Dosya kapsamında dinlenen davacı tanıklarının düğünde takılan altınların tamamının düğünden sonra bozdurularak borçların ödendiğini beyan ettiklerinden, davalının annesi tanık ve davalının babası tanık ise tarafların düğünü olmadan önce davalının kendi bütçesine göre o dönemde masrafı 2.000 TL bulunan bir düğün salonu tutmuş olduğunu; ancak davacının bu salonu beğenmediğini, kendi düğününün bir kez olacağını, takı istemediğini, kendisi için bu hususun daha önemli olduğunu söyleyerek 4.650 TL tutarında bir düğün salonunu beğenip, davalıya düğünde gelen altınları bozdurmak suretiyle bu salonu kiralamak istediğini söylediğini, düğünden sonra da davalının davacının isteği üzerine bir kısım altınları bozdurarak 4.650 TL düğün salonu masrafını ödediğini beyan ettiklerinden, mahkemece, davalı kocanın, düğün salonu masrafı için bozdurulan ziynetler yönünden davacının rızasını ispatladığı kabul edilerek, düğün salonu masrafı için hangi ziynetlerin bozdurulduğu tespit edilmek suretiyle bu takılar yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Kural olarak, evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun kadına bağışlanmış sayılacağı, dava konusu kadına ait altınların koca tarafından bozdurulup değişik amaçlarla kullanılmış olabileceği, çeşitli sebeplerle (ev veya araç alımı, evin ihtiyaçları, düğün borçları, balayı vs) koca tarafından bozdurulan bu altınların karşılığının hibe edilmediği müddetçe kadına iadesinin zorunlu olduğu-
Düğünde kadına takılan ziynet eşyalarının kim tarafından takılmış olursa olsun kadına bağışlanmış sayılacağı, ziynet eşyaları rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardan olduğundan, olağan olanın bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesi olduğu, bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesinin olağan durumla bağdaşmayacağı, bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekeceği-
Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardan olduğu için evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesinin de mümkün olduğu, bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekeceği, hayat deneyimlerine göre olağan olanın bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesi olduğu, bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesinin olağan durumla bağdaşmayacağı- 2 adet bileziğin davacının rızası ile bozdurulup, geri verilmemek üzere kendisine verildiği ve harcandığı hususu kanıtlanmadığından, davalı bu ziynetleri iade ve tazminle yükümlü olup, 2 adet bilezik hakkında davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
İspat yükünün hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşeceği, öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin iddia ettiği olayları kanıtlaması gerekeceği-
Mahkemece, davacının ziynet eşyalarının evde kaldığı iddiasıyla çelişkili olacak şekilde davalı tarafından bozdurulduğuna yönelik tanık beyanlarına itibar edildiği, mevcut çelişkinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, böylelikle davacının ziynet eşyalarının evde kaldığını ve götürülmesine izin verilmediğini ispat edemediği görülmekle davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davalı kadın yemin deliline de dayanmamış olup, dava konusu ziynet eşyasının, erkek tarafından götürüldüğü veya erkeğin uhdesinde bulunduğunu ispat edemediğinden, mahkemece, davacı kadının ziynet alacağı davasının reddi gerekeceği-
Davacı kadın tanıklarının ziynetlerin erkek tarafından harcandığı konusunda görgüye dayalı bilgilerinin bulunmadığının, doyasıyla tanıkların beyanlarının kadının iddialarını ispata elverişli bulunmadığının anlaşıldığı, davacı kadın yemin deliline de dayanmamış olup, dava konusu ziynet eşyasının götürülmesine engel olduğunu ve zorla elinden alındığını, daha öncede götürme fırsatı elde edemediğini veya erkek tarafından bozdurularak harcandığını ispat edemediğinden, mahkemece, davacı kadının ziynet alacağı davasının reddi gerekeceği-
Mahkemece, davacının, çeyiz senedinde yazılı olan eşya istemine ilişkin olarak, davalı H.'ın senet tarihinden önce (yakın tarihli), attığı samimi imza asıllarının toplanarak, çeyiz senedinin ön yüzündeki "teslim alan, H.İ., Ö. Oğlu" ifadesi altındaki imzanın davacıya ait olup olmadığı konusunda, Adli Tıp Kurumu'ndan yeterli incelemeyi ve değerlendirmeyi içeren bir bilirkişi raporu aldırılarak, varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar vermek gerekeceği- Konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen bir şey olan davalarda vekalet ücretinin, nispi tarifeye göre hesaplanacağı, davanın tamamen veya kısmen kazanılması ya da reddedilmesi halinde ise, nispi vekalet ücretinin kabul ya da reddedilen müddeabihin değeri üzerinden hesaplanacağı-
Davanın tarafları karı-koca olmayıp, davada, davacı gelin ile eşinin annesi olan davalı kayınpederi arasındaki borç olarak kullanılan ziynet eşyalarının iadesi veya bedelinin tahsilinin talep edildiği, bu kapsamda borcun aile hukukundan doğduğundan sözedilemeyeceği, o halde mahkemece, dava konusu uyuşmazlığın çözümünde , genel görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekeceği-