Boşanma davasının asıl konusuna bir takım yan sonuçların eklenmesinin, diğer bir ifadeyle boşanma nedeniyle nafaka, maddi ve manevi tazminat, çocukların ana baba ile münasebetlerinin, karı koca mallarının tasfiyesinin talep ve hüküm altına alınmasının mümkün olduğu, boşanmaya hükmedilmedikçe, ikinci derecede kalan bu talepler hakkında karar verilmesinin olanaklı olmayacağı, ancak boşanmanın eki niteliğindeki taleplerin ayrıca harca tabi olmadığının açık olduğu, dava dilekçesinde salt boşanma isteminde bulunan davacının, aşamalarda ibraz ettiği dilekçelerde, müşterek evin alınması sırasında yaptığı katkı karşılığı maddi tazminat talep ettiği, ne var ki harca ilişkin işlemleri yerine getirmediği, boşanmanın eki niteliğinde olmayan davacının maddi tazminat talebine ilişkin, usulüne uygun açılmış bir davadan söz edilmesinin olanaklı olmayacağı-
Manevi tazminat isteğinin, niteliği itibariyle tek olduğu ve bölünemeyeceği; bölümler halinde istenemeyeceği, sonradan gelişen bir durumun varlığı iddia edilip kanıtlanmadığı sürece başlangıçta talep edilen manevi tazminat miktarının, ıslahla da olsa artırılamayacağı-
Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu bulunduğunun kabulü gerekeceğinden, TMK. M. 174 uyarınca eşit kusurlu eş yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmesine yasal olanak bulunmadığı-
MK. 174'ün değişiklikten önceki metninde (MK. 143) yer alan "kusursuzluk" kavramının içeriği–
Davalı eşinin hayati önem taşıyan böbrek ameliyatı ile ilgilenmeyen davacı kocanın bu davranışının, davalı eşinin kişilik haklarına saldırı teşkil edeceği -ayrıca evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına yol açan olaylarda davalı kadının ağır yada eşit kusuru bulunmadığından- ve bu nedenle davalı eş lehine manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği–