Dava konusu taşınmazın ............. tarihinde davalı eş adına satış yoluyla tescil edildiğine, ............ tarihinde taşınmazın 3. kişiye satış yoluyla devredildiğine, satış ile mal rejiminin sona erdiği tarih arasında geçen süre ile dosya kapsamında davacının da kabulünde olduğu üzere bu taşınmazın satılarak, bedelinin davalının kızının düğününde harcandığı anlaşıldığına, mal rejiminin tasfiyesinde ancak mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan edinilmiş mallar tasfiye edileceğine göre, mahkemece bu gerekçe ile söz konusu dükkana ilişkin katılma alacağı talebinin reddi gerekeceği- Mahkemece, davalının kişisel malı niteliğindeki taşınmaz hissesinin devir tarihindeki değeri ve davaya konu ....... numaralı meskenin edinim tarihindeki değeri uzman bilirkişilerce belirlenerek, davaya konu meskenin edinilmesinde, kişisel mal ile karşılanmayan kısım bulunup bulunmadığının belirlenmesi, kişisel malla karşılanmayan kısım var ise, bu kısım edinilmiş mal kabul edilerek, bu kısım üzerinden davacı lehine katılma alacağına hükmedilmesi gerekeceği-
Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlü olduğundan; ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen bir kimsenin, iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekeceği ve ispat yükünün, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşeceği- Ziynet eşyalarının, davalıya özgü ziynet eşyaları olup olmadığına yönelik yeterli araştırma ve inceleme yapılmadığı- Evlilik birliği içinde ödenen banka kredisinin taksitlerinin, kişisel mal (ziynetler) ile ödendiğinden; artık değer, dolayısıyla katılma alacağı olmayacağı belirtilerek kuyumcuya teslim edilen ziynet eşyalarının tamamının kişisel mal kabul edilemeyeceği- Kadına özgü ziynet eşyaları, eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir adet bulunmadıkça evlilik sırasında kim tarafından hangi eşe takılmış olursa olsun kadın eşe bağışlanmış ve artık onun kişisel malı niteliğinde olacağı, ancak eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen malların, onların paylı mülkiyetinde sayılacağı-
Kadına özgü ziynet eşyalarının, eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir adet bulunmadıkça; evlilik sırasında, kim tarafından hangi eşe takılmış olursa olsun, kadın eşe bağışlanmış sayılacağı ve artık onun, kişisel malı niteliğinde olacağı; ancak, eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen malların, onların paylı mülkiyetinde sayılacağı-
Dosya kapsamındaki, bilgi, belge, beyanlar, banka hesap hareketleri incelendiğinde davalı erkeğin banka hesabından çıkan paraların davalının babasının banka hesabına gönderildiği ve babası tarafından bu paralar kullanılarak taşınmaz alımında ödemelerin gerçekleştirildiği sabit ise de davalının para gönderdiği banka hesabına 30.11.2005 tarihinde yatan 10.000,00 TL paranın davalının babası dava dışı ... tarafından gönderildiği ve hesap hareketlerinden bu paranın davalı tarafça hesabındaki diğer paralar ile birlikte taşınmaz ödemesinde kullanılmak üzere dava dışı babasının hesabına aktarıldığı anlaşılmskta olduğu- Davalının babasının gönderdiği ve taşınmaz alımında kullanıldığı sabit olan 10.000,00 TL paranın TMK'nin 220/2. maddesi kapsamında davalının kişisel malı olduğunun kabulünün gerektiği- Buna göre, edinme tarihindeki taşınmaz değeri içinde 10.000,00 TL paranın oransal karşılığı bulunarak, bu oran taşınmazın tasfiye tarihindeki değeriyle çarpılarak davalı lehine denkleştirilmesi gereken (TMK mad. 230) meblağın belirlenmesi gerektiği- Taşınmazın tasfiye tarihindeki değerinden, denkleştirilecek meblağın düşümü ile kalan artık değer üzerinden ise davacının katılma alacağının hesaplanması gerektiği- Mahkemece, delillerin yanılgılı değerlendirilmesiyle taşınmazın tamamının edinilmiş mal olarak kabulü ve bu doğrultuda hesaplama yapılıp davacının katılma alacağının tespiti hatalı olup hükmün bu nedenle bozulması gerektiği-
Davacı alacaklının İİK 277 vd.na göre, "davalı borçlunun eşinden muvazaalı olarak boşandığı ve boşanma protokolü ile diğer davalı eşine ait taşınmazlardaki 1/2 oranındaki katkı payı alacağı ve değer artışı payı alacaklarından feragat ettiği, protokolün ilgili maddesinin iptali ile tapuda davalı üçüncü kişi adına kayıtlı olan dava konusu taşınmazın 1/2 hissesi üzerinde, davacıya haciz ve satış istemi yetkisi verilmesi" talebiyle açtığı davada, dava konusu taşınmazın üçüncü kişi davalı eşin kişisel malı olup olmadığının araştırılması gerektiği- Taşınmazın üçüncü kişi eşin kişisel malı sayılması durumunda borçlunun bir hak talebinin söz konusu olmayacağı, aksi halde edinilmiş mal olarak kabul edilip, borçlunun talep hakkı varlığının ortaya konulacağı- Davalılar, "taşınmaz bedelinin üçüncü kişinin eniştesi tarafından karşılıksız olarak gönderilen para ile ile satın aldığını", davacı "bu bedelin ivazlı olarak verildiğini" iddia etiğinden ve bu paranın davalı üçüncü kişiye karşılıksız olarak verilmesi halinde taşınmaz üçüncü kişinin kişisel malı sayılacağından bu konuda uzman bilirkişi aracılığı ile incelenme yapılması gerektiği- Dava konusu taşınmazın, satın alınmasından sonra yapılan tadilatlar ile bir değer artışı olduğu da anlaşılmış olup bu değer artışında, üçüncü kişinin kişisel malı ile mi yapıldığı yoksa borçlunun katkısı ile mi yapıldığı, yani borçlunun değer artışı konusunda bir talep hakkı olup olmadığı yönünde mahkemece bir değerlendirme yapılmamış olmasının da hatalı olduğu-
Bir eşin bütün mallarının, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edileceği, o halde, mahkemece, davacı/birleşen dosyada davalı tarafından peşinatta kullanılan davalı/birleşen dosyada davacının kız kardeşi tarafından gönderilen para dışında kalan paranın da kişisel mal olduğu dosya kapsamındaki mevcut delillerle ispatlanamadığına göre, edinilmiş mal olduğu kabul edilerek, artık değere katılma alacağının hesaplanması gerekeceği-
2005 yılında satın alma suretiyle edinilen, işyeri niteliğindeki balık lokantası olarak faaliyet gösteren taşınmaza ilişkin katılma alacağı davasında, tapu kaydındaki hisse dikkate alınmaksızın, dava konusu balık lokantasının davalı kadına devredildiği, hisse devrinin balık lokantası için yapıldığı, bu nedenle davaya konu balık lokantasının bozma sonrası karar tarihine en yakın güncel sürüm değeri artık değer kabul edilerek katılma alacağı hesabının yapılması gerekirken, tapuda yazılı hisse üzerinden karar verilmeyeceği-
8. HD. 15.05.2019 T. E: 2018/11744, K: 5069-
Araç üçüncü kişi adına kayıtlı olsa bile, tanık beyanları ve dava konusu aracın kasko ödemesinin davalı tarafından yapılması hususları birlikte değerlendirildiğinde dava konusu aracın evlilik birliği içinde davalı tarafından edinildiğini kanıtlanması halinde davacının katılma alacağının belirlenmesi gerektiği- Tescil edilmiş motorlu araçlar bakımından mülkiyetin devrini öngören sözleşmelerin noterde yapılması zorunluluğunun getirildiği, noterler tarafından yapılmayan satış ve devirlerin geçersiz olduğu- Trafik sicil kayıtları resmî sicillerden olup aksi kanıtlanabilir ise de sicil kaydının doğru olmadığının davacı tarafından ispatlanamamış olduğu- "Araç üçüncü kişi adına kayıtlı olsa bile, gerek birbirini doğrulayan tanık beyanları gerekse dava konusu aracın kasko ödemesinin davalı tarafından yapılması hususları birlikte dikkate alındığında dava konusu aracın evlilik birliği içinde davalı tarafından edinildiğinin kanıtlandığı, mahkemece aracın tam olarak hangi tarihte alındığı belirlendikten sonra dava konusu aracın 01.01.2002 tarihinden önce edinildiğinin belirlenmesi hâlinde, tarafların evlenme tarihinden edinim tarihine kadar gelir bilgilerinin getirtilerek usule uygun şekilde davacının katkı payı alacağının tespiti, aracın 01.01.2002 tarihinden sonra edinildiğinin saptanması hâlinde ise davacının katılma alacağının TMK. 219, 231, 235 ve 236 uyarınca belirlenmesi gerektiği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Ölüme bağlı mal rejiminin tasfiyesi ile artık değere katılma alacağı isteği- Mahkemece, davacının 639 parselde 3 nolu bağımsız bölüme yönelik katılma alacağı talebinin davalının kardeşi tarafından verilen 70.000 USD, borç olarak kabul edilerek reddine karar verilmiş ise de, davalının kardeşinin USD hesabının yapılan incelemesinde, muris tarafından hesaba evlilik birliği içinde 'bona alımı' ibaresi ile internet bankacılığı aracılığıyla peyderpey para gönderildiği, gönderilen miktarlarla menkul sermaye iradı alındığı, bu biriken sermaye iradlarının bir kısmı bozdurularak 70.000 USD'nin murise gönderildiği; taşınmazın tarafların ortak beyanlarına göre 70.000 USD ve 5.000'er TL den oluşan 45.000 TL şeklinde düzenlenen senet ile alındığı, senet borcunun 5.000 TL sinin muris ölmeden önce, kalan senet borcunun da bir kısmının mirasçı davacı eş, bir kısmının da mirasçı davalılar anne-baba tarafından ödendiği anlaşılmakla ve bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edileceğinden, mahkemece, bu para evlilik birliği içinde muris tarafından gönderilen paralar ile oluştuğuna ve yine evlilik birliği içinde 5.000 TL senet borcu da ödendiğine, dosyadaki mevcut delillere göre de 70.000 USD ve 5.000 TL'nin murisin kişisel malı olduğu ispatlanamadığına göre, edinilmiş mal kabul edilerek, taşınmazın alınmasında kullanılan bu miktarların taşınmazın edinme tarihindeki oranı bulunup sonucuna göre davacının artık değere katılma alacağı hesaplanması gerektiği-