Tasarruf konusu muvazaalı olduğu iddia edilen icra dosyanın takip rakamı ferileri de devam etmekte olup söz konusu karar karar tarihi itibari ile verilen karar kesin nitelikte olmayıp temyiz dilekçesinin kesinlik sebebi ile reddine karar verilmesinin hatalı olduğu- Serbest muhasebecilik işi ile iştigal edenlerin (162.000,00 TL) borç vermesinin hayatın olağan akışına aykırı kabul edilemeyeceği- Davalı borçlu tarafından, davalı-üçüncü kişinin başlattığı icra takibine, "sürelerden feragat ediyorum, tüm maaşım üzerine haciz konulmasına muvafakat ediyorum" şeklinde de beyan verilmediği takiple ilgili araştırmaların ve işlemlerin yapıldığı görüldüğünden ve davalıların birbirini tanıdığının ya da davalı üçüncü kişinin davalı borçlunun durumunu bilen bilmesi gereken kişi olduğunun ispatlanamadığı görüldüğünden, iptal davasının reddine karar verilmesi gerektiği-
Dava alacağın gerçek olmadığından yani dava ön koşul yokluğunda red edildiğinden, AAÜT'nin 7/2.maddesi gereğince maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken nisbi vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Dava konusu taşınmazın tapudaki satış bedeli ile rayiç değeri arasında önemli oransızlık olduğu gibi, davalı borçlu ile diğer üçüncü kişilerin birbirini yakından tanıdıklarından İİK'nun 280/1. maddesine göre de tasarrufun iptal edilmesi gerektiği-
İİK'nun 278/3-1 maddesine göre, damat-kayınvalide arasındaki tasarrufun bağış niteliğinde olup iptalinin gerektiği ve tasarrufun İİK’nun 280/1. maddesi gereğince dahi iptale tabi olduğu anlaşılmış olmakla davanın kabulüne karar verilmiş olmasında isabetsizlik bulunmadığı-
Dava konusu araçların borçlunun bir başka borcundan dolayı icrada satıldığından, ihale sonrasında bir bedel kalmış ise o bedele, kalmamış ise bu araçlar yönünden konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği- Üçüncü kişinin borçlu ile yakın yerlerde aynı konuda faaliyette bulunması halinde, İİK. mad. 280 gereğince değerlendirme yapılıp yapılmayacağının araştırılması gerektiği- Davalı hakkında dava husumetten red edilirse, davacı aleyhine maktu vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiği-
Dava konusu aracın trafik kaydına haciz şerhi işlenmesinden önce satışın yapıldığı ancak T.reis gibi beldede davalı kamu borçlusu ile davalı şirketin benzer faaliyet alanlarında iş yaptıkları anlaşıldığı, bu durumda davalı şirketin borçlunun mali durumunu bilen veya bilmesi lazım gelen şahıslardan olduğundan 6183 sayılı yasanın 30. maddesine göre davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Taşınmazın tapudaki satış bedeli ile rayiç değeri arasında taşınmaz üzerindeki ipotek dikkate alındığında fahiş bedel farkı olmamakla birlikte taşınmazın kendisine devri yapılan davalı ile davalı borçlunun aynı köyde ikamet ettiği ve yapılan keşifte beyanları alınan mahalli bilirkişi beyanları ile dava konusu taşınmazları davalı üçüncü kişinin kullanmayıp keşif tarihi itibariyle halen davalı borçlunun ve akrabası veya hissedar olanlar tarafından kullanıldığının, davalı üçüncü kişinin İİK'nun 280. madde kapsamında borçlunun mali durumunu ve alacaklıları ızrar kastını bildiği veya bilmesi gereken kişilerden olduğunun anlaşıldığı-
Mahkemece, davaya konu devir işleminden önce bir ticari ilişki bulunduğu ve davalı 3. kişinin davalı borçlu şirket ortağı, yetkilisi, temsilcisi, çalışanı ya da bu kişilerin yakını olduğuna dair bir bilgi dosyaya yansımadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Tasarrufun iptali davasının kabulü için İİK'nun 278 ve devamı maddelerindeki şartların gerçekleşmiş olması gerektiği - Davaya konu olan aracın noterde belirtilen değeri 40.000,00 TL olup alınan bilirkişi raporuna göre belirlenen gerçek değerinin ise 47.000.00 TL’ olduğu - Ancak aracın noterde gösterilen satış değeri ile bilirkişiler tarafından belirlenen gerçek değeri arasında bir misli ve daha fazla farkın bulunduğu hallerde fahiş farkın bulunduğunun kabul edilebileceği, dolayısıyla bedeller arasında fahiş fark bulunmadığı - İİK'nun 280. maddesine göre kötü niyeti kanıtlamanın davacı tarafın yükümlülüğü olduğu, ancak davalılar arasında akrabalık bağı, iş ortaklığı, arkadaşlık gibi kötü niyeti gösterir bir durumun da kanıtlanamadığı - Kazaya karışan aracın satın alınmasında hayatın olağan akışına aykırı bir durum olmadığı - Ayrıca davalıların sosyal medya ortamında arkadaş olmalarının da aracı satın alan davalı 3.kişinin davalı borçlunun borçlarından haberdar olmasını ve borçlunun mal varlığının borçlarını ödemeye yetmediğini bilmesini göstermeyeceğinden davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Davalıların sosyal medya ortamında arkadaş olmaları aracı satın alan davalı 3. kişinin davalı borçlunun borçlarından haberdar olmasını ve borçlunun mal varlığının borçlarını ödemeye yetmediğini bilmesini göstermeyeceğinden davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-