Dava tarihinde yürürlükte olan HUMK’nın 326. (şimdi, HMK 219.) gereğince, her iki tarafın kendi ellerindeki vesikaları (belgeleri) mahkemeye ibraz etmek zorunda olduğu-  "Bilirkişinin rapor düzenleyebilmesi için gerek görmeleri halinde taraflara ait yasal defterleri ve diğer ilgili evrak ve belgeyi bulundukları yerde inceleyebilmeleri yönünden kendilerine HMK'nın 278. maddesi hükmünce yetki de verilmesine,” şeklindeki ara karar üzerine, davalının bu yönde istemi olmadığından ve dosyada bulunan belgelere göre düzenlenen bilirkişi raporu usulüne uygun ve denetime elverişli olduğundan, davalının ihtarlı tebligata rağmen defterlerini ibraz etmemiş olduğu da gözardı edilerek, "davalı defterlerinin yerinde incelenerek rapor alınması" gerektiği belirtilerek bozulmasının isabetsiz olduğu-
Tapu kaydının getirtilerek, intikalin hangi nedene dayandığı, kooperatif kayıtları uyarınca kur'anın hangi tarihte çekildiği, davacıya davaya konu taşınmazın kur'ada çıkıp çıkmadığı üzerinde de durulup, bilirkişiden ek rapor alınması, "taşınmaz üzerindeki hacizlerin tapunun devrine mani olmayacağı" da gözönünde bulundurularak, terditli taleplerden öncelikle tapu iptali ve tescil talebiyle ilgili şartların oluşup oluşmadığının açıklığa kavuşturulması gerekeceği- Protokolün kooperatif ile yüklenici firma arasında imzalanması ve davacının da kooperatif üyesi olması karşısında, davada kooperatife de husumet düşeceği-
Adres yetersizliği nedeniyle iade edilen ödeme emri tebliğ zarfında yazılı adreste numara mevcut olmadığı halde, ticaret odasının bildirdiği adreste numaranın bulunduğu anlaşıldığından, öncelikle bildirilen sicil adresine ödeme emrinin gönderilmesi, evrakın tebliğ edilmeksizin iadesi halinde ancak, Tebligat Kanunu'nun 35.maddesine göre tebligat yapılması gerektiği- İlk tebligatın adres yetersizliği nedeniyle iade edilmesi üzerine, ticaret sicili adresine doğrudan 35/4.madde gereğince tebligat çıkarılması halinde, yapılan tebliğ işleminin usulsüz olacağı- Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise tebligatın geçerli sayılacağı ve bu durumda, şikayetçinin bildirdiği öğrenme tarihi esas olup, bu tarihin aksinin ise karşı tarafça ancak yazılı belge ile ispatlanabileceği-
borçlu adına ödeme emrinin, takibin dayanağı olan ve alacaklı ile imzalanan ve anılan şahsın müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladığı kredi sözleşmesinde beyan ettiği adresine çıkarıldığı, tebliğ edilemeden iade edilmesi üzerine Tebligat Kanunu'nun 35.maddesi gereğince tebliğ edildiği görülmekle, söz konusu sözleşmedeki borçlunun beyan ettiği adres, Tebligat Kanunu'nun 35/son maddesinde belirtilen nitelikteki adreslerden olduğundan ve yeni adresin bildirildiği de iddia ve ispat edilemediğinden, bu adrese Tebligat Kanunu'nun 35.maddesine göre yapılan tebliğ işleminde yasaya aykırı bir yön bulunmayıp, tebligat usulüne uygun olduğu-
Hükmün, ilgililerine ve özellikle aleyhine hüküm kurulan taraflara tebliği zorunlu olup, aksi halde kararın kesinleştiğinin ve kesin hüküm oluştuğunun kabulünün mümkün olmayacağı-
Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimsenin, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecbur olduğu, bu takdirde bundan sonraki tebliğlerin bildirilen yeni adrese yapılacağı, adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve yeni adres tebliğ memurunca tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılacağı ve asılma tarihinin, tebliğ tarihi sayılacağı, bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğlerin muhataba yapılmış sayılacağı-
Dava dilekçesi ve duruşma gününün davalıya tebliğine ilişkin tebligat parçasında; muhatabın Avusturya’da ikamet ettiği belirtilmiş ve tebligat alınmayarak mahkemesine iade edilmiş olup, bu şekilde yurtdışında ikamet ettiği anlaşılan davalının yurtdışı tebligat adresi araştırılmadan Tapu Sicil Müdürlüğü tarafından bildirilen adres esas alınarak TK. mad. 35 'deki usule göre taraf teşkilinin sağlanmasının hatalı olduğu ve davalının yurtdışı adresinin araştırılarak tespit edilecek adresine dava dilekçesi ve duruşma gününün yöntemine uygun şekilde tebliği ile taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
Şikayetçi şirketin bilinen adresi ipotek akit tablosunda belirtilen '…. 182/2 … Ankara'' adresi olmasına rağmen başta icra emri olmak üzere diğer bütün tebligatların borçlu şirketle ilgisi bulunmayan ''... 18/2 … Ankara” adresine çıkarılması ve bila tebliğ iade edilmesi üzerine aynı adrese Teb. K.'nun 35. maddesine göre tebligat yapılması yasaya aykırı olduğu- Satış ilanı tebligatının tebliğ edildiği 11.09.2012 tarihinde İİK. mad. 127’de - 6352 s. K. mad. 30 ile- yapılan değişiklik yürürlüğe girmesine ve borçlu şirketin adresi Ticaret Sicilinde yer almasına rağmen, oradan sorularak bildirilecek adrese Teb. K. mad. 35/4. gereğince tebligat çıkarılması gerekirken, satış ilanının borçlu ile ilgisi bulunmayan adrese tebliğe çıkarılmasının yasaya aykırı olduğu- Şikayetçi vekilinin dilekçesi ekinde borçlu şirketin ticaret sicilinde kayıtlı bulunan adresini bildirip buna ilişkin takipten önceki tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi suretini ibraz etmesi göz önüne alınarak mahkemece şikayetin İİK. mad. 18/3 kapsamında incelenmesi gerekeceği- Taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmesi gerekeceği (İİK. mad. 127), borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu- Şikayetçinin bildirdiği öğrenme tarihinin kabul edilmesi gerekeceği ve aksinin karşı tarafça ancak yazılı belge ile ispatlanabileceği-
Satış ilanı tebligatının tebliğ edildiği 11.09.2012 tarihinde İİK.'nun 127.maddesinde yapılan değişiklik yürürlüğe girmesine ve borçlu şirketin adresi Ticaret Sicilinde tutulmasına rağmen oradan adres sorularak bilidirilecek adrese TK.'nun 35/4.maddesi gereğince tebligat çıkarılması gerekirken satış ilanının borçlu ile ilgisi bulunmayan ''Çankaya Cad.18/2Çankaya-Ankara'' adresine tebliğe çıkarılması işleminin yasaya aykırı olduğu için usulsüz olduğu- Şikayetçi vekilinin dilekçesi ekinde borçlu şirketin ticaret sicilinde kayıtlı bulunan adresinin "T. G. Bulvarı Cezayir Caddesi No:4/2 Çankaya-Ankara'' olduğuna ilişkin 12.04.2010 tarihili Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi suretini ibraz etmesi, takibin 10.06.2010 tarihinde başlaması göz önüne alınarak mahkemece şikayetin İİK.'nun 18/3 maddesi kapsamında incelenmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin yasaya aykırı olduğu- İhalenin feshi talebinin reddine karar verilmesi halinde mahkemece şikayetçinin feshi istenilen ihale bedelinin yüzde onu oranında para cezasına mahkum edileceği-
Dava dilekçesinde gösterilen adres, 35/son maddede belirtilen kurum ve kuruluşlardan birine verilen adres ile aynı olduğu takdirde ve bu adrese çıkarılan tebligatın tebliğ edilemeden dönmesi halinde tebligat Tebligat Kanununun 35/son fıkrası uyarınca Tebligat Kanununun 35/2-3 maddeleri hükümlerine göre yapılacağından dava dilekçesi ve duruşma gününün tebliğine ilişkin yapılan tebligatın geçersiz olduğu, davada taraf teşkilinin sağlandığından söz edilemeyeceği-