değiştirdiği, davalının, söz konusu ziynet eşyalarının, davacının kendi isteği ile iade edilmemek üzere verildiğini kanıtlamadıkça iade ve tazmin ile yükümlü olduğu-
Olağan olanın ziynet eşyasının kadının üzerinde olması olduğu, bunların davalının zilyetliğine terk edilmiş olmasının olağana ters düşeceği, öte yandan söz konusu eşyanın, rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen ve götürülebilen nev‘iden olduğu, bu bakımdan, davacı olağanüstü şartlarda evden ayrılmadıkça bu türden eşyaları götürmesinin her zaman mümkün olduğu, gerçekleşen duruma göre davacı davasının ispatlayamadığından davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davalı tanıklarından davalının kardeşinin’’... ziynet eşyalarının bir kısmının bozdurulup araç alındığı,bir kısmının ise davacının kendisinde kaldığı, hatta araç alındıktan baya bir süre sonra seti yine davacının boynunda gördüğü...’’ yönündeki beyanı da dikkate alındığında davacının bozdurulan ziynet eşyaları ile davacı uhdesinde bulunduğu belirtilen ziynet eşyalarının mahkemece net bir şekilde belirlenmesi suretiyle davacı uhdesinde bulunan ziynet eşyaları yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, çeyiz senedindeki tüm ziynet eşyaları yönünden davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı- Davalının cevap dilekçesinde söz konusu ev eşyalarını davacının kız kardeşine teslim ettiğini beyan ettiği,ancak davaya konu edilen ev eşyalarının davacının kız kardeşine teslim edildiği kabul edilse dahi bu teslimin usulüne uygun bir teslim olarak kabul edilemeyeceği sabit olmakla,dosya kapsamında alınan tanık beyanları da birlikte değerlendirildiğinde, davacının ev eşyaları talebi yönünden aynen iade veya bedeline hükmedilmesi gerekeceği- Mahkemece;yukarıda ifade edilen yasa hükümleri ve açıklamalar dikkate alınmak suretiyle,davalı tanıklarından davalının kardeşinin bir kısım ziynet eşyalarının bozdurulmasına rağmen bir kısmının davacı uhdesinde bulunduğu yönündeki beyanı da dikkate alınmak suretiyle davacının uhdesinde bulunan ve bozdurulan ziynet eşyalarının tespit edilmesi, davacı uhdesinde bulunan ziynet eşyaları yönünden davanın reddi gerektiğinin gözetilmesi, davacının ev eşyalarına yönelik talebi bakımından davacının kız kardeşine yapılan teslimin usulüne uygun bir teslim olarak kabul edilemeyeceği ve davacının ev eşyaları talebi yönünden aynen iade veya bedelinin talep edildiği de dikkate alınmak suretiyle aynen iade veya bedeline hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmesi, yine davacının ziynet ve ev eşyaları talebi yönünden dosyaya sunulan 04.05.2015 havale tarihli ıslah dilekçesinin dikkate alınması suretiyle hüküm tesisi gerekeceği-
Mahkemece, davacının, çeyiz senedinde yazılı olan eşya istemine ilişkin olarak, davalı H.'ın senet tarihinden önce (yakın tarihli), attığı samimi imza asıllarının toplanarak, çeyiz senedinin ön yüzündeki "teslim alan, H.İ., Ö. Oğlu" ifadesi altındaki imzanın davacıya ait olup olmadığı konusunda, Adli Tıp Kurumu'ndan yeterli incelemeyi ve değerlendirmeyi içeren bir bilirkişi raporu aldırılarak, varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar vermek gerekeceği- Konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen bir şey olan davalarda vekalet ücretinin, nispi tarifeye göre hesaplanacağı, davanın tamamen veya kısmen kazanılması ya da reddedilmesi halinde ise, nispi vekalet ücretinin kabul ya da reddedilen müddeabihin değeri üzerinden hesaplanacağı-
Davanın tarafları karı-koca olmayıp, davada, davacı gelin ile eşinin annesi olan davalı kayınpederi arasındaki borç olarak kullanılan ziynet eşyalarının iadesi veya bedelinin tahsilinin talep edildiği, bu kapsamda borcun aile hukukundan doğduğundan sözedilemeyeceği, o halde mahkemece, dava konusu uyuşmazlığın çözümünde , genel görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekeceği-
3. HD. 12.04.2017 T. E: 2015/19245, K: 5081-
Evlilik birliği içerisinde bozdurulan ziynetlerin iade edilmemek üzere erkek eşe verildiği vakıasının ispatı halinde, davalı erkek lehine hak çıkacağından, ziynetlerin kadına iade edilmemek üzere bozdurulduğunu kanıtlama yükünün erkek eşe ait olduğu- Davacı-karşı davalı erkek yargılamanın çeşitli aşamalarında ziynetlerin bozdurulduğunu, yalnız bir kısmıyla kadının borçlarının ödendiğini, bir kısmı ile de kredi kartı borçları ve düğün masraflarının ödendiğini beyan etmiş olup dosya içerisinde kadının rızası ile katkı amacıyla bozdurulmak üzere ziynet eşyalarının erkeğe verildiğine dair herhangi bir delil bulunmadığına göre, dava konusu ziynetlerin dava tarihi itibariyle değerleri belirlenerek, bozdurulan ziynetlerin ne kadarının kadının borçlarına, ne kadarının kocanın kredi kartlarına ve düğün masraflarına harcandığının tespiti ile sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken ziynetlere yönelik "davanın tamamının reddine karar verilmesinin" hatalı olduğu-