Tasarrufun iptali davasında davalılar, yargılamanın başından itibaren borçlunun aciz halinde olmadığını ve borcu ödeyebilir mal varlığının bulunduğunu iddia etmişlerse ve icra dosyası içerisinde borçlu adına kayıtlı 4 adet taşınmaz bulunduğu görülüyorsa mahkemece, borçlu adına kayıtlı taşınmazların takyidatları ile beraber tapu kayıtlarının ve kıymet takdiri yapılmış ise bu raporların getirtilerek borçlunun aciz halinin var olup olmadığı araştırılarak tarafların haklılık durumları da göz önüne alınmak sureti ile değerlendirilip oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece dinlenen davacı tanıklarının ifadelerinde, davalıların birbirlerini yakınen tanıdıklarını, davalıların yakın arkadaş olduklarını beyan ettikleri, mahkemece de söz konusu beyanlara göre hüküm kurulduğu, davalı borçlu ile davalının tanışıklık ilişkisinin nerden olduğu, davalıların komşu olduğunun iddia edilmesine göre, davalıların ikametgah ve iş adreslerinin neresi olduğunun, tapudaki adresleri, nüfus ve emniyet araştırması da yapılarak, davalı tanığının beyanı da değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken sadece davacı tanık beyanlarına göre karar verilmesinin doğru olmadığı-
Üzerindeki ipotek ve hacizle beraber toplam olarak maliyeti 775.000,00 TL olan geminin bilirkişi tarafından tesbit edilen satış tarihindeki değerinin 97.036,00 TL' olduğu, bedeller arasında yukarı dikey olarak önemli fahiş farkın bulunmasının İİK'nun 278/3-2 maddesi gereğince iptale tabi olduğu- İİK'nun 280/1. maddesi gereğince aynı sektörde faaliyette bulunan davalı şirketin borçlunun mali durumu ve alacaklılarını ızrar kastını bildiğinin de kabulü ile dava konusu gemi satışına ilişkin tasarrufun iptaline karar verilmesi gerekeceği- Dava konusu çelik yakıt tankerinin borçlu şirketin ticari emtiasından biri olduğu, bu emtianın borçlu şirketin ticari işletmesinin önemli bir kısmını oluşturması halinde İİK'nun 280. maddesi gereğince yapılan devir ticari işletmenin devri niteliğinde olacağından, mahkemece satış tarihinde dava konusu geminin borçlunun ticari işletmesinin önemli bir mal varlığını oluşturup oluşturmadığı araştırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
İİK. 277 vd. maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen, kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflar olup; muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmekteyken, İİK. 277 vd. maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel olmadığı- Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek, İİK. 283/1,2 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekeceğinden, bu madde sadece davacıya haciz ve satış isteme yetkisinin kıyasen uygulanması olup üçüncü kişinin tazminatla sorumlu olacağı anlamına da gelmeyeceği, bu nedenlerle mahkemenin davayı TBK'nun 19. maddesindeki muvazaalı işlemin iptali olarak nitelendirmesi gerektiği-
Davacı tarafından diğer davalıların davalı borçlunun durumunu bilen ve bilmesi gereken kişi olduğunun belirtilmesine, davalı ...’ın eşi ile davalı borçlunun arkadaş olduğuna dair facebook kayıtlarının ibraz edilmesine, davalı ... ile davalı arasında da arkadaşlık ilişkisi olduğunun iddia edilmesine rağmen mahkemece, davalı ..., davalı ..., ... ve ...’in davalı borçlunun durumunu bilen veya bilmesi gereken kişi olduğu tartışılmaksızın, yazılı olduğu şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı- Davalı , dava dilekçesinde taraf gösterilmişse de dava konusu tasarrufların tarafı olmadığı anlaşıldığından söz konusu davalı yönünden husumetten reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davalılar arasındaki takibin muvazaalı olduğunu beyan ile muvazaalı icra takibinin iptaline karar verilmesini talep edilebileceği (İİK 277 vd.)- Bilirkişi heyet raporuna göre, davalılar arasında ticari ilişki olduğu, senet düzenleme tarihinde davalı üçüncü kişi şirketin, davalı borçludan (6.939,74 TL) alacaklı olduğu, davalı üçüncü kişinin davalı borçlu aleyhine (326.500,00 TLlik) takip yaptığı, her ne kadar davalıların defterleri usulüne uygun tutulmamış olsa da, davalı 3. kişinin takibe konu ettiği (326.500,00 TL) alacağın nereden kaynaklandığını tespit etmek üzere, dosyaya ibraz edilen faturalarda incelenerek bilirkişi heyetinden ek rapor alınarak alınacak rapora göre karar verilmesi gerekirken faturalar incelenmeksizin ve davalı üçüncü kişi şirket tarafından yapılan icra takibindeki senedin dayanağının ne olduğu belirlenmeksizin eksik incelemeye dayalı olarak (muvazaalı senet düzenlenmiş olması hususunu ispat edememiş olması nedeniyle davanın reddine) karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davalı borçlunun, bir dönem patronu olan ve yanında asgari ücretle çalışan davalı üçüncü kişi çalışanına 100.000 TL'lik bono vermesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu-
Davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerden birine dayanılmış olsa dahi, mahkemenin bununla bağlı olmayıp, diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebileceği- Mahkeme gerekçesinde sadece davalı borçlunun borcun ödendiği iddiasına ilişkin inceleme ve değerlendirmeye yer verdiği ve bunun sonucu da borcun ödenmediği anlaşıldığı ancak dava dayanağı İİK’nun 277 ve devamı maddelerine ilişkin hiçbir değerlendirme ve gerekçeye yer verilmeden, davanın neden kabul edildiğine ilişkin açıklama yapılmadan karar verilmesinin adil yargılanma hakkı ve usul yasasına uygun olmadığı- Dava konusu parselin,davalının borçludan aldığı hisse dahil tüm hissedarların taşınmazı bağışladığı vakfın, davacı alacaklı tarafından davaya dahil edilip edilmeyeceği veya alacaklı davacının davayı bedele dönüştürüp dönüştürmeyeceği belirlenmeden parsel ile ilgili satışın iptaline karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Tasarrufun iptali davasında davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinden birine dayanılmış olsa dahi, mahkemenin bununla bağlı olmayıp, diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebileceği-
Borçlu şirket ile arasında ticari ilişkinin bulunan (üçüncü kişiler) şirket ve yetkilisinin borçlu şirketin durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olduğu- Borçlu şirket tarafından satılan aracın birden fazla satışa konu olarak el değiştirilmesi halinde, araçla ilgili olarak tasarrufun iptaline karar verilebilmesi için (dava dışı beşinci kişi, aracı tekrar davalı dördüncü kişiye satsa dahi) satış silsilesi içinde yer alan dava dışı kişinin de davaya dahil edilerek, bu kişi yönünden de tasarrufun iptali koşullarının değerlendirilmesi ve davacının bu araçla ilgili davasını bedele dönüştürmesi durumunda, davalıların aracı sattıkları tarihlerdeki değeri oranında bedelden sorumlu olması gerektiği- Dava konusu araçlarla ilgili olarak birden fazla alacaklı tarafından dava açılmış olması halinde, davalı üçüncü kişilerin araçları ellerinden çıkardıkları tarihteki değeri ne ise sadece o bedel kadar sorumluları olduğundan, hüküm kısmına tahsilde tekerrür olamayacak şekilde tahsiline ibaresinin yazılması gerektiği-