Süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01/06/1990 gün ve 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay tarafından da karar verilebileceğinden, davalı vekilinin temyiz süresi geçtikten sonra yapılan temyiz isteminin reddi gerekeceği- Dava konusu dört çekten ikisinin davalıda, diğer ikisinin diğer davalıda olduğu, bu durumda mahkemece davacının objektif dava birleşmesi şeklinde açtığı her bir dava için her bir davalı ve ilgili çek için ayrı ayrı hüküm kurulması, vekalet ücreti, harç ve yargılama giderinin ayrı ayrı gösterilmesi gerekeceği, mahkemece bu şekilde hüküm kurulmadığı gibi, bu tür eksikliklerin tavzih kararıyla düzeltilmesi imkanının olmadığı, bu nedenle usulüne uygun hüküm kurulması için hükmün bozulması gerekeceği-
Taşınmaz üzerindeki ortaklığın satış suretiyle giderilmesine ilişkin davada, mahkemece taşınmazın hacizle yükümlü olarak satılmasına karar verilmiş iken, davalı vekili tarafından tavzih talebinde bulunulduğu, tavzih talebi üzerine mahkemece hacizle yükümlü satışın hissedarın hissesi ile sınırlı olmak üzere taşınmazın satışına karar verildiği, HMK mad. 305'te taraflara tanınan hakların ve yüklenen borçların tavzih yoluyla sınırlandırılamayacağı, genişletilemeyeceği ve değiştirilemeyeceğinin hüküm altına alındığı durumda, bu nedenle mahkemenin hissedarın hissesi ile sınırlandırarak verdiği kararın bozulması gerektiği-
Tavzih talebine ilişkin verilen kararın temyizi kabil olduğu- 6183 sayılı Kanun uyarınca alacağı temlik alan davalıların icra yolu ile takip edilebilmesine imkan veren bir hüküm kurulmadığından, ilamın hüküm fıkrasının 2 nolu bendinin 6183 sayılı Kanun gereğince haciz yoluyla "temlik alanlar hakkında takip yapılmasına" olanak verecek şekilde açıklanması ilişkin tavzih talebinin reddine dair kararın isabetli olduğu-
HMK'nun 305-306 maddelerine göre hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyorsa veya birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, hükmün icrasına kadar kararı veren mahkemeden tavzih edilmesinin istenilebileceği, ancak, bu yolla hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçların sınırlandırılamayacağı, genişletilemeyeceği ve değiştirilemeyeceği-
16. HD. 20.09.2019 T. E: 3397, K: 5488
Miktar ve çapa bağlı kalınarak harita ve plan yapım yönetmeliğine uygun olarak sayısal metodla, parselin çap krokisi ve bölümlerin şekli değiştirilmeden çekişmeli parselin infaza olanak veren, rapor ve krokisinin düzenlenmesi ile hüküm fıkrasının düzeltilmesi şeklinde tavzihinin mümkün olduğu-
Mahkemece gerekçeli kararın hüküm fıkrasında yer verilmeyen bir hususun, tavzih kararı ile hüküm fıkrasına ilave edilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığı- Davacı tarafın dava dilekçesinde faiz talebi olmadığı anlaşıldığından, mahkemece, dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte alacağa karar verilmesinin hatalı olduğu-
Tavzih edilebilecek hususlar HMK mad. 305'de açıklanmış olup verilen karar davalı yönünden miktar itibariyle kesin olmasına rağmen BAM tarafından temyiz yolu açık olarak karar verilmesi hatalı ise de; bu hususun tavzih yolu ile düzeltilmesinin de isabetli olmadığı ve tavzih usulünün HMK mad. 306'da açıklanmış olup anılan düzenleme gereği tavzih talep dilekçesinin bir nüshasının, cevap süresi tanınarak karşı tarafa tebliğ edilmeden tavzih talebi hakkında karar verilmesinin hatalı olacağı-
Tavzih kararıyla birleşen davada her hangi bir hüküm tesisi edilmeyen davalılar yönünden hüküm kurulması ve vekalet ücreti ile yargılama giderlerine hükmedilmesinin hatalı olduğu-  Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin geriye etkili olarak feshine, tapu iptal ve tescil isteminin reddine dair verilen ilk karar, bozulmuş ve bozma ilamında, "sözleşmenin geriye etkili olarak feshine" dair verilen hükme karşı ileri sürülen temyiz itirazları reddedilmiş, yükleniciye devredilen ve ondan devir yoluyla elde edilen tapu paylarının iptal edilmesi gerektiği belirtilerek, davacı arsa sahipleri yararına bozulmuş olduğundan, sözleşmenin geriye etkili olarak feshine ilişkin ilk karar kesinleşmiş olduğu- Bozma ilamına uygun olarak, yükleniciden devir yoluyla hisse devralan davalılar ile yüklenicinin borcu sebebiyle yapılan takip sonucu icra satışından hisse devralan davalı adlarına kayıtlı bulunan hissenin tapu kaydının iptali ile davacılar adına tesciline karar verilmesinin isabetli olduğu-  Davada arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin geriye etkili feshi istemi nedeniyle taraf durumuna gelen ve bu bakımdan, davada davalı safında yer alan, harcı yatırılıp usulüne uygun olarak açılmış bir davaları bulunmayan, tevhide konu ... nolu parselin malikleri davalılar lehine de tapu iptal ve tescili hükmedilmesinin hatalı olduğu-
Alacaklının ilama dayalı vekalet ücreti alacağı ve işlemiş faiz alacağına ilişkin ilamlı icra takibi başlattığı, ilamın karar düzeltme talebi üzerine “...(1.500.00) rakamının çıkartılmasına, yerine (33.707.00) rakamının yazılmasına “şeklinde düzelterek onandığı, mahkemece düzelterek onama ilamı kapsamında verilen kararın kesinleştiği, lehe hükmolunan fark vekalet ücretine binaen alacaklının talebi ile borçluya icra emri gönderildiği, akabinde borçlunun tavzih talebi üzerine dayanak ilamın  düzelterek onama kararında 33.707.00 TL vekalet ücretine davacı/borçlu lehine hükmedildiği kararın bu şekilde onandığı anlaşıldığından, kararın düzelterek onama sonucu verilen son şekline göre borçlunun şikayet konusu hakkında karar verilmesi gerektiği-