İlamda kararın davalı vekilinin yüzüne karşı verildiği yazılmışsa da, ilamın karar başlığında borçlu vekili bulunmadığı gibi ilam içeriğinde de borçlu-davalı vekili tarafından vekaletname sunulmadığı gerekçesiyle vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına karar verildiğinin belirtildiği görüldüğünden, borçlunun takip dayanağı davada kendisini vekil ile temsil ettirmediği anlaşıldığından, şikayetçi borçlu asile icra emrinin tebliğ edilmesinde yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Mahkeme gerekçesinden gösterilen adrese tebligat yapılamaması üzerine TK'nin 21/2. maddesine göre tebligat yapıldığı belirtilse de, dosya ve uyapta yapılan incelemede, tebligat mazbatasına rastlanılmadığı, bilinen adresine tebligat çıkartılmadan doğrudan TK'nin 21/2 maddesine göre tebligat çıkarıldığı, daha önceden tebligat çıkarıldığı kabul edilse bile tebligat zarfı üzerine ''Mernis adresi'' ibaresi yazılarak çıkarıldığı, bu adresin, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğunun ve TK'nin 21/2. maddesine göre tebligat yapılması gerektiğine ilişkin şerhin yazılmamış olduğu, tebliğ memuru tarafından; "Muhatap verilen adreste ismen tanınmadığından adres sistemdeki kayıt adresi olup Tebligat Kanunu'nun 21. maddesine göre mahalle muhtarı .....'ye 29.04.14 tarihinde imzasına tebliğ edilerek 2 nolu örnek kapısına bırakılarak komşular evde olmadığından ...tahin edilemedi” şerhi verilerek 29.04.2014 tarihinde tebliğ işleminin tamamlandığı görüldüğünden, tebliğ zarfının üzerine, tebligatı çıkaran mercii tarafından Yönetmeliğin 16/2. maddesi kapsamında bir şerh verilmediği anlaşılmakta olup; tebliğ memurunun tebliğ işlemini TK'nin 21/2. göre yapmasının değinilen yasa ve yönetmelik hükümlerine aykırı olduğu, bu nedenle icra emrinin tebliğine ilişkin tebligatın usulsüz olduğu, tebligattan daha önce haberdar olduğuna dair bir delil olmadığından, kendinin beyan ettiği gibi 14.12.2015 tarihinde öğrendiğinin kabulünün gerektiği, bu tarihten itibaren 7 gün içinde borca itirazda bulunduğu, dolayısıyla borca itirazın süresinde olduğu-
Takip dosyasının incelenmesinde; takip talebinde ve icra emrinde alacaklı vekili olarak Av..... ismine ve adresine yer verildiği görüldüğünden; alacaklının takip dayanağı davada ve şikayete konu icra takibinde kendisini vekil ile temsil ettirdiği sabit olup bu durumda, şikayet dilekçesinin adresi belli olan vekile tebliği suretiyle tebliğ işlemi eksikliğinin giderilmesinin mümkün olduğu-
Taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneğinin İİK. m.127 gereğince borçluya tebliğ edilmesi gerektiği- Borçluya satış ilanı tebliği usulsüz olsa bile; borçlunun satış gününden makul süre önce satışı öğrenmiş olması halinde, öğrendiği tarihin kendisine satış ilanı tebliğ edilen tarih olarak kabul edilmesi gerektiği ve bu durumda salt tebliğ işleminin usulsüz olduğu gerekçesi ile ihalenin feshi yoluna gidilemeyeceği- İcra takip dosyası aslı içinde bulunmayan fakat taranarak Uyapa kaydedilen ve borçlunun satış ilanı tebliği dahil dosya fotokopisini aldığına dair dilekçenin değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Vekil ile takip edilen işlerde, tebligatın vekile yapılması gerektiği- Tebliğ mazbatasında yazılı olan adres, dilekçesine ekli vekaletnamede gösterilen vekilin adresinden farklı olduğundan, yapılan tebligatın yok hükmünde olduğu ve tebligat tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesine ve dilekçede ileri sürülen itirazlarının incelenmesine karar verilmesi gerektiği-
Vekil varken asile tebligat yapılması halinde asile yapılan tebligat tarihinin hak düşürücü sürenin başlangıcında esas alınamayacağı-
Alacaklının vekili olduğu yönünde dosyada bilgi ve belge bulunmayan avukata yapılan tebligatın yok hükmünde olduğu ve bu nedenle alacaklı bankanın istinaf başvurusunun süresinde olduğunun kabulü gerektiği-
Vekille temsil edilmeyen borçlu asile icra emri tebliğ edilmesinde yasaya aykırılığın olmadığı-
Tebligatın usulsüzlüğünün tespiti ve dolayısıyla tebliğ tarihinin düzeltilmesi durumunda, takip kesinleşmeden önce konulan hacizlerin kaldırılabileceği-
Takibe dayanak ilamın incelenmesinde borçlu adi ortaklık olup; takip talebinde adi ortaklık gösterildikten sonra alt kısımda adi ortaklığı oluşturan ortakların her birinin adının yazılı olması bir başka deyişle adi ortaklığı oluşturan ortakların borçlu olarak gösterilmesi gerektiği; aksi halde geçerli bir takipten söz edilemeyeceği-