Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan birinin veya birkaçının diğer paydaşlara karşı açabileceği ve HMK'nın 27. maddesi uyarınca davada bütün paydaşların yer alması gerektiği- Paydaşlardan veya ortaklardan birinin ölümü halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerektiği- Bölme istemi durum ve koşullara uygun görülmezse ve özellikle paylı malın önemli bir değer kaybına uğramadan bölünmesine olanak yoksa, açık artırmayla satışına, bu satışın paydaşlar arasında artırmayla yapılmasına karar verilmesi, bütün paydaşların rızasına bağlı olduğu(TMK. mad. 699)- 
Davalının, dava dilekçesinin tebliğ edilmesiyle anayasa ile güvence altına alınan savunma hakkını kullanabilir hale geleceği, hakimin, tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için yasaya uygun biçimde davet etmeden davayı sonuçlandıramayacağı-
Haciz koydurmuş alacaklının, bir kişi ise veya birden fazla kişi olmasına rağmen alacağı ilk sırada ise, bu durumda alacağı, taşınmazın muhammen bedelinin yüzde yirmisi kadar veya ondan fazla olması halinde artırmaya katılabilmek için teminat göstermekle yükümlü olmadığı, ancak haciz koydurmuş birden fazla alacaklı varsa ve ihaleye teminatsız girmek isteyen alacaklının alacağı ilk sırada değil ise, teminat göstermekten muaf tutulabilmesi için, kendisinden önce gelen alacaklıların alacak bedelinin muhammen bedelden çıkarılması sonucu kalan miktarın muhammen bedelin %20’sini karşılaması veya üzerinde olması ve ayrıca şikayetçinin alacağının da muhammen bedelin %20’sini karşılaması gerekeceği-
Mahkemelerin gerek kararlarında ve gerekse de işlemlerinde doğrudan ya da dolaylı olarak ayrımcılık oluşturacak söz ve davranışlardan kaçınmalarının temel kural olduğu, buna rağmen gerekçede toplumumuzun ayrılmaz bir parçası olan belli bir kesime yönelik yanlış anlaşılmaya müsait, ayrımcılık olarak değerlendirilebilecek mahiyette maksadını aşan ibarelerin kullanılmaması gerektiği- Mahkemece, davalı işveren vekiline daha önce bildirdiği tanıklarının tanıklık ücretinin yatırılması ve diğer konularda çıkartılan muhtıranın tebliğine rağmen verilen kesin süre içerisinde işlem ifa edilmediği gibi tanıklık ücreti de yatırılmadığından, davalı tarafın tanık dinletilmesi isteminin reddine dair ara karar tesis edilerek yargılamaya devam edildiği ve aynı duruşmada karar verilmediği, keza davalının bizzat hazır ettiği tanıklarının da dinlenilmediği anlaşılmakla, tarafların hazır ettiği şahitlerinin dinlenmemiş olması savunma hakkını kısıtlayıcı nitelikte olup, tanığın beyanının hükme esas alınmasıyla dinlenmesi aynı sonucu doğurmayacağından, davalının hak arama özgürlüğü kapsamında savunma hakkı ihlal edilerek gösterilen delilleri toplanmamak ve hazır edilen tanıkları dinlenmemek suretiyle hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğinin nazara alınması gerektiği-
Mahkemece, vasi tayinine ilişkin dava açılıp açılmadığı ve davalının kısıtlanıp kısıtlanmadığı araştırılmaksızın ve davanın vasi huzuruyla görülmesi gerekip gerekmediği tartışılmadan işin esasının incelenmesinin doğru olmadığı-
HMK 137/2. maddesine göre ön inceleme duruşması yapılmasının zorunlu olduğu- Tarafların delillerinin toplanması ve bu delillerin yargılamanın tahkikat aşamasında değerlendirilmesi ve çıkacak sonuca göre karar verilmesinin HMK 27. maddesi kapsamında hukuki dinlenilme hakkı ile de doğrudan bağlantılı olduğu- HMK 140. madde çerçevesinde ön inceleme duruşması yapıldıktan sonra tahkikat aşamasına geçilmesi ve tarafların tüm delilleri değerlendirilerek, gerekirse davalı işyeri defterlerinde de inceleme yapılmak suretiyle davalının davacıdan alacağı bulunup bulunmadığı araştırılıp çıkacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Yerel mahkeme kararında davanın reddine ilişkin gerekçeler kararın yerinde gösterilmediği, bu halin Anayasa'nın 141, HUMK'nun 388 ve HMK'nun 297/c ve 27/c maddelerine aykırılık teşkil ettiği-
Bakım tedbirinin kaldırılmasına ilişkin olan davada bu kararın temyizi kabil olmadığına dair yasal bir düzenleme bulunmadığı - Mahkemece küçüğün velayet hakkına sahip olan anne ve babasına hukuki dinlenilme hakkı çerçevesinde delillerinin sorulması ve gösterdiği takdirde usulünce toplanıp sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği –
HMK'nun 116/1-a maddesine göre kesin yetki kuralının bulunmadığı hallerde yetki itirazının ilk itirazlardan olduğu, ilk itirazların ise bir ön sorun gibi incelenerek karara bağlanacağının müteakip (HMK. md. 117/3) maddesinde düzenlendiği, mahkemenin bu süreçte nasıl bir yöntem takip edeceğinin ise HMK'nun 163-164 maddelerinde açıklandığı görüldüğünden, icra takibinde, borçlunun icra dairesinin yetkisi ile birlikte borcun esasına da itiraz etmesi halinde, mahkemece öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz HMK'nın 164. maddesi hükmü uyarınca ön sorun olarak incelenmeli ve bu bağlamda davacı yanın bu konuda açıklama ve ispat hakkı bulunduğu gözetilmesi gerekeceği,bu durumun HMK'nın 27.maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkının bir gereği olduğu-
Davacı tanıklarının dinlenilmesi, öncelikli istek olan tapu iptali ve tescil davasının tanık beyanları doğrultusunda değerlendirilmesi ve varılacak sonuç çerçevesinde bir hüküm kurulması gerektiği-