Taraflar arasında vekalet ücretine ilişkin bir kararlaştırma olmaması nedeniyle ücret ancak mahkemece yapılacak tahkikat sonucunda belirleneceğinden davacının dava açarken vekâlet alacağının ne olduğunu bildiğinden yahut net olarak belirleyebildiğinden bahsetmenin mümkün olmayacağı- Alacak belirsiz olduğundan, davacının yargılama sırasında HMK. m.107/2 çerçevesinde talep sonucunu arttırabileceği, bu halde davanın ıslahı kurumundan bahsedilemeyeceği ve arttırılan talep yönünden davalının zamanaşımı def'inin de dinlenmeyeceği, talep arttırımında bulunulmaz ise mahkemenin, alacağın miktarını tespit edeceği ve taleple bağlı kalarak dava dilekçesinde gösterilen değer üzerinden alacağa hükmetmek durumunda olacağı-
Dava, vekalet ücreti alacağı istemine ilişkin olup, taraflar arasındaki ücret sözleşmesi gereğince avukat olan davacıların, davalıya hukuki yardımlarda bulunduğu, vekalet ilişkisinin azille sona erdiği- Avukat olan davacıların, davalının vekili sıfatıyla iş mahkemesine yazmış oldukları dava dilekçesinde niteliği belirtilmeksizin faiz talebinde bulunmakla yetinmeleri, bununla birlikte yasal faiz verilmesine ilişkin mahkeme kararını İş Kanunu’nun 34. maddesi gereğince en yüksek mevduat faizi uygulanması gerektiğinden bahisle temyiz etmeyerek davalının faiz alacağı yönünden zarara uğratılması, en hafif tabiri ile vekâlet görevinin özensiz ifası niteliğinde olup haklı azil nedeni sayılması gerektiği- "İş Kanunu’nun 34. maddesinin emredici hüküm taşıdığı, talebe bağlı olmaksızın mevduata uygulanan en yüksek faize hükmedilmesi gerektiği, bu anlamda davalının faiz alacağı yönünden zarara uğramasında vekil olan davacıların mesuliyetinin bulunmadığı, azlin haksız olduğu görüşü ile vekâlet veren talimatına aykırı işlemle zarara uğramış ise akde aykırılık nedeniyle doğan zararın giderilmesini ve bu kapsamda ücretin indirilmesini isteyebilecek, kabul edilmemesi hâlinde ise giderim yükümlülüğü hükümlerine göre talepte bulunabilecek iken, ödenmesi gereken vekâlet ücreti miktarının çok altında kalan bir miktar için zarara uğradığı iddiasıyla vekilini azletmesi ve bundan daha yüksek miktarda olan borcundan kurtulmak istemesinin orantısız bir işlem olduğu, azlin haklı olmadığı" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Azlin haklı olduğunun kabul edilmesi halinde, davacı avukatın azil tarihi itibariyle sonuçlanıp kesinleşmeyen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edemeyeceği- Haksız azil halinde ise avukatın, hangi aşamada olursa olsun, üstlendiği işin tüm vekalet ücretini talep etme hakkına sahip olduğu- Avukatın azlinin haklı olup olmadığı hususunu açıklığa kavuşturmak için konusunda uzman üç kişilik bilirkişi kurulundan rapor alınarak, davalı tarafça ileri sürülen tüm azil nedenleri üzerinde tek tek durularak, vekalet ilişkisinin bir bütün olduğu, azlin taraflar arasındaki tüm dava ve takiplere sirayet edeceği hususu da göz önünde bulundurularak bir hüküm kurulması gerektiği-
"Hisse devrine" yönelik vekil sıfatıyla verilecek hizmetleri ifa etmekle yetkilendirilmiş davacı avukat ile davalı arasındaki avukatlık sözleşmesi gereği, davacı avukatın usulüne uygun şekilde müvekkilinin yazılı talimatları ile işlem yaptığını ispatlaması gerektiği- Davalı tarafça kabul edilmeyen, imza ihtiva etmeyen, ilgili yetkilinin elektronik posta adresine gönderildiği ispatlanamayan elektronik postaların ve suretten ibaret sözleşme taslaklarının delil gücünün olmadığı- Davacının sözleşmeyle yüklendiği iş ve işlemleri gereği gibi ifa ettiği kabul edilemeyeceğinden, azlin haklı olduğu gözetilerek bakiye ücret talebinin reddedilmesi gerektiği- "Davaya konu sözleşmenin münhasıran avukatlık mesleğinin yapabileceği işlere ilişkin olmadığı, uyuşmazlığın hukuk müşavirliği sözleşmesinden kaynaklandığı, bu durumda Avukatlık Kanunu’nun uygulama yeri bulmayacağı ve TBK’nın vekâlet sözleşmelerine ilişkin genel hükümler çerçevesinde ihtilafın çözümlenmesi gerektiği" şeklindeki görüşün "direnilen hususun yalnızca azlin haklı olup olmadığı noktasında toplanması" da gözetilerek HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Mesleki veya ticari amaçla hareket etmeyen kişilerle vekalet verdikleri avukat arasında doğan uyuşmazlığa tüketici mahkemesinde bakılacağı-
Mahkemece azlin haksız olduğu kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmiş ise de, davacı avukatın, davalı şirket vekili olarak takip ettiği dosyada verilen kararı temyiz süresi geçtikten sonra temyiz etmesi nedeniyle verilen temyiz isteminin süre aşımı yönünden reddi kararının azil tarihinden önce olduğu, anılan kararın tebliğinden önce bu durumun davalı tarafından öğrenilmediğinin ispatının davacıya ait olduğu ve davacı tarafça aksinin ispatlanamadığı- Taraflar arasındaki yazışmalar incelendiğinde, davacı avukatın üslubunun güven ilişkisini sarsıcı nitelikte olduğu ve sonuç olarak azlin haklı olduğu, azil haklı olduğu için davacı avukatın, sadece azil tarihi itibariyle kesinleşmiş olan dosyalar nedeniyle vekalet ücretine hak kazanabileceği, davadaki talep tek dosyaya ilişkin olduğundan ve bu dosya henüz sonuçlanmadığından davacının ücret alacağı da bulunmadığı-
Menfi ve müspet zarar ile yoksun kalınan kar alacağına ilişkin dava davacı tarafça dava değerinin ıslah edilmiş olup davanın reddine karar verildiğine göre, ıslahla artırılan miktar üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Avukatın kusur ve ihmaline dayalı olmaksızın yapılan haksız azil sonucunda, avukatın vekâlet ücretinin tamamının, dava lehe sonuçlanıp kesinleşmiş gibi, muaccel hâle geldiği; bu vekâlet ücretinin “akdi” ve “yasal (karşı taraf)” vekâlet ücretinin toplamından oluşmakta olduğu- Azledilen avukatın, karşı taraf vekâlet ücretini davalılar yararına tahsile koyamayacağı- Alacağını ancak eski müvekkilinden talep edebilirse de, bu kez karşı taraf vekâlet ücretinin borçlusundan tahsil edilmesinin beklenmesinin doğru olmayacağı- Haksız olarak azledilmiş olan avukatın hak ettiği karşı taraf vekâlet ücreti alacağına kavuşmasının, kendisini haksız olarak azleden eski müvekkilinin insafına bırakılamayacağı- Karşı taraf vekâlet ücretinin haksız azil ile birlikte muaccel olduğu-
Avukatın haklı sebeple azledilmesi halinde müvekkilin avukata ücreti ödemekle yükümlü olmayacağı, ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp kesinleşen işlerin karşılığı olan ücretin avukata ödeneceği- Haksız azil halinde ise hangi safhada olursa avukatın üstlendiği işin tamamının ücretine hak kazanacağı-
Mahkemece azlin haklı olduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş ise de, azil tarihinden çok önce dava sonuçlanarak kesinleştiğinden artık azlin haklı ya da haksız olduğunun eldeki dava için öneminin kalmadığı, bu durumda, ücrete dayanak dava sonuçlandığından bu yönde araştırma ve inceleme yapılarak davacıların ücret alacağının belirlenmesi ve sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekeceği-