Uyuşmazlık, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil mümkün olmaz ise bedelinin tahsili istemine ilişkindir...
HUMK'nın 440 ve devamı maddelerinde belirtilen kanun yolu tamamlanmadan yargılamaya devam edilmek suretiyle yeni bir karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu- Davacı karar düzeltme isteminin Hukuk Genel Kurulunca incelenmesine ve akabinde yargılamaya devam olunarak karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği-
Uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklanan ayıplı iş bedelinin tahsili istemine ilişkindir...
Duruşma gününün, UYAP sisteminden öğrenilmesi usulünün uygulanabileceğine yönelik bir yasal düzenleme bulunmadığından; somut olayda davacı vekiline usulune uygun davetiye ile duruşma gün ve saatini bildirir tebligat da yapılmadığı sabit olduğundan vekile duruşma günü bildirilerek yargılamaya devam edilmesi, usulüne uygun tebliğe rağmen gelmez ise davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği-
Davalı vekilinin, duruşmaya, aynı gün başka bir mahkemede duruşması olması sebebiyle katılamayacağını belirterek mazeret dilekçesi verdiği; mazeret talebinin, dosyanın kararlık aşamada olması nedeniyle reddine karar verilmesi, hukuki dinlenilme hakkının ve bu itibarla Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde olduğu-
Hukuki dinlenilme hakkını ihlal edecek şekilde taraf teşkili sağlanmaksızın karar verilmesinin doğru görülmediği-
Asliye hukuk mahkemesinin itirazın iptaline ilişkin kararı üzerine alacağın haricen tahsil edilip, kararın bozulmasından sonra asliye hukuk mahkemesince verilen yeni karar üzerine fazla ödenmiş olan paranın tahsili için başlatılan genel haciz yolu ile ilâmsız takipte ödeme emrinin takip talebinde gösterilen asliye hukuk mahkemesinin ilâmındaki vekile tebliğinin usul ve yasaya uygun olduğu, "takip dosyasına vekil tarafından ayrıca vekâletname ibraz edilmemişse , ödeme emrinin asıla tebliği gerektiği" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
HGK. 12.04.2023 T. E: 9-195, K: 344
Zamanaşımına uğramış çekler nedeniyle temel ilişkiye dayalı olarak takip yoluna gidilip gidilemeyeceği, tanık dinlenmesinin mümkün olup olmadığı ve ispat yükünün hangi tarafta olduğuna ilişkin uyuşmazlıkta mahkemece, ispat yükü üzerinde bulunan davalı tarafın teslim olgusunu senetle ispat kuralı gereğince yazılı delillerle ispat etmesi gerektiği, ancak ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; Hukuk Muhakemesi Kanunu’nda ifade edildiği üzere, senetle ispat zorunluluğu bulunan hallerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebileceği- Delil başlangıcının, iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belge olduğu- Bu durumda, ispat yükü davalı tarafta olmakla birlikte, çeklerin delil başlangıcı mahiyetinde oldukları ve davalının malları teslim ettiğini tanık dahil her türlü delil ile ispat edebileceği, davalının tanıklarının dinlenmemesinin hukuki dinlenilme hakkının ihlali mahiyetinde olacağı gözetildiğinde mahkemece hatalı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı-
İpoteğin kaldırılmasına ilişkin davanın kabulü ile "ipotek bedelinin 0.095 TL olduğu ve şerhin terkin edilmesine" dair yerel mahkeme kararında istinaf sınırı- İpoteğin kaldırılması davasında istinaf sınırı belirlenirken, davalı tarafın ileri sürdüğü taleplerin de nazara alınması gerektiği- Hüküm altına alınan ipotek bedeli karar tarihindeki istinaf sınırının altında kalsa da, davalı taraf ödenmeyen bedel için belediye meclisinin rayiç bedeli olan 116.200,00 TL’nin ödenmesine yönelik savunmada bulunmuş olduğundan, istinaf dilekçesinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu- "İpoteğin kaldırılması davasında ipotek bedelinin denkleştirici adalete göre tespit edileceği, bu nedenle ipotek miktarı belirli olmadığından ipotek miktarının belirlenmesi ve buna göre kesinlik sınırının tespitinin gerekeceği" değişik gerekçe içeren görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-