Alacaklı tarafından ölü kişinin mirasçısı yerine ölü kişi hakkında takip yapılması, maddi hataya ve kabul edilebilir bir yanılgıya dayanması halinde, dürüstlük kuralına da aykırı olmadığında alacaklının HMK.nun 124/3-4. maddesi uyarınca taraf değişikliği yapmak suretiyle bu yanlışlığı düzeltmesinin mümkün olduğu-
Haksız fesih iddiasına dayanılarak açılan davada, davalı olarak gösterilmeyen Çukurova Belediyesine davanın teşmil edilmesi için davacıya süre verilerek, dava teşmil edilirse yargılamaya devam edilerek tarafların delilleri toplanarak, feshin geçerli ya da haklı sebebe dayanıp dayanmadığı tespit edilip, feshin geçersiz olduğu kanaatine ulaşıldığı takdirde ise, alt işverenlik ilişkisinin muvazaaya dayandığı anlaşılırsa asıl işveren iş yerine iadeye, muvazaa bulunmayıp bir asıl işveren-alt işveren ilişkisinin varlığı sonucuna varılırsa alt işveren işyerinde ise iadeye ve kanuni haklardan alt işverenle birlikte asıl işverenin de sorumluluğuna karar verilmesi gerektiği-
Alacaklı tarafından ölü kişinin mirasçısı yerine ölü kişi hakkında takip yapılması, maddi hataya ve kabul edilebilir bir yanılgıya dayanması halinde ve dürüstlük kuralına da aykırı değil ise, alacaklının HMK'nun 124/3-4 maddesi uyarınca taraf değişikliği yapmak sureti ile bu yanlışlığın düzeltilmesinin mümkün olduğu-
Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu, her ne kadar tüzel kişiliğe haiz değil ise de, 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 6/.... maddesi uyarınca, eldeki dava bakımından taraf ehliyetine sahip olduğu-
Vekil tarafından sunulan şikayet dilekçesinde takipte borçlu olmayan şirketin ünvanı gösterilmiş ise de aynı vekilin şikayet dilekçesi ekinde sunulan vekaletnameden borçlu şirketin de vekili olduğu, şikayet dilekçesinde doğru icra dosyasının bildirildiği, şikayetçi vekilinin duruşmadan önce HMK 124 kapsamında taraf değişikliği dilekçesi sunduğu ve duruşmada bu talebin yinelendiği, davalıların bu talebe bir itirazlarının olmadığı, şikayet dilekçesinde doğru icra dosyası bildirilmek kaydıyla, yargılama aşamasında HMK 124 gereği doğru tarafı bildirerek davaya dahil etmekte yasaya aykırı bir durum bulunmadığı- Kaldı ki 12. HD.'sinin yerleşik uygulamalarına göre ihalenin feshi talebinin medeni usul hukuku anlamında bir dava olmayıp şikayet niteliğinde olduğu- Bu itibarla karşı tarafın yanlış gösterilmesi veya hiç bildirilmemiş olmasının sonuca etkisi olmadığı-
İpotek akit tablosunun incelenmesinde kredi sözleşmesinin kefili olan kişinin kefalet borçlarının ipoteğin teminatı kapsamında olmadığı anlaşıldığından, asıl borçluyu takibe dahil edilip icra emri tebliğ ettirmesi için alacaklıya süre verilmesi gerektiği-
Davacı kendisinden beklenen tüm çaba, özen ve önlemlere rağmen davalının sağ olup olmadığını tespit edememiş ise, ya da tespit edememe durumu bir yanılgıya dayanıyor ve bu durum açıkça dürüstlük kuralına aykırılık arz etmiyorsa, bu dava ilişkisinde davacının daha sonra da kendilerine karşı dava açılması muhtemel olan mirasçılara, yani gerçek taraflara karşı davaya devam etmesinin mümkün olduğu-
Takip dayanağı senedin lehdarı olan ve ihtiyati haciz talep dilekçesinde adı yazan şirketin, ihtiyati haciz kararında ve icra takibinde adının farklı olarak yanlış yazılmasının maddi hataya müstenit olduğu, bu maddi hatanın giderilmesinin HMK m. 124/3 kıyasen uygulanarak mümkün olduğu-
Belirsiz alacak davası türünde açılan davada, davalı ile dava dışı işveren arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu iddia edilerek, davalı bünyesinde aynı görev ve kıdemde çalışan emsal işçilere ödenen ücretin davacıya da ödenmesi gerektiği ve sağlanan diğer tüm mali haklardan davacının da yararlanması gerektiği belirtilerek, aylık ücret, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, ikramiye ve ilave tediye, sosyal yardım, ek tazminat, vardiya zammı, yol ve yemek ücreti alacakları talep edilmiş olup, mahkemece fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları dışındaki talepler bakımından, davanın belirsiz alacak davası açılamayacağı kabul edilerek hukuki yarar yokluğundan usulden ret kararı verilmiş olsa da davacı vekili, delilleri arasında, emsal işçi ücret ve mali haklarının belirlenmesi noktasında davalı kayıtlarına dayanmış olup, talebin haklı görülmesi ihtimalinde, emsal işçiye ödenen ücret ve sağlanan hakların tespit edilerek işçilik alacaklarının miktarının tam ve kesin olarak belirlenmesi, karşı tarafın elinde bulunan bilgi ve belgelerin sunulmasıyla mümkün hale gelebileceğinden verilen usulden ret kararının verilen alacaklar yönünden de, isabetsiz olduğu; işin esasına girilmesi gerektiği- Maden sahası ruhsat sahibinin ve bu saha ile ilgili imzalanan sözleşmenin tarafının Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu olması karşısında, Ege Linyitleri İşletmesi Müessese Müdürlüğü’nün taraf sıfatına haiz olmadığı bilinerek, dava dilekçesinde davalı tarafın yanlış gösterilmesinin kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığı-
Dava konusu taşınmazın muris babalarına ait olduğundan bahisle terekeye iadesine dair mirasçılardan birisi tarafından açılan dava sırasında, davacı mirasçının tereke temsilcisi olarak atandığına ilişkin kesinleşen sulh hukuk mahkemesi kararının dosyaya sunulmasına rağmen mahkemenin, davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığı yönündeki gerekçesi, diğer yandan nizalı taşınmazı kadastro tespitinin kesinleşmesinden sonra ancak dava tarihinden önce devralan şahıs dava dilekçesinde hasım olarak gösterilmemiş ise de; davacı bu parsel yönünden taraf değişikliği talebinde bulunduğundan, mahkemece 6100 sayılı HMK'nın 124/3.madde ve fıkra hükmü esas alınarak bir değerlendirme yapılması gerektiği-