6100 sayılı HMK'nin ön incelemenin kapsamı başlıklı, 137. maddesinde dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılacağı, 138. madde dikkate alınarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verileceği, dava şartları ve ilk itirazlar hakkında gerektiği takdirde kararını vermeden önce bu konuda tarafları ön inceleme duruşmasında dinleyebileceği ön inceleme duruşmasında tarafların iddia ve savunmaları kapsamında uyuşmazlık konularını tam olarak belirleyeceği, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapacağı, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda onları sulha veya arabuluculuğa teşvik edeceği ve bu hususların tutanağa geçirileceği, aynı maddenin 2. fıkrasında ise ön inceleme tamamlanmadan ve gerekli kararlar alınmadan tahkikata geçilemeyeceği ve duruşma günü verilemeyeceğinin belirtilmiş olduğu-
Çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkin davada, dava dilekçesi dahil yargılama aşamasındaki tüm tebligatların davalının mernis adresine yapıldığının, tebligatlarda adresten taşınmış veya adresin boş olduğunun belirtildiğinin, dinlenen tanık beyanlarından da davalının çekişme konusu taşınmazdan ayrılarak Beyoba köyüne gittiğinin belirtildiğinin anlaşıldığı, hal böyle olunca, davalıya usulüne uygun tebligatın yapılarak gereken hakların tanınması, ondan sonra işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken davalının hukuki dinlenilme hakkı bertaraf edilerek sonuca gidilmesinin doğru olmadığı-
Mahkemece, duruşmanın daha önce belirlenen saatten önce yapılarak karar verilmesi nedeniyle davacı vekilinin hukuki dinlenilme hakkı ihlal edildiğinden, kararın bu sebeple bozulmasının isabetli olacağı-
Uyuşmazlığın temelinde 3. kişinin haksız fiili bulunmakta ise de, davalının sorumluluğunun sigorta hukukundan (sigortacılık yasasından) kaynaklandığı, bu durumda, Türk Ticaret Kanunu'nda düzenlenen hususlardan olması nedeniyle, dava mutlak ticari dava olup, asliye ticaret mahkemesinin görev alanı içinde olduğundan, dava ve karar tarihinde Şanlıurfa'da ayrı bir ticaret mahkemesi bulunmadığından davaya ticaret mahkemesi sıfatıyla bakılması gerektiğinin gözetilmemesinin doğru olmadığı-
Eldeki dosyada; davacı vekili tarafından .............. tarihinde dosyaya sunulan ıslah dilekçesi davalı tarafa tebliğe çıkartılmadığının, ............ tarihli celsede davalı vekiline elden tebliğ edildiğinin, davalı vekilince ıslah dilekçesine beyanda bulunmak üzere süre istenilmesine rağmen Mahkemece davalı vekilinin bu talebi dikkate alınmaksızın duruşma sonlandırılarak karar verildiğinin görüldüğü, bu durum hukuki dinlenilme hakkının ihlali niteliğinde olup davalı tarafa ıslah dilekçesinin tebliği üzerine beyanda bulunması için iki haftalık süre verilmesi ve sunulan beyanlar değerlendirildikten sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece HMK. mad. 186 uyarınca ,hazır bulunmayan davalıların sözlü yargılama ve hüküm için tayin edilecek gün ve saatte hazır bulunmaları davetiye gönderilmesi ve gönderilecek olan davetiyede belirlenen gün ve saatte hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceğinin ihtar edilmesi gerektiği-
Yargı organlarının yanlış yönlendirmesi sonucunda ilgililerin hak kaybına uğramayacaklarının kabul edilmesi gerekeceği- Yerel mahkemece "iki haftalık" istinaf süresinin 15 gün olarak gösterilmesi halinde, 15 gün içinde yapılan istinaf başvurusunun incelenmesi gerektiği-
Dosyada aldırılan hesap raporuna ve davacı vekilinin ıslah dilekçesine karşı davalı vekilinin iki haftalık beyan süresinin dolması beklenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davalının savunma hakkının kısıtlanmasına sebebiyet verecek şekilde, itiraz ve beyan süresinin dolması beklenmeden hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Kanun'da, bilirkişi rapor örneğinin taraflarca okunup değerlendirilebilmesi, varsa itirazlarını dile getirebilmeleri ya da belirsizlik gösteren hususlar hakkında açıklama yapılmasını temin amacıyla veya yeni bilirkişi incelemesini talep edebilmeleri için taraflara tebliğ edilmesi zorunluluğunun öngörüldüğü, somut olayda mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu davalı vekiline tebliğ edilmeden, rapora itiraz etme veya beyanda bulunma hakkı verilmeden, Anayasa ve HMK ile koruma altına alınan hukuki dinlenilme ve savunma hakkı kısıtlanarak davalı aleyhine hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Birleşen davanın davalısı şirkete dava dilekçesinin tebliğ edilmediği, bu nedenle mahkemece dava dilekçesinin adı geçen davalıya usulüne uygun biçimde tebliğ edilmesi, varsa davalının delillerinin toplanması ve sonucuna göre hüküm tesisi gerekirken yazılı olduğu biçimde savunma hakkının kısıtlanmasının doğru olmadığı-