Ehliyetsizliğin saptanması halinde öteki nedenlerin incelenme gereğinin ortadan kalkacağı- Vekilin üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlü olduğu- Üçüncü kişi, vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa, vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması  gerektiği, bunun dürüstlük kuralının (TMK mad. 2) doğal bir sonucu olarak kabul edildiği ve bu hususun hakim tarafından kendiliğinden göz önünde tutulmasının zorunlu olduğu- Hukuki ehliyetsizliğin önemine binaen öncelikle incelenmesi, tarafların bu yönde bildirecekleri tüm delillerin toplanması, varsa miras bırakana ait sağlık kurulu raporları, hasta müşahade kağıtları, reçeteler vs. istenmesi, tüm dosyanın Adli Tıp Kurumuna gönderilmesi, akit tarihinde miras bırakanın ehliyetli olup olmadığı yönünde raporunun alınması, miras bırakanın hukuki ehliyete sahip olmadığı saptanır ise, ehliyetsizlik ve vekâlet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine dayalı davanın kabulü ile dava konusu taşınmazların tüm mirasçılar adına tesciline karar verilmesi; miras bırakanın ehliyetli olduğunun anlaşılması halinde ise, vekalet görevinin kötüye kullanılması iddiası bakımından inceleme yapılması, mahallinde keşif yapılarak taşınmazların satış tarihindeki değerlerinin tespit edilmesi, bu değerlerin miras bırakana ödenip ödenmediğinin açıklığa kavuşturulması, ayrıca vekaletnamenin murisin ölümünden sonra da geçerli olacak şekilde düzenlendiğinin gözetilmesi gerektiği-
Davacı yanında asli müdahil olarak davaya katılan müdahillerin, HMUK 433/II-2 de belirtilen “karşı taraf” kavramı kapsamında olmasının mümkün olmadığı- Gerçek bir satışın konusu olmayan, satım niteliğinde olmayan pay temliklerinde yasal önalım hakkı doğmayacağı, örneğin temlikin hibe şeklinde olması halinde, hibede bir malın bedelsiz olarak üçüncü kişinin mülkiyetine geçirilmesi amaçlandığından önalım hakkı kullanılamayacağı-  Arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesinde ise arsa sahibi inşaat yapımına karşılık yükleniciye be­del olarak bir miktar para yerine, arsa payını devretmekte olup, bu devir işlemi inşaatın yapımı için finans sağlanması amacıyla yükleniciye verilen "avans" niteliğinde bulunduğundan ve yüklenicinin edimini yerine getirmemesi halinde arsa maliki her zaman payının iadesini isteyebileceğinden bu tür temliklerde önalım hakkının kullanılmasının mümkün olmadığı-
Davacının tehtid ve zarara uğrama gibi konularda şirket ortaklarına yönelik başsavcılığa yaptığı suç duyurularının takipsizlikle sonuçlandığı, bilgi alma hakkının ihlal edildiği iddiasıyla açtığı davaların redle sonuçlandığı nazara alındığında davacı yönünden davalı şirketin TTK. mad.531 uyarınca feshini gerektiren haklı nedenlerin oluşmadığı- Davanın ve uyuşmazlığın esasını halleder şekilde ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği- Taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçların, HMK. mad. 305 'te belirtildiği üzere tavzih yolu ile sınırlandırılamayacağı, genişletilemeyeceği ve değiştirilemeyeceği- Temyiz dilekçesinin verilme usulü olarak temyiz defterine kayıt ettirilip, temyiz harcının da yatırılmış olması gerektiği-
İdarece davalıya gönderilen ihtarname ile taşınmazın vasfında hata yapıldığı, aradaki farkın ödenmesi, aksi halde dava açılacağı öğrenme tarihinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içinde davalıya bildirildiğine göre, bu durumda artık hak düşürücü sürenin işlemeyeceği, davacı idarenin ihtarnamenin tebliğinden sonra dilediği zaman dava açabileceği- Hatanın esaslı kabul edilebilmesi için,  hem yanılgıya düşen taraf yönünden (sübjektif unsur), hem de iş hayatındaki dürüstlük kuralları (objektif unsur) açısından, hataya düşülmese idi böyle bir sözleşmenin hiç veya açıklanan biçimde yapılmayacağının ispatlanmasının zorunlu olduğu-
Kamu arazilerini işgal ederek bedelli veya bedelsiz olarak uzun yıllar kullanan, üzerine iş yeri veya mesken yaparak rant elde eden tahsis sahiplerinin açtıkları davalarda tahsis koşullarının gerçekleşmemesi nedeniyle tapu iptali ve tescil taleplerinin reddi halinde ödemiş oldukları tahsis bedelini dava tarihindeki rayiç üzerinden geri istemelerinin TMK’nın 2. maddesindeki dürüst davranma kuralına aykırı olduğu-
Kural olarak borçlunun aldığı emekli maaşı üzerine haciz konulamayacağı- Sadece şikayet tarihinden sonra yapılan kesintiler yönünden itirazın iptaline karar verilmesi gerekirken, davacının zımni rıza gösterdiği dönemi de kapsayacak şekilde itirazın tümden iptalinin doğru olmadığı- Haczedilmezlik şikayetinin tarihi olan 03/07/2009 tarihinden itibaren, kesintiye son verildiği, 2012 tarihine kadar yapılan ödemeler ile bu ödemelere ait reddiyat tarihleri esas alınarak hesaplanacak işlemiş faizler yönünden itirazın iptaline ve takibin devamına karar vermek gerektiği-
Asli müdahilin, hisse devir sözleşmesinin iptaline ilişkin talebi maktu karar ve ilam harcına tabi olup, 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 32. maddesi gereğince harç tamamlanmadan müteakip işlemlerinin yapılmayacağı, mahkemece, harcın ikmali için aynı Kanun'un 30. maddesi uyarınca süre verilerek, re'sen harcın tamamlatılması, harç ikmal edildiğinde, yargılamaya devam edilmesi, aksi halde dosyanın işlemden kaldırılması, üç ay içinde davanın yenilenmemesi halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken, karar ve ilam harcı alınmadan davanın yürütülüp karar verilmesinin doğru olmadığı- Asli müdahil vekilince maktu harcın tamamlanması halinde, mahkemece davanın varlığı ve bu dava konusu yapılan hisse devir sözleşmesinin geçerli olmadığı kabul edildiğine göre, asli müdahilce açılan davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, HMK'nın 65. maddesi uyarınca asli müdahale yoluyla açılmış davanın varlığı ve bu davanın asıl yargılama ile birlikte yürütülmesi ve karara bağlanması gerektiği gözardı edilerek, asli müdahilin dava açmakta muhtariyetine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Yabancı devlet mahkemesini yetkilendiren konşimento şartına rağmen malın alıcısı konumunda bulunan taşıtan şirketin sigortacısı olan davacı şirket, Türk Kanunlarına göre kurulan ve ikameti Türkiye'de olan davalı taşıyan aleyhine kendi ikametgah mahkemesinde dava açtığından, kendi ikametgah mahkemesinde kendisini daha iyi savunabilecek olan davalının davaya bakmaya Birleşik Devletler Güney Teksas Houston Mahkemeleri'nin yetkili bulunduğu yolundaki yetki itirazının MK’nun 2.maddesi hükümleri ile bağdaşmayacağı- Davalının yetki itirazının reddiyle uyuşmazlığın esasına girilmek gerekirken, anılan husus gözden kaçırılarak dava dilekçesinin yetki yönünden reddine karar verilemeyeceği-
Önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkin davada, önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanmasının TMK'nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmayacağı-
Satım sözleşmesine konu malda ayıbın varlığı nedeniyle tüketicinin usule uygun şekilde bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım istemeye yönelik seçimlik haklarını kullanmasında tüketicinin objektif iyiniyet kurallarına uygun davranma yükümlülüğünün bulunduğu, bu nedenle mahkemece her somut olay yönünden ayıbın niteliği gözetilerek tüketicinin, seçimlik haklardan aracın misliyle değiştirilmesi hakkını kullanmasının iyiniyet kurallarına aykırı olup olmadığı ve tarafların hak ve menfaatinde aşırı bir dengesizliğe neden olup olmayacağı hususunun değerlendirilmesi gerekeceği-