Davacı annenin yanında kalan müşterek çocuk için başkaca bir koşul aranmadan davalı babanın katkıda bulunması gerektiği gözetilerek müşterek çocuk lehine tedbir nafakası verilmesi gerekeceği-
Davalı-k.davacı kocanın eşini başka bir kadınla aldattığı sabit olup evlilik birliğinin bu nedenle sona erdiği, davacı-k.davalı kadına boşanmaya neden olan olaylar sebebiyle kusur izafe edilemeyeceği, o halde dosyadaki belgelerden ekonomik durumunun çok iyi olduğu anlaşılan koca aleyhine verilen manevi tazminat miktarının ve davacı lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının yerinde olduğu-
Davalının ekonomik ve sosyal durumunda boşanmadan önceki koşullara göre olumlu yönde değişiklik olup, maaşı arttığından ve davacı kadının asgari ücret seviyesinde gelire sahip olmasının ona yoksulluk nafakası bağlanmasına engel kabul edilmediğinden, mahkemece, boşanma kararı ile kurulan dengenin korunması; nafaka miktarının uygun bir miktarda artırılması, nafakanın kaldırılmasına ilişkin karşı davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece; yoksulluk nafakasının bir miktar indirilmesi gerekirken tamamen reddedilmiş olması (kaldırma talebinin reddedilmesi) doğru görülmemiş ise de bu hususun düzeltilmesinin yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyeceği-
Davalının aldığı nafaka miktarı ile çalışarak elde ettiği asgari ücret miktarı toplamının, onu, yoksulluktan kurtaracak düzeyde olmadığının kabul edilmesi gerekeceği, mahkemece; öncelikle tarafların gelir durumlarının tam olarak saptanması gerekeceği, müşterek çocuğa davalının (annenin) baktığı da gözetilerek davalının yoksulluk durumunun değerlendirilmesi gerekeceği-
Davalının iki yıldır aynı evde bir başka erkekle fiilen birlikte yaşadığı anlaşıldığından, bu durumda yoksulluk nafakası şartlarının oluştuğundan söz edilemeyeceği-
Asgari ücretle çalışılması yoksulluğu ortadan kal­dıran bir durum değildir; ancak, nafaka miktarının tayininde bir etken olarak dikkate alınmasının gerekeceği-
HGKnun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviye­sinde gelire sahip olunması,"nın yoksulluk na­fakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmediği-
Yerel mahkemece maddi ve manevi tazminat yönünden bozma ilamına uyulduğu ancak nafaka yönünden önceki kararında direndiğini açıklamakla birlikte, bozma ilamından sonra yapılan keşif ile davalı adına kayıtlı dükkanın değeri ve kira gelirini belirlediği ve bu miktarların göz önünde tutularak direnme kararı verildiği; direnme hükmü sırasında yeni belirlenen değerler dikkate alındığına göre nafaka yönünden direnme kararının değil yeni bir hükmün söz konusu olduğu-
Ev hanımı olan davacı kadının bir gelirinin olmadığı sabit olduğundan uygun yoksulluk nafakası takdiri gerekeceği-