Sanığın ... 24. İcra Müdürlüğünün 2017/12675 esas sayılı dosyası kapsamında vermiş olduğu 29/08/2017 tarihli taahhüde ilişkin borcunu ödemeyerek taahhüdü ihlâl etmesi eylemi nedeniyle, ... 6. İcra Ceza Mahkemesinin kararıyla 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına karar verilmesine rağmen, sanık hakkında aynı taahhüt nedeniyle ... 5. İcra Ceza Mahkemesinin ... esasına kayden yapılan yargılama neticesinde de, bahse konu Ceza Genel Kurulu kararında belirtilen şekilde Mahkemesince önceden verilen hapsen tazyik kararının infaz edilip edilmediği araştırılmadan borçlunun tekrar 3 aya kadar hapsen tazyikine karar verilmesinde isabet görülmediği-
12. HD. 02.03.2021 T. E: 1459, K: 2310-
Somut olayda müşteki vekilince 31/01/2020 tarihli dilekçe ile taahhüdün 25/12/2019 ve 25/01/2020 tarihli ödemelerinin ihlal edildiğinden bahisle şikayetçi olunması üzerine verilen 3 aya kadar tazyik hapsinin kesinleşmesini takiben, sanık müdafiinin 17/07/2020 tarihli dilekçesi ve taksitlerin icra veznesine yatırıldığına dair dekontları ibraz etmesi üzerine, Mahkemesince cezasının infaz edilmesine yer olmadığına ilişkin karar verilmiş ise de, dosya kapsamından tazyik hapsinin infazına başlanıp başlanmadığının belirli olmadığı, öncelikle bu durumun kontrol edilerek, infaza başlanılmış olması durumunda şikayet tarihine kadar olan ödemelerin yapılmasından dolayı 2004 sayılı Kanunun 340. maddesine göre sanığın tahliyesine, kalan taksitlerin tekrar ödenmemesi durumunda ise tazyik hapsine yeniden karar verilmesi, müşteki taraf feragat eder veya borç itfa edilirse 2004 sayılı Kanun'un 354. maddesine göre davanın düşmesine karar verilmesi ve hapsin infazına başlanılmamış ise infazın durmasına karar verilerek, ödemelerin tekrar kesilmesi durumunda yine 2004 sayılı Kanunun 340. maddesine göre infazın kaldığı yerden devamına karar vermesi gerekirken, infazda tereddüt yaratacak şekilde cezanın infaz edilmesine yer olmadığına şeklinde karar verildiğinden, itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği-
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/1, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 141/3, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 34/1 ve 230/1-c maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının denetime olanak verecek biçimde açık ve gerekçeli olması, gerekçede iddia ve savunmada ileri sürülen görüşlerin açık olarak belirtilmesi, mevcut delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin açıkça gösterilmesi ve delillerle sonuç arasında bağ kurulması gerektiği, Anayasa ve 5271 sayılı Kanun'un amir hükümlerine aykırı şekilde gerekçesiz, denetime imkan vermeyecek şekilde, talep evrakı üzerine el ile yazmak suretiyle yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine karar verilemeyeceği- Somut olayda mahkûmiyet hükmünü veren hakimin yargılamanın yenilenmesi talebini değerlendiremeyeceği-
Taahhüdü ihlal suçunun oluşması için; taahhüt tutanağında toplam borç miktarının, işleyen ve işleyecek faizin, vekalet ücreti, icra harç ve giderlerinin birlikte belirlenerek borçlunun taahhüdüne esas olan miktarın açıkça gösterilmesi gerektiği-
İlk kararı veren hâkimin olayla ilgili kanaatinin oluştuğu, görüşünün ilk hükümle belirginleştiği, yeniden yargılama aşamasında ya da bu aşamaya götürecek talebin kabule değer olup olmadığına dair vereceği kararda önceki kanaat ve görüşünün etkisi altında kalabileceği, bu nedenle adil yargılama hakkının bir uzantısı olarak olaya tamamen yabancı, farklı bir hâkimin yargılamanın yenilenmesi talebini incelemesi gerektiği cihetle, somut olayda mahkûmiyet hükmünü veren hakim S. B.'ın, yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine ilişkin kararı verdiği gözetilerek, itirazın bu yönden kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği-
Aynı borç ilişkisi nedeniyle sanık hakkında bir defaya mahsus olmak üzere 3 aya kadar tazyik hapsine karar verilebileceği-
Aynı borçtan dolayı en çok 3 aya kadar hapsen tazyik kararı verilebileceği, her bir taksit için ayrı ayrı olmak üzere 3 aya kadar hapsen tazyik kararı verilemeyeceği-
6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun 583/1. maddesinde yer alan "Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır." şeklindeki düzenleme nazara alındığında, sanığın ... 1. İcra Müdürlüğünün 2018/9678 sayılı dosyasında asıl borçluya ait borca icra kefili olduğuna dair 16/05/2019 tarihli haciz tutanağında yapılan incelemede, sanığın imzası ile kendi el yazısı ile yazılmış "okudum" ve "kefil oluyorum" ibaresinin bulunduğu ancak kendi el yazısı ile yazılmış kefalet tarihine ilişkin bir ibarenin bulunmadığı gözetilmeden, itirazın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmediği-
12. HD. 23.02.2021 T. E: 1456, K: 1904-