Yabancı boşanma ilamının tanınmasına karar verildiği takdirde evlilik ölümle değil, boşanmayla sona ereceği ve bu durum da davacının miras payını etkileyeceğinden; davacının yabancı ilamın tenfizini /tanınmasını istemekte hukuki yararının mevcut olduğu- 
Usulsüz olarak elde edilen bir delil somut olayın özelliğine göre değerlendirilebilirse de; usulsüz olarak yaratılan bir delilin hiçbir şekilde delil olarak kabulü mümkün olmayıp, hükme esas alınan CD, davalı kadının rızası dışında kaydedildiği gibi sırf boşanma davasında delil olarak kullanılmak amacıyla bir kurgu sonucu oluşturulmakla usulsüz olarak yaratılmış olduğundan bu delilin hükme esas alınmasının mümkün olmaması gerekeceği-
Davacının, boşanma davası açıldıktan sonra davanın devamı sırasında 05.04.2008 tarihinde öldüğü, bu halde, evlilik birliğinin ölümle sona erdiği, boşanma davasının konusunun kalmadığı, ölen davacının mirasçılarından baba ve annesinin, sağ eşin kusurunun tespiti bakımından davaya devam ettikleri, bu durumda, boşanma davası devam ederken davacı öldüğüne göre, konusu kalmayan boşanma davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek, gösterilen deliller çerçevesinde Türk Medeni Kanunu’nun 181/2. maddesi uyarınca davalı eşin kusurlu olup olmadığının tespiti yönünde bir hüküm kurulmasının gerekeceği-
Toplanan delillerden; davalı-davacı kocanın eşini dövdüğünün, sürekli hakaret edip, evden kovduğunun, evin kilidini değiştirdiğinin ve dışarı çıkmaması konusunda baskı uyguladığının, davacı-davalı kadının ise sürekli malvarlığı edinmeyi talep edip, eşine ağır hakaretlerde bulunduğunun anlaşıldığı, gerçekleşen bu duruma göre davalı-davacı kocanın ölümü nedeniyle Türk Medeni Kanunu’nun 181/2.maddesi uyarınca mirasçıları tarafından takip edilen davada davacı-davalı kadının kusurunun yukarıda açıklanan şekilde tespit edilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Boşanma davası devam ederken ölen davacının mirasçılarına davalının kusurunun tespiti için davaya devam etme hakkı tanıyan Türk Medeni Kanun’nun 181/2. maddesinde yer alan “davacının” ve “davalının” sözcüklerinin Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilmesiyle ortaya çıkan hukuki boşluğun 6217 sayılı Kanunu’n 19. maddesiyle doldurulduğu, getirilen bu düzenleme ile, “boşanma davası devam ederken ölen eşin mirasçılarından birinin davaya devam etmesi ve diğer eşin kusurunun ispatlanması halinde aynı maddenin birinci fıkra hükmünün uygulanacağı”nın hükme bağlandığı-
Türk Medeni Kanununun 181/2.maddesi uyarınca davalının tam ya da ağır kusurlu olması zorunlu olmayıp, boşanmayı sağlayacak nitelikte bir kusurun ispatlanmış olmasının yeterli olacağı-
Anayasa Mahkemesi boşanma davasında davacının mirasçılarına tanınan davaya devam edebilme hakkından davalının mirasçılarının da yararlanabilmeleri için davalıdan boşanma davası açması beklenemeyeceği, hukuk davalarında, “taraf” olma itibariyle davacı ya da davalının hukuki durumlarının aynı olduğu, itiraz konusu düzenlemeyle hukuki konumları aynı olan davacı ile davalının mirasçıları arasında farklı kurallar getirilerek bir taraf lehine ayrıcalık tanındığı, itiraz konusu düzenlemenin Anayasa’nın hak arama hürriyetini düzenleyen 36. maddesine, adil yargılanma hakkı kapsamında silahların eşitliği ilkesine, 10. Maddede düzenlenen eşitlik ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle TMK’nun 181. maddesindeki davacı ve davalı kelimelerinin iptaline karar verilmesinin gerektiği-
Türk Medeni Kanununun 181/2.maddesi, boşanma davası devam ederken davacının ölmesi halinde, ölen davacının mirasçılarına davalının kusurunun tespitine yönelik olarak açılmış bulunan davayı devam ettirme hakkı tanımış olduğu; yasal düzenleme böyle olunca boşanma davası sırasında ölen davacının mirasçılarının davalının kusurunun saptanmasına ilişkin bağımsız bir dava açma haklarının bulunmadığı-
Veraset ilamına göre, davacının, davalı ile birlikte müteveffa K.e’nin mirasçısı olduğu, bu durumda davacının evliliğin tenfizini talep etmekte hukuki yararının bulunduğu-
Ölen davacının mirasçısı olan ilk eşinden olma oğlunun, davalının kusurunun tespiti yönünden devam ettiğinden devam edilen davanın boşanma davası değil, boşanmada davalı eşin kusurlu olduğunun saptanmasına yönelik tespit davası olduğu-