Hükmedilen tazminatlarla ilgili faizin boşanmaya dair hükmün kesinleşmesinden itibaren yürütüleceği-
Eşinin rızasını almadan annesini devamlı oturmak kaydıyla eve getirmek isteyen ve eşini dövüp 5 gün iş ve gücünden kalacak şekilde yaralayan, ev eşyalarını parçalayan davacı eşe karşı daha güçsüz olan davalı kadının söylemiş olduğu sözlerin fevren söylendiği, bu sözler nedeniyle eşit kusur olgusunun kabul edilmesinin mümkün olmadığı-
Kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği - Mevcut veya beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz ya da daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceği-
Türk Medeni Kanununun 174/1 maddesinde mevcut veya beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz yada daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceği ve yoksulluğa düşme şartı aranmadığı-
Davacı kocanın mevcut rahatsızlığı nedeniyle ku­surlu olduğu kabul edilemeyeceğine göre, davalı kadın yararına maddi tazminat verilmesinin doğru olmayacağı-
Boşanmaya yol açan olaylarda, kadın yararına daha uygun miktarda bir manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Resmi nikâhsız evlenme tarihinde davacının yaşı ve yukarıda anlatılan olayların gelişim biçimi itibariyle davalının kendisine resmi nikâh yapacağı vaadinde bulunup bunu yerine getirmediği anlaşıldığından davacı yararına uygun bir miktar manevi tazminata hükmedilmesinin gerekeceği-
Eşler birbirlerine karşılıklı olarak hakaret etmişlerse de; davacının ilave olarak eşini dövdüğü ve evden kovduğu, eşini ihmal ettiği, alkol alıp eve geç geldiği anlaşıldığından ve davacı ağır kusurlu olduğundan davalının manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar vermek gerekeceği-
Davacı kadının istediği manevi tazminatın, taraflar arasında evlilik birliği bulunmadığından, haksız fiil nedeni ile manevi tazminat olup, Borçlar Kanunu’nun 49. maddesine göre istenildiği, manevi tazminat talebi hakkında karar verecek mahkemenin, Aile Mahkemesi değil genel hukuk mahkemeleri olacağı-
Bütün gününü özürlü çocuğuna ayıran, yaşamını ona adayan bir annenin, eşinden ilgi beklemesi ve kendisine yardım etmesini düşünmesi kadar doğal bir gereksinimin olamayacağı, fakat davalı kadının bu ilgiyi göremediği gibi, bir de eşinin ihaneti ile karşılaştığı, bu nedenle bunalımlı bir zamanında şahidin söylediği sözleri de söylemiş olabileceği, tepki ile söylenen sözler nedeniyle kadını eşit kusurlu saymanın mümkün olmayacağı, boşanmayla davalı kadının, on yıllık evlilikten sonra özürlü müşterek çocukla yalnız kaldığı, davacı eşinin desteğini yitirdiği, o halde Mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak davacı yararına uygun bir miktarda maddi tazminata hükmedilmesinin gerekeceği-