Davalı erkeğin mahkemece kabul edilen kusurlu davranışlarının yanında güven sarsıcı davranışlarının da bulunduğu anlaşıldığından, gerçekleşen bu duruma göre davalı erkeğin davacı kadına oranla "daha fazla" kusurlu olduğunun kabulü gerekirken tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi ve bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan, mevcut ve beklenen menfaatleri zedelenen davacı kadın yararına Türk Medeni Kanunu'nun 174. maddesinin (1.) ve (2.) fıkrası gereğince uygun miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Evlilik birliğinin sarsılmasında ve boşanmaya neden olan olaylarda davacı erkek, kadına nazaran daha ağır kusurlu bulunduğundan, Türk Medeni Kanunu'nun 174/1. maddesi, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen ve yine Türk Medeni Kanunu'nun 174/2. maddesi uyarınca kişilik hakları saldırıya uğrayan davalı kadın yararına maddi ve manevi tazminat verilmesi gerekeceği-
Kadının eşine ağır hakaretlerde bulunduğu, erkeğin de "ben salak mıyım bitecek evlilikte çocuk yapayım" dediği ve eşinin birlikte yaşadıkları Moldovya'ya dönmesini istemediği anlaşıldığından, mahkemece de kabul edilen ve gerçekleşen bu kusurlu davranışlara göre, boşanmaya neden olan olaylarda, tarafların eşit kusurlu olduğu, eşit kusurlu olan eş yararına Türk Medeni Kanununun 174/1 ve 2. maddelerinden kaynaklanan tazminata hükmedilemeyeceği nazara alınmadan, kadın yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilemeyeceği -
Davalı-davacı kadına isnat edilen evlenmeden önce kendisini öğretmen olarak tanıtıp, öğrenci olduğunu gizleyerek eşindeki güven duygusunu sarsan davranışta bulunduğu iddiasının ise tanık beyanlarına göre kadının öğrenci olduğunu evlenmeden önce eşine söylediği ve davalı-davacı erkeğin bordrosuna göre K. 2012 itibariyle çalışmayan eş yardımını talep edip maaşına yansıttığı anlaşıldığından erkek tarafından affedildiği, en azından hoşgörüldüğü anlaşılmış olup kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya neden olan olaylarda; davalı-davacı erkeğin daha ziyade kusurlu olduğunun kabulü gerekeceği -
Tarafların boşanmalarına ilişkin davacı kadın tarafından açılan ilk dava dosyasında verilen karar kesinleşmiş olduğundan davacı kadının ikinci davası olan işbu boşanma talebinin ve bu boşanma talebinin ferî niteliğindeki tazminat taleplerinin de konusuz kaldığı-
Davacı-davalı erkeğin, ailesinin eşine müdahalesine sessiz kaldığı, kürtaj olması konusunda eşine baskı uygulayarak kürtaj olmasını sağladığı, buna karşılık davalı-davacı kadının ise eşine hakaret ettiği anlaşıldığından, gerçekleşen bu durum karşısında davacı-davalı erkeğin, boşanmaya sebep olan olaylarda daha ziyade kusurlu olduğunun kabulü gerekeceği, hal böyle iken, tarafların eşit kusurlu kabulü ve bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak davalı-davacı kadının maddi ve manevi tazminat (TMK.md.174/1-2) isteğinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Aile mahkemelerince verilen kararların yasal süre geçtikten sonra temyiz edilmesi veya temyiz kabiliyetinin bulunmaması halinde dosyanın yerel mahkemece temyiz isteminin reddine karar verilmeden, Yargıtay'a gönderilmesi durumunda, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 2494 sayılı kanun ile değişik 432/4.maddesine göre, bu konuda bir karar verilmek üzere, dosya mahalline geri çevrilmeden doğrudan doğruya Yargıtay'ca da temyiz isteminin reddine karar verilebileceği- Davacı kadının birlik görevlerini ihmal etmesine karşılık, davalı erkeğin de eşine karşı aşırı kıskançlık gösterdiği, hakaret ve tehdit ettiği anlaşıldığından, gerçekleşen bu duruma göre davalı erkeğin, davacı kadına göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda "daha fazla" kusurlu olduğunun kabulü gerekirken, tarafların eşit kusurlu kabul edilemeyeceği - Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan, mevcut ve beklenen menfaatleri zedelenen davacı kadın yararına Türk Medeni Kanunu'nun 174. maddesinin (1.) ve (2.) fıkrası gereğince uygun miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği -
Gerçekleşen durum karşısında boşanmaya sebep olan olaylarda davacı-davalı erkeğin tam kusurlu olduğu, hal böyle iken tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi ve bu hatalı kusur belirlemesine dayalı olarak davalı-davacı kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirdiği -
Mahkemece; davacı-karşı davalı erkeğin ağır kusurlu olduğu kabul edilmiş, buna bağlı olarak davalı-karşı davacı yararına maddi ve manevi tazminata hükmedildiğinden, davacı-karşı davalı erkeğe kusur olarak yüklenen beş yıl önce gerçekleşen şiddet eylemi, bu olaydan sonra evlilik birliğinin uzun süre devam etmiş bulunması sebebiyle hoşgörü ile karşılandığından kusur tesbitine esas alınamayacağı, bu bağlamda yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; davacı-karşı davalı erkeğin eşine hakaret ettiği, eşini evden kovduğu; davalı-karşı davacı kadının ise, aşırı kıskanç olduğu, eşinin annesine hakaret ettiği ve eşinin babasının cenazesine katılmadığı anlaşıldığından, tarafların gerçekleşen kusurlu davranışları dikkate alındığında, evlilik birliğinin sarsılmasında ve boşanmaya sebep olan vakıalarda tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü gerekeceği, eşit kusurlu eş yararına tazminata hükmedilemeyeceği -
Mahkemece, taraflar eşit kusurlu kabul edilerek boşanmaya karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden, mahkemece davacı erkeğe kusur olarak yüklenen eşini dövmeye kalkışması şeklindeki kusurlu davranışa, davalı kadın tarafından maddi vakıa olarak dayanılmadığı, bu nedenle kusur belirlemesinde hükme esas alınamayacağı, gerçekleşen ve mahkemece de kabul edilen diğer kusurlu davranışlarına göre boşanmaya sebep olan olaylarda davalı kadının erkeğe göre ağır kusurlu olduğu anlaşıldığından, gerçekleşen bu durum gözetilmeden tarafların eşit kusurlu kabulü ve bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak davacı erkeğin maddi ve manevi tazminat talebinin (TMK.md.174/1-2) reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirdiği -