Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe, ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia ve savunmalarını genişletebileceği yahut değiştirebileceği, ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra ise diğer tarafın açık muvafakati ve ıslah dışında iddia ve savunmanın genişletilemeyeceği yahut değiştirilemeyeceği (HMK. md. 141/1) -
Toplanan delillerden davalı erkeğin eşine fiziksel şiddet uyguladığı, eşine “kürtsün işte ne olacak, pis kürt seni öldürürüm bir yere atarım, kimsenin haberi olmaz" diyerek hakaret ve tehdit ettiği anlaşıldığından, davacı kadının kusurlu bir davranışı ispatlanmadığından, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı erkek tamamen kusurlu olup, hal böyle iken bu hatalı kusur belirlemesi esas alınmak suretiyle davacı kadının maddi ve manevi tazminat isteklerinin (TMK. md. 174/1-2) reddine karar verilemeyeceği -
Kadının eşine hakaret ettiği, buna karşılık davalı-karşı davacı erkeğin de eşine şiddet uyguladığı, eşini tehdit ettiği, bağımsız bir konut temin etmediği anlaşıldığından, gerçekleşen bu duruma göre, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin daha fazla kusurlu olduğunun kabulü gerekeceği; davacı karşı-davalı kadının da kusuru gerçekleştiğine göre, boşanmaya karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu- Boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin daha ağır kusurlu olup, TMK. mad. 174/1-2 koşulları oluştuğundan, kadın yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği- Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra ise, diğer tarafın açık muvafakati ve ıslah dışında iddia ve savunma genişletilip değiştirilemeyeceğinden (HMK. md. 141/1), tahkikat duruşmasında tedbir nafakasının yoksulluk nafakası olarak devamının talebi ile iddianın genişletilmesinin mümkün olmadığı-
Boşanmaya sebep olan olaylarda taraflar eşit kusurlu kabul edilerek her iki davanın da kabulü ile boşanma kararı verilmiş ise de; yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; davacı-karşı davalı erkeğin eşine fiziki ve ekonomik şiddet uyguladığı, hakaret ettiği, annesinin eşine hakaretlerine sessiz kaldığı; davalı-karşı davacı kadının ise, eşine hakaret ettiği ve ailesinin evlilik birliğine müdahalelerine sessiz kaldığı ve gerçekleşen bu hale göre, boşanmaya sebep olan olaylarda; her iki taraf da kusurlu olmakla birlikte, davacı-karşı davalı erkeğin eşine göre daha fazla kusurlu olduğunun; gelişen bu olaylar karşısında evlilik birliğinin devamında taraflar bakımından yarar kalmadığının ve erkeğin davası yönünden Türk Medeni Kanununun 166/2. maddesindeki boşanma koşullarının gerçekleşmiş bulunduğunun kabulü gerekeceği - Boşanmaya sebep olan olaylarda davacı-karşı davalı erkeğin daha fazla kusurlu olduğu, gerçekleşen bu durum karşısında davalı-karşı davacı kadın yararına Türk Medeni Kanununun 174/1-2. maddesi koşulları oluştuğundan, hal böyle iken, mahkemece tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi ve bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak davalı-karşı davacı kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirdiği -
Dava, özel sebebe (TMK. m. 162) dayandığından, kanunda yer alan özel boşanma sebeplerinden biriyle açılmış bir boşanma davasında, bu özel sebebin yanında davacının da boşanmayı gerektirecek ağırlıkta bir kusuru ispatlanmış olsa bile, bu dava konusu yapılmamış ise artık bu husus, özel sebebe dayalı boşanma kararı verilmesinde ve sonuçlarında dikkate alınamayacağı, somut olayda davalının eyleminin Türk Medeni Kanununun 162. maddesinde yer alan boşanma sebebini oluşturduğunda duraksama olmadığı, özel boşanma sebebi ispatlandığından, bu bakımdan, artık davalının dayanılan boşanma sebebini çürütmek amacıyla değil de, “davacının da kusurlu olduğunu" ispat etmeye yönelik gösterdiği deliller ve davacının kusuru dikkate alınmayacağı, diğer bir ifade ile özel boşanma sebebine dayalı boşanma davalarında evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma davalarında olduğu gibi davacının kusurlu davranışlarının dikkate alınması suretiyle kusur kıyaslaması yapılamayacağı, o halde, somut olayda özel boşanma sebebiyle boşanmaya karar verildiğine göre davalı kadının tamamen kusurlu olduğunun kabulü gerekeceği- Mahkemece, bu husus nazara alınmadan, davacı erkeğe kusur izafe edilmesi ve bunun sonucu olarak davalı kadın yararına yoksulluk nafakası takdiri ile davacı erkeğin maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddedilemeyeceği -
Türk Medeni Kanunu'nun 174/2 maddesi, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceğini öngördüğünden, toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davalı-karşı davacı kadının ağır yada eşit kusurlu olmadığı, bu olayların onun kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşıldığından, davalı-karşı davacı kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği -
Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu (TMK. md. 182/2), hâkim, bu hususu boşanmaya karar verirken, talep olup olmadığına bakmaksızın re'sen gözetmek zorunda olduğu -Kesinleşen kusur durumuna göre evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda davalı erkeğin tam kusurlu olduğu, bu durumda davacı kadın yararına Türk Medeni Kanunu’nun 174/1-2. maddeleri gereğince uygun miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği -
Kadının eşi ile yataklarını ayırdığı ve eşinden bahisle tanığa “yatakları ayırdım, abimler gelince tekmeyi vuracağım” dediği, davalı-davacı erkeğin ise birlik görevlerini yerine getirmediği, eşine ve müşterek çocuklarına küfrettiği ve güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu anlaşıldığından, erkeğin, kadına oranla “daha fazla” kusurlu olduğunun kabulü gerektiği-
Davalı erkeğin davacı kadına yönelik "sen kadın mısın, benimle evlenmeden önce de hayat kadınıydın, şu anda da aynı şeyleri yapıyorsun, seni bırakacağım, başka biri ile olup evlat sahibi olacağım, sen çocuğuna bakamazsın" şeklinde sözler söylediği de yapılan yargılama ve toplanan delillerle kanıtlandığı- Davalı erkekten kaynaklı bu eylemlerin davacı kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu- Türk Medeni Kanunu'nun 174/2. maddesi, boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceği bu nedenle davacı kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Davacı-davalı erkeğin eşine şiddet uyguladığı ve hakaret ettiği, buna karşılık davalı-davacı kadının da; eşine tehdit ve hakaretten mahkum olduğu, eşini istemediğini söylediği ve eşinin kız kardeşine karşı tehdit ve hakarette bulunduğu gerçekleşen bu durum karşısında evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü gerektiği- Hal böyleyken, davacı-davalı erkeğin ağır kusurlu kabul edilmesi ve bu hatalı kusur tespitine bağlı olarak davalı-davacı kadın yararına maddi ve manevi tazminata (TMK md. 174/1-2) hükmedilmesinin doğru görülmediği-