Mirasın reddinin iptali isteğine ilişkin açlan davada, davalılar, İstanbul 2. Sulh Hukuk Mahkemesi'ne 29.11.2012 günü ret beyanında bulunduğu, anılan mahkemece bu beyanın 30.04.2013 günü tesciline karar verildiği ve görülmekte olan dava 19.06.2013 günü açıldığı- Ret beyanı Sulh hakimi tarafından tutanakla tespit edilmekle beyan tarihinden itibaren sonuç doğurduğu- TMK. mad. 617'nin açık hükmü karşısında ret beyanı ile davanın açıldığı gün arasında altı aylık hakdüşürücü sürenin geçtiği anlaşıldığından, mahkemece, hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği- 
Mirasçılık belgesi verilmesi isteğine ilişkin açılan davada, irs ilişkisi kural olarak nüfus kayıtları ile ispat olunur. Nüfus kayıtları belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturup bunların içeriğinin doğru olmadığının ispatı kanunlarda başka bir hüküm bulunmadıkça herhangi bir şekle tabi olmadığı (TMK. mad. 7)- Hakimin, çekişmesiz yargıda re'sen araştırma ilkesi uyarınca, davanın ispatı için gerekli bütün delillere başvurabileceği, vukuatlı nüfus kayıtları ve dayanak tüm belgelerin getirtilmesi, davacının göstereceği delillerin toplanması, murisin resmi evliliklerinin tespit edilmesi ve sonucuna göre nesep bağının tespit edilmesi gerektiği-
Mirası reddin iptali isteğine ilişkin açılan davada, malvarlığı borcuna yetmeyen mirasçı, alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddederse, alacaklıları veya iflas idaresi, kendilerine yeterli bir güvence verilmediği takdirde ret tarihinden başlayarak altı ay içinde reddin iptali hakkında dava açabileceğinden(TMK. mad. 617/1), kötüniyetle redden söz edilebilmesi için, reddeden mirasçının malvarlığının borcunu karşılamaya yetmediğinin sabit olması gerektiği (TMK. mad. 617)- Onun için her şeyden önce davalı durumunda bulunan mirasçının malvarlığının borcunu karşılamaya yeterli olup olmadığı hususunun etraflı şekilde araştırılıp tespit edilmesi zorunludur. Davacı tarafından borçlu mirasçı hakkında “aciz vesikası” alınmamış olduğuna göre, davalının şahsi malvarlığının ret tarihindeki değeri tespit edilip, bu malvarlığının borcunun karşılamaya yeterli olup olmadığının usulünce araştırılıp saptanması; yeterli ise talebin reddi, yeterli olmadığının görülmesi halinde ise davalı da yeterli güvence göstermediği takdirde reddin iptaline karar verilmesi gerektiği- 
Mirasın reddinin iptali istemine ilişkin açılan davada, malvarlığı borcuna yetmeyen mirasçı, kendi alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddederse, alacaklıları kendilerine yeterli bir güvence verilmediği taktirde ret tarihinden başlayarak 6 ay içinde reddin iptali hakkında dava açabileceği- Malvarlığı borcuna yetmeyen mirasçı bulunmalı ve malvarlığı borcuna yetmeyen mirasçı tarafından alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirasın reddedilmiş olması gerektiği- Mirasçının alacaklılarına yeterli güvence vermemiş olması gerektiği- Mirasçının malvarlığının borcunu ödemeye yetip yetmediğinin tespiti bankalara, tapu sicil müdürlüklerine ve trafik tescil şube müdürlüğüne yazılacak yazılarla ve zabıta marifetiyle araştırma yapılarak mirasçının malvarlığının belirlenmesi ile mümkün olacağından bu doğrultuda yeterli inceleme yapılmaksızın eksik araştırma ile karar verilmesinin isabetsiz olduğu- 
Borçu davalı M.B., murisi A.B.'tan kalan mirası reddetmiş, davacı da bu ret kararını iptal edildiği- Davacı alacaklı tarafından, davalıya muristen gelen terekenin resmi tasfiyesini istediği- TMK'nın 617/2 maddesi gereğince birden çok mirasçının varlığı halinde reddin iptaline karar verilmesi durumunda, reddi iptal edilen mirasçının miras payının resmi tasfiyeye tabi olacağı gözetilmeden, yazılı olduğu gibi davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu- 
Mirası reddin iptali istemine ilişkin açılan davada, malvarlığı borcuna yetmeyen mirasçı, alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddederse, alacaklıları veya iflas idaresi, kendilerine yeterli bir güvence verilmediği takdirde ret tarihinden başlayarak altı ay içinde reddin iptali hakkında dava açabilirleceği (TMK. mad. 617/1)- Davalılardan B.S. ve A.D. davacının borçluları olmadığı halde taraflarına davalı sıfatıyla husumet yöneltilmesi nedeniyle bu davalılar yönünden husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği- Davalının şahsi malvarlığının ret tarihindeki değeri tespit edilip, bu malvarlığının borcunun karşılamaya yeterli olup olmadığının usulünce araştırılıp saptanması; yeterli ise talebin reddi, yeterli olmadığının görülmesi halinde ise davalı da yeterli güvence göstermediği takdirde reddin iptaline karar verilmesi gerektiği- 
Tereke mallarının korunması isteğine ilişkin açılan davada, dava açıldıktan sonra, mirası reddin iptaline karar verilmiş ve karar kesinleşmiş olduğundan, M.M. mirasçıları olan davalılar davanın açılmasına sebebiyet verdiklerinden yargılama giderlerinden sorumlu tutulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin isabetsiz olduğu- 
Mirası reddinin iptali istemiyle açılan davada, mirasın reddinin iptaline karar verilebilmesi için; terekenin açık veya zımnen kabul edildiğinin, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan işlerin yapıldığının, mirası reddeden mirasçıların terekeden bir kısım malı kendilerine mal edindiklerinin kanıtlanması gerektiği- TMK. mad. 610/2'de zamanışımı ve hak düşürücü süre öngörülmediğinden mirasın reddinin iptali davasını açmak için herhangi bir sürenin olmadığı- Davalı mirasçıların terekeyi sahiplendiklerinin ileri sürülmesi nedeniyle davalıların mirası ret hakkından mahrum olduklarının tespiti istemine ilişkin olduğu anlaşıldığından, TMK. mad. 610/2 uyarınca değerlendirme yapılması gerekirken, TMK. mad. 617'deki 6 aylık hak düşürücü süre geçtiği gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu- 
Terekenin tasfiyesi istenmesine ilişkin açılan davada, mahkemece, davanın mirasın tasfiyesi olmayıp TMK. mad. 617'ye dayalı "reddin iptali" olarak nitenlendirilerek mirasın reddinin iptali davalarının HMK. mad. 4'te sayılan dava ve işlerden olmadığı ve bu konuda özel bir düzenleme de bulunmadığı, uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiği- Murisin ölümüyle ortaya çıkan terekeyi en yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddildiği ve reddedilen miras sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye olacağından, davacı şirketin talebinin TMK.mad. 612 ve 636 uyarınca terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi olarak nitenlendirilerek bu madde uyarınca gerekli inceleme ve araştırmalar yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği- 
Mirası reddin iptali istemine ilişkin açılan davada, talep hakkında karar verilebilmesi için murisin ölüm anında ödemeden aczinin tespit edilmesi gerekir. Murisin ödemeden aczi ölüm tarihi itibariyle terekesinin aktif ve pasifini belirlemek suretiyle olacağından, murisin tüm taşınır ve taşınmaz mallarının ilgili yerlerden sorularak belirlenmesi malvarlığı değerlerinin tespit edilmesi murisin borcunu karşılayabilecek yeterlilikte olup olmadığının bilinmesi muris tarafından reddeden mirasçılara kazandırma yapılmış olduğunun belirlenmesinin gerektiği- Mirasçının, murisin ölümünden evvelki beş yıl içinde muristen sağlar arası tasarrufla almış oldukları ve mirasın paylaşılmasında geri vermekle yükümlü oldukları değerler de belirlenip sonucu uyarınca karar verilmesi gerektiği-