Davada hükme esas alınan bilirkişi raporu, davalı vekiline tebliğ edilmeyerek davalının savunma hakkı kısıtlanarak yazılı şekilde karar verilmesinin isabetli olmadığı-
Dosya içerisindeki tapu kayıtlarına göre ortaklığın giderilmesi istenen dava konusu taşınmazın 56/192 hissesinde dava dışı Hazine paylı malik, diğer 17/24 hissenin de elbirliği mülkiyetine tabi olduğu, henüz paylı mülkiyete dönüştürülmediği anlaşıldığından, alacaklı (davacı) tarafından borçlunun haczedilen payının doğrudan icra yoluyla satışı mümkün olmadığından alacaklının (davacı) İcra ve İflas Kanunu'nun 121. maddesi gereğince yetki alarak dava konusu taşınmaz yönünden ortaklığın giderilmesi davası açmasında hukuki yararının bulunduğu-
Mahkemece, kendini vekil ile temsil ettiren davalı vekiline bilirkişi raporları tebliğ edilip, bilirkişi raporlarına karşı beyan ve itirazda bulunma hakkı verilmeyerek davalı tarafın savunma hakkının kısıtlandığı-
Davalılar adına çıkartılan gıyabi hükmün tebliğine zaptına ilişkin tebligatın muhatabın nerede olabileceğine dair yapılması gereken araştırmalar yapılmaksızın ve ilk kez doğrudan tebligat Kanunu'nun 21/2 maddesi kapsamında yapıldığı, gerekçeli kararın tebliğ işleminin yöntemince yerine getirilmediği- Dava dilekçesi ve duruşma günü, davalılardan birine yöntemince tebliğ edilmeksizin savunma hakkı verilmemek suretiyle davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davalı vekilinin UYAP üzerinden gönderdiği mazeret dilekçesi mahkemece dikkate alınmayarak savunma hakkının kısıtlandığı anlaşıldığından hükmün bu nedenle bozulması gerektiği-
Yargılamanın iadesi istemi üzerine hakimin, taraflara iddia ve savunmalarını bildirmeleri ve belirlenen günde oturuma gelmeleri için davetiye gönderip duruşma yapmadan yargılamanın iadesi isteği hakkında hüküm kuramayacağı- Daha evvel verilip kesinleşen dosya üzerinde, tarafları duruşmaya davet etmeden ek karar ile talebin reddine karar verilmiş olmasının hatalı olduğu-
Gerekçe hüküm fıkrasında yazılı sonuçlara nasıl varıldığının kuşkuya mahal vermeyecek biçimde açıklanması olup, kararın gerekçesiyle hüküm fıkrasının birbirine sıkı sıkıya bağlı ve uyumlu olması zorunlu olduğu gibi, duruşmada tefhim olunan hüküm neticesine nasıl ulaşıldığını açıklayan ifadelerin gerekçe olarak kabul edilmesinin de mümkün olmadığı-
Mahkemece 25/06/2011 tarihli celsede tahkikatın bittiği bildirilerek sözlü yargılamaya geçildiği belirtilerek davalıya herhangi bir tebligat çıkarılmaksızın aynı celsede karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bu durum HMK'nın 27.maddesi uyarınca hukuki dinlenilme hakkının ihlali anlamına geldiğinden hükmün bu nedenle bozulması gerektiği-
Taraf teşkili sağlanmadan davanın görev yönünden usulden reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Dava şartları ve ilk itirazlar dışında ön inceleme işlemlerinin duruşmalı olarak incelenmesi; ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra, gerekli görülmesi halinde, tarafların, tahkikat için duruşmaya davet edilerek, davanın esasına yönelik karar verilmesi gerektiği-